Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Global Oyunda Merkel Hamlesi


Merkel global ekonominin geleceği açısından tarihi bir adım attı. Obama'dan daha etkili, Sarkozy'i de kendine mecbur etti. İngiltere'nin yeni hükümetini daha baştan sınırladı.

Güçler mücadelesinde hamleler hamleleri izliyor. Bu mücadelede kaybetmenin telafisi yok. Dünyayı yönetecek aktörlerin konumları ve rolleri yeniden şekilleniyor. Bu aktörlerin güç kaynakları ekonominin sektörlerine dayanıyor.

Savaş, petrol ve silah sektöründen büyük paralar kazananlar, borsalar eliyle reel sektörün bütün kalelerine saldırıyor. Hisselerini bir bir ele geçiriyorlardı.

Obama'nın iktidara yürüyüşüyle karşı hamle kriz olarak yansıdı. Bedeli ABD'de Avrupa'da, Arap Yarımadası'nda devlet desteği ve bunun da bütçeden karşılanmasıyla sağlandı. Şimdi borç krizi her devletin hazinesini tehdit ederken, telafisi için hiç bir biçimde aktör olamayan emekçiye, ücretliye, esnafa fatura kesilecek.

Ama iktidar mücadelesi hala bitmiş değil egemen aktörler arasında. Finans merkezi, ya da spekülatörlerin merkezlerinden biri olan Wall Street'e karşı ilk çıkışı Obama yaptı. Fakat Merkel'in hamlesi daha etkili oldu. Spekülatörlerin hiç bir bedel ödemeden, karşılığı olmayan kağıtlarla borsa'da, finans piyasalarında oynamalarına ve reel sektörden para çekmelerine dur diyecek hukuksal düzenlemeler ve yasaklamalar getirdi.

Peki bu ne zaman yapıldı? Neden yapıldı? ve ne gibi sonuçlar getirmesi beklenmektedir?

Yunanistan'a verilen destek ardından ilk kredi dilimi sağlandı ve Yunanistan tahhütler konusunda ilk adımı attı. Bu pozitif bir adımdı. İkincisi 960 milyar euro civarında bir fon oluşturularak krizlere müdahele konusunda fon oluşturuldu. Böylece kredi derecelendirme kuruluşlarının not düşürme hamlelerini, özellikle Portekiz, İspanya tehditlerini fon güvencesi sayesinde boşa çıkardı. AB ülkelerinin yüzünün fona dönmesini ve birliğin kıymeti harbiyesini bilmesini sağladı. Böylelikle hamleye ayak bağı olma ihtimali olan üklerin engelleri devre dışı en azından zayıflatıldı.

Bu arada düzenlemeler ve hamleler için euronun düşüşü görmezden gelindi. Aslında bununla ilk aşama gerçekleşti yani spekülatörlerin euroya güvenleri düştü ve bu alanı daha önce terk etmeye başladılar zaten. AB maliye bakanlarının sürekli toplanması özellikle kredi, borçlanma karşılığı günvenlik fonlarının oluşturulması için karara varılması, Lizbon anlaşması dahil birlik yapısı konusunda yeni kararlar alması, mali disiplini hedeflemesi global anlamda geleceğe yönelik çok büyük bir hamle imkanı daha sağlıyor. Artık reel sektörün önü açılmaktadır. Üretim kapasitesinin arttırılması ve ihracat artışı hedeflenmektedir. Euronun düşen değeri de yeniden AB bölgesinin ihracatta öne geçmesini sağlayacaktır. Hatta tekbaşına Almanya yeniden dünyanını en büyük ihracatçısı olmaya aday ve Çin'i bir sonraki hamlelerle birlikte tekrar geri plase edebilir.

Ayrı bir nokta ise İngiltere'nin dikkatinin çekilmesi. Euro dışında kalırsa rahat edemeyeceği notasını yeni hükümete bildirdi Merkel ve Sarkozy ikilisi. Yeni başbakanın ilk ziyaretlerinin bu ülkelere olması da tesadüf değil.

Euro değerinin düşük olmasının en önemli dezavantajı başta petrol olmak üzere enerji girdisinin maliyetinin artacağıdır. Fakat bunun tedbiri de alınmaktadır. Şu an siyasi bir sorunmuş gibi duran Iran'a yaptırım meselesinin göbeğinde tam olarak da enerji fiyatları ya da uzun vadeli ele alınırsa kontrolü amaçlanmaktadır. Hala Erdoğan ve Davutoğlu ikilisi İran'la yaptıkları son anlaşmadan dolayı başlarının okşanmamasının, tam tersine şamaroğlanına dönen bir diplomasi hamlesinin piyonu pozisyonuna düşselerde, gerçek sebep budur.

İran'ın enerji kaynaklarına adeta bağımlı olan Çin'in yaptırım ittifakına dahil olmasının arkaplanında da bu var. İran'a uygulanmak istenen aslında tam bir yaptırım ve ambargo değil. Delinebilir bir ambargo, petrol satışını sürdürebilir bir yaptırım ama fiyatlar ve uygulamalar konusunda irade olamayacak bir süreç