Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Dini ve Etnik Catismalar Sınırları Zorluyor

Bugün Almanya'da genel seçimler yapılırken dünyanın diğer bölgelerinde hiç hoş olmayan haberler geliyor. Kenya'nın başkentinde bir alışveriş merkezine dinci grupların yaptığı saldırıda katledilenlerin sayısı 59 ve daha üstü olacağı belirtiliyor. Pakistan'ın Peşaver kentinde Kissa Kavani isimli çarşıda bulunan kiliseye sabah saatlerinde intihar saldırısı düzenlendi. Kiliseye giren bir intihar bombacısı Pazar ayini sırasında kendisini havaya uçurdu. Saldırıda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 56 kişi yaşamını yitirdi. Saldırıda 100’e yakın kişi de yaralandı.  Yaralılardan bazılarının durumunun ağır olması nedeniyle ölü sayısının artmasından endişe ediliyor. Olay sırasında kilisede 500’den fazla kişinin bulunduğu öğrenildi. Saldırganın bir polis memuru üniformasıyla kiliseye girdiği bildirildi. Kiliseye yapılan intihar saldırısı, Pakistan'da Hristiyanlara yönelik en kanlı saldırı olarak kayıtlara geçti.


Irak'ın başkenti Bağdat'ta Şii mahallesi Sadr City'deki cenaze törenlerini hedef alan iki intihar saldırısında 73 kişi öldü, 200 kişi yaralandı. Saldırganlar taziyelerin kabul edildiği büyük çadırları hedef aldı. Irak genelinde ise toplamda 91 kişi hayatını kaybetti.

Son aylarda özellikle El Kaide bağlantılı gruplar Şiilerin yoğunlukta olduğu camilere, pazar yerlerine ve futbol sahalarına saldırılarda bulunuyor. Sünnilere yönelik saldırılar da yine önemli bir artış gösterdi. 

Suriye'de süren iç çatışmalarda yaşamlarını yitirenlerin sayısını kimse bilmiyor,Rojava'ya saldıran çetelerin hangi amaç ve hedefle saldırdığını dünya görmek istemiyor,bunları besleyen ülke ve kaynaklar belli olmalarına rahmen hiç birşekilde kimseden uyarı veya yaptırım gelmiyor, Emperyalizmin yarattığı bu bataklıklarda cesetlerin yığıldığı ve kokuştuğu gerçeğiyle karşı karşıya kalan ortadoğu halkları asıl hedef olarak bu güçleri ülkelerinde ve topraklarında çıkarmaları gerekirken tam tersine onlarında işine gelen ve politikalarını destekleyen dini savaşlar, etnik saldırılar düzenleyip birbirlerini vurmakta katletmektedirler. Bir yandan Avrupa'da beslenen örgütlenen ve sadece Almanya'da belkide yüzlerce camisi olan bu çeteler başka biryerde kliselere ve farklı inançlara saldırmakta katletmekte çekinmemektedirler.

Bugün Kenya'da yaşananlar,Pakistan'da yaşananlar ve Irak'ta yıllardır devam eden katliamların asıl sorumluları batılı emperyalist ve işbirlikçileridir. İşgal ettikleri ülkelere asla demokrasi ve huzur getirmeyen bu güçler belkide yüzyılın en kanlı olaylarına ve gelişmelerine sahne olacak olası bir Suriye müdahalesi öncesi çeteleri ve dinci grupları bizzat örgütleyerek ortamı germek,dini çelişkileri çatışmalara dönüştürmek,etnik yapıları birbirileriyle zıtlaştırarak kutuplaştırmak ve bölgeyi tam bir kaosa sürüklemek istemektedirler böylece bu bölgelere yapacakları olası müdahelelerde kendilerin karşı hiçbir kuvvet veya güç duramayacak onlara itaat edeceklerdir. Bu yazdıklarımı bölgeyi bilen ve inceleyen herkes rahatlıkla yazabilir söyleyebilir. Asıl önemli olan burada dünyamız ve gezegenimiz için din adına insanları katledenlerin sayısının çoğalması ve artmasıdır.Bu sorun dünyamızın en büyük sorunu ve insanlığın en korkunç yüzüdür.

El Kaide ve ona bağlı aşırı islam örgütlerinin yaptıkları katliamların haddi hesabı yoktur,son aylarda Suriye'nin durumundan faydalanarak dünyanın her tarafında kendi militanlarını bölgeye getirip Kürt halkına ve genlede de Alevi-Şii inancında olanlara karşı çok gaddarca ve pervasızca katliamlara girişiyorlar. Dünyanın gözü önünde cereyan eden bu insanlık dışı uygulamalara herhangi bir ülkeden kınama veya müdahale olmamasıda ayrıca bölgenin karmaşık bir yapıda kalmasının istenmeside rol oynamaktadır.

Sunni islamın özellikle farklı inançlara karşı ezelden beri yürüttüğü bu politikaların bir başka versiyonuda Türkiye'de Cemevi-Camievi-Aşevi projesinde kendisini sınamaktadır. Camilerin yanında kurmak istenen cemevlerinin tam anlamıyla Sunni inanca hizmet ve entegreden başka birşey ifade etmiyor, Alevilerin özgürce ibadet ettikleri ve kendilerine has ziyaretlerin olduğu hatta gerektiğinde kendilerinin uygun gördükleri yerlerde mekanlarda Cemevi yaptırabilecekleri gerçeği veya olanağı varken CEM Vakfı tarafında uygulamaya konulmak istenen bu projeyle tam bir asimliasyon ve ötekileştirme amacı güdülmektedir. Birçok Alevi yurttaşı CEM Vakfının cumhuriyetçi Eğitim Merkezi olduğunu bilmiyor,son olarak Pertek'tede yapılan ve adı Cem Kültür Evi verilen binanın aslında bizim bildiğimiz Cemevi' anlamı gütmemektedir.Burada da gizli bir amaç ve asimilasyon sözkonusudur.Fakat asıl üzerinde durulması gereken isimlerden ziyade bu işi yürütenlerin neler yapmak istedikleridir.

Kısacası dünyamızda iyi olmayan birtakım olaylar örgütlenmekte ve uygulanmaktadır.Emperyalizmin işini kolaylaştıran ve onların politikalarına yağ sürer nitelikte olan bu gelişmelere bölgedeki güçlerde kolaylık sağlamakta ve onlara müdahale olanakları sunmaktadırlar. Dini ve etnik çatışmaların insan olmanın sınırlarını zorladığını ve giderek bu kulvardan çıktığını görmek hayatımızda gördüğümüz en  kötü foğraf olsa gerek.Halkların daha doğrusu yeryüzündeki tüm insanların yaşama hakkının olduğunun bilinciyle herkesin herkesin yaşam hakkına saygı duymasını umut ediyorum. Ama gelişmeler pekte umut verici gözükmüyor.
 
Ali Haydar Gürbüz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.