Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

İKTİDAR ve DEPREM -AZİZ ÖZ

Herhangi bir yurttaş çukur basını okuyunca depremde iktidarın ne kadar başarılı olduğuna, ne kadar organize çalıştığına rahatlıkla inanır.İktidarı başarılı gösterme konusunda çukur basın canla başla, eminim,iktidarın hayal etmediği kadar çok çalıştı. Hakkını yemyelim, çok da başarılı oldu. Yaptığı propogandayla, nazi Gobbels'i bile gölgede bıraktı.
Ancak hayat devingen olduğundan çukur basının istediği doğrultuda gitmiyor. Deprem bölgesinde gelen gerçek bilgiler, hayatın dayatmaları, orada çok farklı bir durumun olduğunu tüm çıplaklığıyla hergün daha çok ortaya koyuyor. İktidarın bırakın başarılı olmayı,bırakın başarılı olmak diye bir dertlerinin olmasını, orayı düpedüz siyaset arenasına çevirdi ve de devam ediyor. Depremi bile kendisi dışındaki herkesi teslim almak için kullandı ve de kullanıyor.Özellikle yerel yönetimi işe karıştırmamak için binlerce takla attı,attıyor.
Dünyanın her tarafında olağanüstü koşullardan dolayı, düşmanlar bile birbirine yardım eder; savaşıyorlarsa, barış ilan ederler. Bu davranış da insan olmanın bir erdemi olarak tarih not eder. Ama bizde deprem bölgesi resmen siyaset arenasına çevrildi iktidar tarafından. Dert halka yardım değil, düpe düz siyaset yapmak oldu nerdeyse. Normal koşullarda bir iktidar, böyle bir felaket karşısında, o bölgenin tüm milletvekillerini yanına alır ve doğrudan bölgeye gider. Belediyeyi ve valiliği de içine alacak şekilde işleri koordine eder. Amaç mümkün olduğunca felaketi az zararla atlatmak olduğu için, kim hangi partidedir diye bakmaz. Bizde öyle olmadığı zaten herkesin malumu.
Peki gerçekten söylendiği gibi başarılı mı olundu? Sondan söylüyeceğimizi baştan söyleyelim. Tam bir başarısızlıktır.
Neden mi? Bakın şundan,
1- İktidar, ilk olarak, dış yardımları reddetti. Bunu da "güçümüzü görmek" için yaptılar. Ancak 3-4 gün sonra dış yardımları kabul edeceğini duyurdu. Herkes çok iyi bilmektedir ki bir depremde ilk bir kaç gün çok çok önemlidir. İktidar düpedüz insanların hayatıyla oynadı. Hiç kimse onurlu bir davranış gösterip istifa erdemini göstermedi. Belki de böyle bir erdemde haberleri yok. Hangi yetkili,hangi iktidar sahibi çocuğu ya da her hangi bir yakını enkaz altındayken, dış yardımı rededebilir? Birileri vicdandan sık sık söz ediyor ancak, hangi vicdan ve izan sahibi, insanlar göçük altındayken, "gücünü görmeye" çalışır?. Bu karar çok sayıda insanın ölmesine neden olmuştur, çok sayıda insanın sakat kalmasına neden olmuştur hiç kuşkusuz. Ben inanıyorum ki o bakışlarıyla hepimizi döven YUNUS, dış yardımlar kabul edilseydi, kesinlikle şu an yaşıyor olacaktı. Yani biz"Yunus'u devlet dersinde" kaybettik. Bir iktidar düşünün ki, 10 yıldır tek başına iktidarda, ama bir felaket karşısında gücünün ne olacağını bilmiyor. Üstelik de kendi döneminde bir kaç felaket yaşandığı halde.Bu konuda İspanya kurtarma ekibinden sorumlu kişinin söyledikleri,anlayan için çok öğreticiydi.
2- Organizayon kendileri de itiraf ettikleri gibi tam tamına bir felaketti. Ne doğru dürüst çadır dağıtabildiler, ne doğru dürüst, gıda dağıtabildiler. Tek dertleri, kendilerinde olmayan yerel yönetimleri çalışmalardan uzak tutmak. Depremin üzerinden günler geçmesine karşın,
henüz ne çadır ihtiyacı, ne de öteki ihtiyaçlar karşılanabilmiş değil.Ama çok başarılı bir iktidar var. İlin valisi şimdilerde yardım çağrısında bulunuyor. İnsanın "günaydın" diyesi geliyor.
3- Eğer başarılı olunsaydı, koşullar iyi olsaydı bir ayda yaklaşık 350 bin kişi yerini yurdunu terk etme gereği duymazdı. Çukur basına göre bunlar zevklerinden dolayı göç ediyor herhalde.
4- Çok başarılı olunsaydı Deniz bebek zatureden ölmezdi. Belkide eceli geldi öldü diye düşünüyorlardır kim bilir. El kadar bebeleri de ısıtamıyorsunuz, barındıracak bir yer bulamıyorsunuz ama, siz çok başarılısınız. Sevsinler böyle başarıyı. Vicdanları yaralayan Deniz bebeğin ölümü bile ne kadar başarlı olunduğunun göstergesidir.
5- Her halde çok başarılı olunduğu için şimdilerde en yetkili ağızlardan yurt dışından yardım çağrıları yapılıyor. Durum gerçekten çok kötü. Bundan dolayıdır ki, çağrı yapmak zorunda kaldılar. Ancak çok çok geciktikleri de gerçek. Halkın seferberliği olmasaydı durum çok daha büyük bir felakete dönüşürdü.
6- İkinci depremde, yitirdiklerimiz, aslında tamamıyla bir cinayet sonucudur. Deprem diyoruz ama, normal bir ülkede 5.6 şiddetindeki bir deprem,depremden sayılmıyor. Ama o bile çok bilmiş bakanlar, valiler yüzünden can kaybına neden olabiliyor. Her halde 40 kişinin ölümü az bulundu ki, başarılı olmaya devam ediliyor. Düşünün ki, özverili bir ekip ta uzaklardan geliyor ve günlerce çalışmalara katılıyor ama, ona bile güvenli bir yer verilemiyor. 3 doktordan oluşan ekipten Atsushi Miyazaki adlı doktor ne yazık ki ölüyor, biri yaralı kurtarılıyor,öteki de bir iki gün önceden otelden ayrıldığı için kurtuluyor.Aslında yalnızca Atsushi'nin ölümü bile başlı başına başarısızlığın açık seçik kanıtıdır. Ayrıca basın mensuplarını sevgili Cem ve Selahattin'i de bu başarının hanesine yazdırmak için hatırlatmak yeterli sanırım.
Kısaca, Deniz, Yunus, Cem ve Atsushi'nin ölümlerinin nedeni deprem değil, başarısız bir kriz yönetmenin sonucudur. Hiç başka bir söze gerek yok. Yıllardır yönettiğiniz ülkede, "bebeler ölür bitlenmeye bile vakit bulamadan". Ama siz hala çok başarılısınız. Umarım bir daha böyle bir başarı yaşamayız. Yaşarsak gerçekten mahfoluruz.