Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

GAP bitti ama Türkiye samana muhtaç -Ehmed PELDA

Gürültülü bir başlangıçtı. Terörü bitirecek esas reçeteydi. Üstelik gerikalmışlığın makus talihini yenecek yegane yatırımdı.  Ama sessiz sedasız bitti. GAP’tan bahsediyoruz.

Nerede denk gelirse hemen bir bend çekilir suyun önüne. Al sana bir barajların öyküsü. Artık ekonomik hedefleri kapsayan bir amaca sahip değildir. Coğrafyayı teslim almak. Özgürlük eylemcilerini, yerel üreticileri, toplumsal hareketliliği kontrole almaktır ana hedef.

Tabii yandlaşların bundan yararlanmasını sağlayarak rant yolunu açmak da ekstra bir çıkar kapısı. Stabil yollar, ardından duble yollar inşa edildi peşisıra. Velhasıl bölgenin bir kapısı batıya bağlanıyor öteki kapı dağlara. Havadan bütün koordinatlar tespit edilmiş. Artık her noktanın bütün özellikleri tespitli. İstendiği anda istenen yer nokta operasyonuyla yerlebir edilebiliyor. Aynen Roboski’de olduğu gibi. Ve bekleniyor ki tüm coğrafya abluka altına alınsın. Yollar, sular, projelerle dağlar ve özgürlük alanları dizginlenmeye çalışılıyor. Üstelik bu da ekonomik yatırım olarak lanse ediliyor. Oysa Türkiye saman ithal eder duruma gelmiş. Sadece bu mu? Et ithal ediyor. Buğday ithal ediyor. Pamuk ithal ediyor. Hatta tütün ithal ediyor.

Bunların üretim merkezi coğrafyanın hergün bombalandığı, tarımsal alanlarının yakıldığı da kimsenin aklına gelmiyor. Hiç sorgulamadan nerdeyse hergün bombalıyor. Uçaklar, helikopterler, toplar, tanklar ve yığın yığın askeri birikler dövüyor, vuruyor, yıkıyor ve yaşamın ar damarını kurutuyor. Tarlalar nasıl işlenir? makinalar nasıl çalıştırılır? Binalar nasıl yapılır? araçlar nasıl tamir edilir? Kısacası üretim nasıl gerçekleştirilir? Ve bunun için genç insan potansiyeli nasıl eğitilir? Nasıl organize edilir? İnsana yatırımdan anlaşılan acaba sadece Atatürk ilke ve inkılapları, imanın şartları ve türkçe öğretimi mi?

Bunu esas alacak bir eğitim anlayışıyla oluşturulacak yüksek, çok yüksek, hatta ulu çok ulu Türk medeniyeti ülkeyi saman ithalatına mecbur kalmaktan kurtaracak mı? Usulsüzlük, yolsuzluk, rant, kayırma, kollama’nın esas olduğu bir ortamda, iki insanın birbirine güvenemediği bir ülkede gerçekten bir uzun vadeli, stratejik bir proje veya projeler bütünlüğü gerçekleştirmek için adım atmak mümkün mü? Kısa dönemli, istatistik ve anketlere göre günü kurtarmayı esas alan, daha doğrusu sahte projeler yerine daha gerçekçi, katılımcı, ranttan uzak ve verimliliği esas alan, insan unsurunu etkin kılan bir girişim için öncelikle ne yapmak gerek biliyor musunuz?

Güven vermek.  Güven ortamı sağlamak gerek.

Çünkü milyonlarca nüfusa sahip bir ülke o kadar yıprandı, insanlar o kadar çok sahtelik batağına saplandı ki, aydını, bilim insanı, politikacısı bile neyin ne olduğunu karıştırmaya başladı. Gerçek ve sanal olan arasındaki çizgi kaybolup gitti.

Bu başbakan, bu hükümet öncelikle kürtlere, sonrasında ülkenin tüm insanlarına karşı bir güven ortamı sağlamayı becerebilecek mi? İslamın selamını içeriğindeki gibi dostça barışça sahiplenebilecek mi?