Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

R-Özerklik ve E-Özerklik

Günümüz pazarlama tekniklerinin en etkili yöntemlerinden biri EBAY’dir. ALİBABA  ve AMAZON birer başka meşhur örnekler. FACEBOOK ve TWİTTER hem birey, hem de topluluklar için birer sosyal ağ. Yeni iletişim, organizasyon  ve sosyaliazsyon alanı. Kişisel bloglar ve Web Siteleri bireylerin ve gurupların kendini dışa vurumu için mükkemel birer fırsat.  

E-BOOK ve E-UNIVERSITY  sistemiyle yepyeni bir eğitim modeli yaygınlaşıor. Üstelik kitaplardan ibaret ve sınav sistemine dayalı değil. Okuma-katılma-çalışma biçiminde. Üstelik hem reel mekanda hem de sanal mekanda

Yaşadığımız Reel mekan, sosyal ağ ve zaman anlayışı ortadan kalkmıyor tam tersine daha farklı ve etkili oluyor. Üstelik buna ek olarak yepyeni bir zaman, mekan ve sosyal iletişim ağına dahil oluyoruz. Sadece intibak etme sorunumuz var. Sanal dünya dediğimiz Reel dünyamıza zenginleştirici ikinci ve etkili bir katkıdır.

Biliyorum birçok insan yeryüzünün hemen her köşesinde bundan korkuyor, tepki gösteriyor, hatta dinler, sosyal topluluklar, hükümetler ve devletler topyekün bundan korkuyorlar. Yasalarla, yaptırımlarla, saldırılarla bu gelişmenin önüne geçmeye çalışıyorlar.

Ama nafile, başarılı olmak mümkün değil. Gerekli de değil.

Yeni bir felsefe, yeni bir toplumsal, gurupsal ve bireysel ilişki sistemine ihtiyaç var. Haliyle ahlak, din, dogma gibi normatif ögeler ya dipten değişecek, ya da yeni yorum ve içeriklerle kendini yenileyecek. Eğer bu belli bir zemine oturtulabilirse güncel korkulara gerek kalmayacak tam tersine bunun müthiş katkısıyla sıçrama yaratılacak.

Microsoft, Google, Apple, Ebay, Amazon, Facebook, Yahoo, CNN, Wiki, Alibaba  gibi sayabileceğimiz binlerce marka sahipleri bireysel bir başlangıçla bugün dünyanın zenginleri olmuşlardır. Bu bildik üretim ilişkileri mantığını aşan bir durumdur. Ama bundan daha önemlisi hepsinin yeryüzünde geliştirdiği yeni şirket modelleri, diyalog ve iletişim biçimleri tüm insanlık için bambaşka bir fırsatlar sunmaktadır.

Mercedes, BMW, General Elecktric, Exxon, Shell, Siemens, Toyota, Samsung, HP dizgisinde sayabileceğimiz binlerce üretici firmanın da niteliği değişti. Hepsi işçi çıkarıyor. Çünkü klasik model bitti. Robotlar, yüksek teknolojiye dayalı üretim içinde insana fiziki anlamda düşen çalışma payı giderek azalıyor. 

Ev, büro, fabrika, çalışma arkadaşlari merkeziyetçi boyutunu kaybetmiştir. Ana birimin her bir parçası bambaşka bir ülkede, bölgede, dilde ve kültürde olabiliyor

Elbette sorun var, elbette çelişki var. 

Yeni üretim ilişkilerinde ister işçi olsun ister sermaye sahibi el emeğiyle çalışan daha da zorlanacaktır. Hem gelir hacmi düşmekte hem de kültürel ve düşünsel kopuş yaşanmakta. Üretimde robotun parçasına, tüketimde iradesiz bir hayvana dönüşmek gibi korkunç bir durum var. Bu köleci dönemden daha beter. Çünkü insan olma vasfı ortadan kalkıyor.

Mesleğim ekonomi politik de iflas etti. Endüstriyel dönem işç-işveren, fabrika sistemi hızla yok olurken, bu dönemin liberal Teorisyeni Adam SMITH, David RİCARDO, eleştirel Kuramcısı Karl MARX ve Fredrick ENGELS’ın teorileri artık işe yaramıyor.  Sonrasında gelen J. Maynard KEYNES ve yakın döneme etki eden Monetarist İktisatçı Milton FRİEDMAN’nın yeni versiyonları da krizdedir. Hem teorik ve felsefik hem de pratik etki olarak.

Ama bana umut veren bu çelişkiyi aşabilecek aygıtların da artık toplumun elinde olması. Devlete, sermayeye, şirkete, yasalara bağlı olmadan, kendi kendini örgütleyebilen, eğitebilen, üretebilen yeryüzünün her tarafında el ele verebilen bir yaşam biçimi mümkün.  

Tüm bunların birey, gurup, toplum olarak yeniden yapılanması, zaman, mekan ve iletişim anlayışının yeniden oluşması ciddi bir çalışmayı gerektirmektedir. Ki bu yönlü çalışmalar İNTER-DİSİPLİNER değil, MULTİ-DİSİPLİNER  bir çalışmayı zorunlu kılmaktadır.

Hele hele tümevarım, tümdengelim, diyalektik gibi düşünsel yöntemlere dayanark bir adım atmak hiç mümkün değil. Sibernetik ve sinerjik etki yöntemi bile artık yeterli gelmiyor. Sanırım sorunda burada tıkanıyor.

Ve DTK –Demokratik Toplum Hareketi- özerkliği inşaa yolunda takdire değer çalışmalar başlatmış reel olarak tanımlanan kurumlar, birimler, mekanlar inşa etme gayretindedir. Bir nevi Reel bir özerklik (R-Özerklik) hedefleniyor. Ama yukarıda anlatılanları dikkate almaz, sadece il ve kent konseyleriyle uğraşmaya kalkışırsa bir adım ileri gidemez. Bir süre sonra iç kriz başlar.

Sivil toplum örgütleri, esnaf meclisleri, tüketici birlikleri, sendika organizasyonları hepsi denenmiş modeller en ileri düzeyleri R-Özerklik boyutu olur ancak. Oysa elektronik olanı en az bunun kadar önemli.

(haftaya devam edecek)