Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

YENİ BİR DERSİM SÜRGÜN BELGESELİ /KARA VAGON

Dersim tarihin de olup bitenler, her Dersimli de olduğu gibi bende de derin izler bırakan bir olgudur. Çocukluğum bu vahşet olaylarını dinlemekle geçti. Bu durumun ben de yarattığı etki aynı zamanda kişiliğimi bulmamda itici bir rol oynadı.  

Açıkçası gerek kamerayla olan tanışıklığım gerekse de yaptığım alan çalışmasının ana nedeni çocukluğumdan beri dinlediğim Dersimin o jenosid öyküleridir.

Dolayısıyla bu öykülerin belgesele dönüştürülme fikride yapılan bu alan çalışmasının sonucunda ortaya çıktı .Sonrasında da kendimi bu çalışmanın içinde buluverdim.

 Özgür Fındık, ilk belgeseli olan Kırmızı Kaleme dair kendisine yöneltilen sorulara benzer cevaplarla karşılık vermişti.  Bence de doğru bir tanımlama zira vicdanımızın sesi olan  Dersim hala hepimize yol göstermeye devam ediyor.

Kırmızı Kalem ne kadar insana ulaştı bilemiyorum ama gösterildiği her yerde yeterince ilgi gördüğünü rahatlıkla söyleyebilirim. İşte bu ilginin sağladığı cesarettir bize bu gün sürgün belgeselini yaptıran .Umut ediyorum ki birçok insanın ortak emeğiyle ve ortak fikriyle tamamlanan Kara Vagon isimli belgesel , konusu  itibarıyla   daha büyük bir  ilgi görecek ve kendi alanında  haklı bir saygınlık kazanacaktır.

  

Belgesel çalışmalarındaki önceliğimiz Dersim’in dününe dairdi.  Araştırmamızı sürdürürken onlar adına bir şeyler yapma yerine ,olayı sahiplerinden dinlemek ve bu öykü anlatılacaksa mutlaka kendileri tarafından anlatılmasını sağlamak önemliydi çünkü böylesi daha gerçekçi olacaktı .   

Bizden önce benzer çalışmaların yürütüldüğünü biliyorduk ama özellikle 1990’ larda coğrafyamızda  yakılan köylerle ilgili kurumlarımız tarafından yürütülen çalışmalar kayda değerdi ve belgesel çalışmaları içinde referans niteliğindeydi.

 Çünkü eksiksiz bir zulüm uygulanıyor ve zoraki göçün yanında birde insanların evleri, ocakları gündüz gözüyle ateşe veriliyordu. Özcesi dün olduğu gibi bugünde coğrafyamızda kayıplar ve kıyımlar her alanda devam ediyordu.  Bütün bu olup bitenin karşısında bize düşen görev ,dünümüzle ilgili tarihsel bağı iyi kurmak ve periyodik bir hal alan bu olayları tüm çıplaklığıyla kamu vicdanına sunmak olmalıydı .Dolayısıyla 1995 ‘te İstanbul Tuncelililer Derneği olarak çıkardığımız Dersim dergisi kendimizi anlatmada oldukça önemli bir işlev gördü.  İlk başlarda dergi için ihtiyaç duyularak yapılan röportajlar daha sonra belgesel ve benzeri projelerin ortaya çıkmasına vesile olmuştur.  

 .

 Dediğim gibi bizleri etkileyen en önemli etken canlı tanıklarlarla olan buluşmamızdır zira bu güne kadar konuşulamayanları ve bilinmeyenlerin birinci ağızdan kamunun gündemine taşımanın önemi yadsınamazdı. İşte belgesel fikri bu süreçle beraber olgunlaştı.

 

Kırmızı Kalem Özgür’ün fikriydi. Fakat gerek kurgusu gereksede zenginleştirilmesi bakımından ismi geçen arkadaşların katkısı büyük oldu. Var olan eksiklikler kollektif bir anlayışla aşıldı ,belgesel de gösterimler sonrası görülen bazı eksikliklere karşın genel de olumlu tepkiler alındı.  Kırmızı Kalemin kurgusunu doksanların köy yakma ve boşaltmayla otuz sekiz kıyımının benzerliği üzerine kurmuştuk. Buradaki önceliğimiz her iki dönemi yaşamış olanların tanıklığıydı ve birde sonrası kuşakla olan duygu birlikteliğiydi.

 

Yakın zamanda gösterime girecek olan  Kara Vagon belgeselinde  kısmen otuz sekiz ama ağırlıklı işlenen konuysa sürgündür.  Ayrıca   iki askerin ağzından olup biteni dinlemek oldukça önemlidir .Otuz sekiz tanıklarının  kıyımdan  nasıl kurtuldukları , yol öyküleri ve sürgün yaşamlarıyla ilgili anlatımları  gerçekten izlemeye değerdir. Belgeselimizi önemli kılan bir diğer konuysa öyle  lafı eveleyip geveleme yerine  Dersim insanına yaşatılan bu acıların esas sorumluların kimler olduğuna dair hiçbir muğlâklığa gerek duyulmadan belgelerle işleniyor olmasıdır. Kanımca doğru olanda buydu çünkü bu halk yalandan çok çekti.  Söylemek istediğim  kollektif bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıkan Kara Vagon hak edeceği takdiri toplayacak mı? bekleyip göreceğiz. Kanımca belgeselin içeriğiyle ilgili bu saatten sonra bizden ziyade izleyicinin ne diyeceği ve nasıl karşılayacağı ases olarak önemlidir .Umut ediyorum ki böylesi mütevazı çalışmalar bu günden yarına daha büyük projelerin ilk adımları olur. Zira biliyorum ki bu alanda birikmiş ve küçümsenmeyecek bir tecrübe ve birikim var.

Yıllardır dersime dair çalışmaların içinde bulunan ve emek veren bir dersimli olarak,bu birikimlerin doğru bir mecraya akması ve bir araya getirilmesini önemsiyorum.Birikimlerin ,belgelerin ve değerlerin doğru değerlendirilmesi durumunda çok daha etkili çalışmalar ortaya çıkabilir.

 Sonuç olarak bu belgeselle  yapmak istediğimiz, yüreği hala acılarla dolu olan bu insanların öykülerini ve yaşam serüvenlerinden kısa bir kesitinin sunulmasıdır. Kara Vagonu görselliğe hazırlayanlar olarak olayın mağdurlarını incitecek bir davranışımız olmadı daha da önemlisi bu belgeselde bizlere kapılarını açıp gözyaşlarıyla anlattıkları öykülerini en doğru bir şekilde vermeye çalıştık. Evet, Onlar bize dertlerini anlattılar; anlatırken de sadece anlaşılmayı istiyorlardı. Dolayısıyla bizlerin bu sürece katkısı da artık karşılıklı doğru cümlelerin kurulması olmalıdır. Belgeseldeki derdimiz,sorunumuz acılarımızı büyütmek değildir. Tarihi, bir kindarlıkla ele almaya çalışmadık, istediğimiz sadece bir empatidir ve ön yargılarımızı kırıp tarihi gerçekle yüzleşmek ve toplumu yüzleştirmektir.    

 

                                                                                              Hüseyin AYRILMAZ

DERSİM GAZETESİ 5 sayıda yayınlanmıştır