Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Defteri Kalemi olmayanları Adamdan Saymam

Defteri Kalemi olmayanları Adamdan Saymam

Ali Haydar Gürbüz 9 Kasim 2015 

defterDefterin anlam ve önemini bilmeyeniniz yoktur. Okula giden her kes mutlaka bir defterle tanışmıştır ve bu defteri belkide hayatı için önemli gördüğü bilgi ve şekillerle doldurmaya çalışmıştır.Bizim de ömrümüzün bu defterin kapak ve sayfalarından ibaret olduğunu düşünürsek yanılmış olmayız. Kısacası ömür yolculuğunuz bir defterin kapağına elinizin dokunuşuyla başlar ve o saatten sonra da yaprakları birer birer çevrilir.Çevrilen her yaprağı yeniden yaşamak artık mümkün değildir.


Şöyle bir tanımlama yapsam her halde doğru olacaktır; “Defterin kapağı insanın teni yaprakları ise özü gibidir” Tüm mesele kapağı yıpratmadan sayfaları nasıl ve ne ile dolduracağındır. Kapak asla yıpranmamalıdır tıpkı tenimizin yıpranmasını istemediğimiz gibi sonra sayfaları birer birer ama ağırdan işlemeye  başlıyoruz, belki de ilk çocukluk yıllarımızdaki umarsızlıkla bu sayfaları boş geçmişiz yani anlayacağınız pek bir şey yazma gereksinimiz veya düşüncemiz olmamıştır veya ilk sayfaya adımızı soyadımızı sonraki sayfaya babamızın annemizin ve varsa kardeşlerimizin isimlerini yazmayı düşünürüz.Sonraki sayfaya geçildiğinde ise belkide boş bir çizik atar öyle geçeriz. Nede olsa bu yılların ömrümüzün henüz ilk dönemlerinde çokta kıymeti yoktur yani çizikle oyunlarla ve başkalarının yapmamızı istediği işlerle geçer gideriz.
Halbuki bu defterin yapraklarına belkide farkında olmadan kendi kalıplarımızı çizeriz,bu kalıpların içerisinde hayatımızın bir sanat eseri gibi muhteşem olmasını bekleyemeyiz ama onun için umut eder mücadele ederiz, Hayatımızın bir sanat değeri taıması için çalışmalarımızın ve yaşadığımız hayatın her sahnesinin bir sanat değeri taşıması gerekir.Defter bizim ne olduğumuzun ve nerede durduğumuzun bir kanıtı hatta ekranıdır.


Yıllar biraz geçtikçe defteri kullanmayı da beraberinde öğrenmeye başlıyoruz,o ilk yıllardaki gibi önümüzde duran sayfaya artık anlamsız bir çizik atıp geçmiyoruz o sayfaya mutlaka yaşadığımız ve yaşamak istediklerimizin bir portresini veya anlatımını düşmek isteriz ve hemen diğer sayfaya da geçmek istemeyiz çünkü önümüzdeki sayfayı hemen bırakmak istemeyiz nede olsa giden her sayfa ömrümüzün bir parçası olmuştur ve bizde bunu artık ilerleyen yıllarımızda fark etmişiz ki bu sayfaları boş bırakmak istemiyoruz.


Hayatımız aslında bir oyunun bütünü içerisinde parçalanmış halleridir,bir bütün olarak hepsini bir anda yaşayamayız ama bölüm bölüm bu bütünlüğü yaşamaya ve yakalamaya çalışırız. Hayatımızın bir parçasını şiir olarak düşünün diğer parçalarını masal,hikaye,tiyatro,sinema ve roman  olarak düşünün bunların bütün olarak bir kitapta toplayınız ve yaşamınızı tümünü ekrana yansıtınız.İşte tamda burda hayatınızın anlamı ortaya çıkacak,şiirinizi ne ile doldurmuşsunuz, hikayenizin konusu nedir? Hangi sinemaya gittiniz,hangi tiyatroda kendinizi buldunuz ve hangi romana kahraman oldunuz bütün bunların açıklanması ve tanımlaması ile oluşturacağınız defter sizin kendiniz olacaktır.


“Her insan kendi ağrısıyla yaşar/ Kimi sessiz ve derinden/ Kimi ise çığlık çığlığa”


Defterimizin bir sayfasını şiir bir diğer sayfasını ise her hangi bir anı ile doldurabiliriz, yaşadıklarımıza dair sonradan çok şey yaza biliriz ama geleceğimize ve yaşamadıklarımıza dair çok şey yazamıyoruz çünkü nelerin ola bileceğini kestirmek kolay olmuyor ve hangi yaprakla birlikte koparılıp yırtılıp atılacağınıda bilemiyorsun yani hazan mevsimlerinde dalında düşen sararmış yaprak misali ne zaman nerde düşeceğini hangi sayfada yaşama elveda diyeceğini bilemiyorsun.


Kitapların hatta kitaplığın olmadığı bir evi hayal edin düşünün yada kalemsiz ve kağıtsız bir ceketliyi düşünün nasıl yorumlarsınız? Örneğin ben hemen derim ki;Vatandaş kitaptan ve kalemden kopruk hatta çok uzak ezbere bir hayata doğru kurgulanmış yönlendirilmiştir.Kısacası:Kitabı olmayan evi evden saymam derim,Müzik aletlerinin olmadığı evi evden saymam derim, Defteri kalemi olmayan birini de adamdan saymam derim birileri bunlara rahmen hayır derse bile ben onun bu yaşamını da ömürden saymam derim..


“Kuşlar kanatlarıyla uçar, insanlar kitaplarıyla”,kitabın olduğu her yaşamda ışık vardır,bilgi vardır gelecek vardır,defterin olduğu her yerde yeni arayışlar fikirler ve yazımlar vardır dolayısıyla birbirlerini bütünleyen tüm bu söylenenler yaşamımızın labirentleridir burdan kurtulmanın yolu elbetteki fikri donanım ve aydınlanmadır.


Defterinizin yaşadığınız hayata tekabül eden yıllarını güzel şeylerle doldurmaya çalışınız mesela insanların barış içerisinde yaşamasını sağlamak için çeşitli mücadeleler içine giriniz ve defterinizin bir sayfasında insana dair barış olsun,öteki sayfaya özgürlüğünüzü düşün ve hiç bir şeye satamayacağınız değişmeyeceğiniz özgürlüğünüzü yazın ve yazdığınızı tekrar okuyun bakın bakalım yazılanlar gibi özgür müsünüz? Burada kendinizi yeniden sorgulayacağınız yapılandıracağınızı anlarsınız defterin ömrünüzdeki yerinin ne kadar önemli oladuğunu anlarsınız ve deftersşz bir hayatın aslında yaşanmadığının farkında olursunuz çünkü siz yazmasanız da bir başkası sözcüklerin yardımıyla defterinizi tutacaktır ve size dair bir şeyler yazacaktır önemli olan sizi yazmak isteyecek olanlara kendi defterinizde neler bırakacağınızdır...Bizim defterimiz henüz yırtılmadı ve bizi bekleyen tertemiz sayfalar da henüz yazılmadı umarım kirli ellerin değmeyeceği bu sayfalara biz insanlığı, barışı,kardeşiği ve özgürlüğü yazmayı başarırız...


Ali Haydar Gürbüz