Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

5 Nolu Cezaevi belgeseli Diyarbakır'da

Önce 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde sonra 42. Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) ve en son da geçtiğimiz günlerde 21. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde 'En İyi Belgesel Film' ödülüne layık görülen '5 Nolu Cezaevi:1980-84' belgeseli, 26 Mart Cuma günü Diyarbakırlı sinemaseverlerle buluşacak. Çoğunluğu Kürt olan tutuklulara devlet tarafından yapılan akıl almaz işkenceler ve asimilasyon politikalarını konu alan film, Diyarbakır Avrupa Sineması'nda, 12.00, 14.30, 17.00 ve 19.30 olmak üzere 4 ayrı seansta gösterilecek.

Diyarbakır Cezaevi'nde yaşananları neredeyse 30 yıl sonra tekrar gündeme taşıyan belgesel için yaklaşık 80 kişiyle röportaj yapıldı. Yönetmenliğini Çayan Demirel'in üstendiği film 2 yılda tamamlandı. Kültür Bakanlığı Sinema Telif Müdürlüğü'nün Eser İşletme Belgesi verdiği film, artık DVD olarak da piyasaya sunulabilecek. Filmin İngilizce, Almanca, Fransızca ve Kürtçe altyazılı DVD'lerinin yaz başına kadar hazır olması planlanıyor. 3 önemli ödülün sahibi olan film, 21 Mart'ta düzenlenen Ankara Uluslararası Film Festivali'nde de birinci ilan edildi.
5 No’lu Cezaevi’nin yönetmeni Çayan Demirel, bir ara inşaatlarda çalıştığını söyledi
 
 

Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Belgesel Ödülü’nü alan 5 No’lu Cezaevi’nin yönetmeni Çayan Demirel, üniversitede iktisat okuyan bir isim. Belgesel çekmek dışında bir işi olmadığını söyleyen Demirel “Bugüne kadar ödenmiş tek gün sigortam yok. Hayatı bazen idame edemiyorsunuz ama iddialı işler yapmış oluyorsunuz” diyor

Onun adını 1938’de yaşanan Dersim olaylarını belgesele konu etmesiyle duyduk. Çayan Demirel, Dersimli idi ve büyüklerinin yaşadıklarını Dersim 38 adlı belgeselle anlattı. Bundan iki yıl önce ise Urfa’dan Diyarbakır’a, Mardin’den Malatya, Ankara ve hatta Almanya’ya giderek 12 Eylül döneminde Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde kalanların hikayelerini dinledi ve yaşanan dramları 5 No’lu Cezaevi adlı belgeselde topladı.

33 yaşındaki Demirel’in bu çalışması geçen ay Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Belgesel Ödülü’nü aldı. Demirel, bu belgeseli tarihle yüzleşmek adına çektiğini belirterek, şunları söylüyor: “Sağlıklı bir toplum olmak adına kendimiz ve tarihimizle yüzleşmemiz gerektiğini düşünüyorum. Ben Dersimliyim, Aleviyim, Kürdüm, yoksul bir ailenin çocuğuyum. Annemin konuştuğu dili ben bilmiyorum. Kendime bunun nedenini sorduğumda kendimi Diyarbakır Cezaevi’nde, Dersim 38’de ve biriktirilen 85 yıllık bir tarihte buluyorum. Çünkü ben dünün sonucuyum. Belgeselin bunun sonucu ortaya çıktığını söyleyebilirim.”

OLAYLAR RÜYALARIMA GİRDİ

Belgeselde, cezaevinde 1980-84 yılları arasında yaşananlar anlatılıyor. Belgeselde konuşanlar mahkumlar, avukatlar ve aileler. Hepsinin anlattığı bir başka acı... Konuşmak için ulaştığı pek çok kişiyi ikna etmekte zorlanmamış Demirel: “Yaşadıklarını anlatmakta zorlanmıyorlar. Bunun bir sistem sorunu olduğunu çok iyi biliyorlar.” Anlatılan işkence olayları Demirel’in psikolojisini etkilemiş ama sıyrılmış bu durumdan: “Travmatik bir durum yaşamış insanla konuşmak bir travma yaratıyor insanda. Bundan sıyrılmak zorundaydım çünkü bir anlatıcı olarak o acının dışına çıkıp bir anlatım çizmek durumundaydım.”

GARDİYANLARI BULAMADI

Demirel belgeselde yer vermek için dönemin sıkıyönetim komutanı Kemal Yamak’ı aramış ama anılarını bir kitapta yazdığını belirterek görüşmeyi reddetmiş. Demirel “Gardiyanlar ise kara bela, gestapo, minik, horoz gibi isimler kullandıkları için kimse onların kimliğini bilmiyor” diyor. Belgeselde Kenan Evren de yok. Demirel Evren’in 12 Eylül adlı belgeselden görüntülerini kullanmış, kendisiyle görüşmediğini söylüyor.

İnsan ölmeden kaç kere öldürülebilir?