Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Bölge’de kalkınma stratejisi -Ehmed PELDA

Bir bölgenin, bir ülkenin kalkınması ve gelişmesine yönelik planlama yapılırken, ülkenin özelliklerinin dikkate alınması gerekir. Eğer coğrafi yapı, hammadde kaynakları, demografik özellikler, savunma ve güvenlik şartları gibi birçok bileşen dikkate alınmazsa doğru bir planlama olmayacağı gibi hiç beklenmedik yüksek maliyetlere de yol açabilir.

Üstelik sonuç da yaratılan tahribatlar nedeniyle hem siyasal, hem sosyal hem de tarihsel derin krizler yaşanabilir. Bu yönüyle bakıldığında aslında mecut bir sürü ülke ve bölge mevcut. Eşzamanlı olarak benzer özelliklere sahip ülkelerin bazılarının gelişmişliğine ve refah düzeyine karşılık, bazılarının süreklilik arz eden derin krizlerle karşı karşıya kaldığını görmekteyiz.

Kürdistan’daki varlıklar ya da iktisadi değerler dikkate alındığında bazı önermeler geliştirilebilir. Hatırı sayılır maden potansiyeli mevcut. Bundan hareketle başta petrol olmak üzere madenlerin üretimi ve ihracatı ilk akla gelir. Ancak bunun getirisinin değerlendirilerek yüksek bir teknoloji elde edilmesi mümkün. Örneğin petro-kimya sanayi geliştirilebilir. Haliyle her türlü lastik, plastik, ambalaj ürün üretimi, demir-çelik sanayi, inşaat ve altyapı malzemeleri, tarım için gübre ve besleyici ürün yatırımı için kullanılabilir. Çünkü yerli ürünler buna büyük bir fırsattır. Bu ürünlerin üretimi kimya sanayi açısından bölgeyi tüm Ortadoğu, hatta dünya çapında etkili kılabilir, hammaddeden daha büyük bir getiri sağlayabilir.

Her türlü ulaşıma çok stratejik yaklaşılmalı ve bu konuda hiçbir yatırımdan uzak kalınmamalı. Çünkü hem ulaslararası, hem de iç ulaşım bölge çapında çok zor durumda. Dağlar, yüksek platolar, nehirler, ovalar düşünüldüğünde çok büyük demir ve karayolu ulaşım ağı; tüneller, viyadükler, yüksek taşıma kapasiteli teleferik sistemleri ve bir sürü aygıt gerekecektir. Bunlarla sadece yolcu taşımacılığı değil. teknik ve ağır maddelerin taşınması da söz konusu olabilecektir. Hatta helikopterlerle sivil hava ulaşımının zemini şimdiden düşünülmelidir. Çok yüksek bir köyden, bir yayladan 10-20 kişi yolcu kapasiteli helikopterle günübirlik ulaşımı hayal olmamalı.

Daha da önemlisi Kürdistan’ın uluslararası ulaşım alanında denize sınırı ya yoktur ya da sınırlı olacaktır. Çevre ülkeler üzerinden karayolları bağlantısı da istikrar ve süreklilik arzetmeyebilir. Bundan dolayı tek çözüm çok ciddi bir hava taşıma filosunun olmasıdır. Belki bu bakımdan dünyanın en büyük çaplı hava filolarından biri oluşturulabilir. Hem yük taşıma, hem de yolcu taşımacılığı için bu şart. Ayrıca böylesi devasa bir sistemin güvenliği için de hava savunma sistemlerinin her türlüsünün geliştirilmesine yönelik yatırımdan kaçınılmaması gerekir.

Tarıma bakış ekseni tamamen değişmeli. Sadece mera hayvancılığı, ya da sınırlı bazı tarımsal ürünler hedefi geride kalmalı. İklim ve coğrafyanın çeşitliliğinin sunduğu avantaj yanı sıra teknolojik destek ile aynı mekandan yılda birkaç kez ürün almak, mevcut ürünü daha verimli kılmak, aşılama ve benzeri bilimsel desteklerle yeni ürün çeşitleri geliştirmek yönünde yatırımlar artırılmalı. Elde edilen ürünleri ambalajlamak, stoklamak ve yüksek değerle ihracat etmek mümkün. Ayrıca birçok irili ufaklı nehir, göl ve göletin varlığını dikkate alarak doğal şartlara uygun balık yetiştirilmesi, üretimi ve satışı sözkonusu olabilir.

Hem tarihsel miras, hem coğrafi çeşitlilik açısından büyük bir turizm potansiyelinin varlığı dikkatlerden kaçmamalı. Dağlar, mağaralar, yaylalar, nehirler, hava ve bitki örgüsü düşünüldüğünde büyük bir potansiyel olasıdır. Gezi turizmi, tarihi eserlerin ziyareti, su kaynaklarının sahillerinin iyileştirilmesi ilk elde gereken adımlardır.

Ama en önemli öge barış, huzur ve istikrar faktörüdür. Bir nevi politik engel sözkonusudur. Yani bu engelin kalkması bile kalkınma için olmazsa olmaz bir faktördür.

Yukarıda anlatılan bütün faktörleri destekleyen en önemli aygıt ise demografik avantajdır. Kürdistan çok dilli, çok inançlı, çok etnikli ve çok alt bölgeli bir ülkedir. Nüfus genç, dinamik ve öğrenmeye açıktır. Haliyle siyasal yapı ve kurumlarda bunları özümseyecek kavramsal, kurumsal yapı özelliklerine sahip olmalıdır. Bütün farklılıkların kabulü, geliştirilmesi fikri gelişimi, toplumsal birliktelik ruhunu ve kalkınma motivasyonunu da geliştirecektir. Dinsel, etnik, mezhepsel, dilsel farklılıklar güvence altında olunca tepki ve reflekse dayalı toplumsal şekillenme ve örgütlenem eğilimi yerini bireysel geliştirme ve mesleki kimliklere bırakır ki bu da artık çok ciddi bir ivme demektir.

Bu anlattıklarım hayal mi? Bölücülük mü?

Hayır, devletli ve devletsiz yapılar, yerel ve siyasal uluslararası aygıtlar bu dinamizme fırsat verseler sadece Kürdistani coğrafya açısından değil tüm bölge merkezli müthiş gelişmelerin potansiyeli var.

Ama zihniyet meselesi işte