Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Aleviler seçim tercihini doğru yapmalı!

 Türkiye demokrasi ve özgürlük güçlerinin önemli bir bileşeni olan Aleviler seçimlere sıkıntılı giriyor. Aleviler yakaladığı örgütlülük düzeyinin büyüdüğü bir dönemde, bu duruma ters bir şekilde seçimde önemli bir rol oynayamıyor. Alevilerin içerisine düştüğü bu durumun en önemli sebebi ise Alevi kurumları.

Alevi kurumları, Özgürlük Hareketi’nin açığa çıkardığı nesnel durumla örgütlülük düzeyinde bir büyüme sağlasa da, sağlam ideolojik bir bakış açısına ve kendi çıkarlarını toplumun çıkarlarının önüne koyduğu için süreç bir kez daha heba edildi.

 

Alevi örgütleri, Alevilerin demokratik ve kimlik sorunlarını örgütlerken, bunun ideolojik bir duruş ile mümkün olduğunu gözardı ettiler. Egemen yapıyı zorlamak yerine, sadece süreçlerin açığa çıkardığı gelişmelerle yetindiler. Halbuki Alevilerin kimlik sorunları, demokratik talepleri sistemden kopuş sağlanmadan çözülemez. Alevilerin taleplerini sistemin istediği gibi, salt laiklik ölçüsünden değerlendirmek Alevileri ancak sistemin yedeğine düşürür. AKP gericiliği hedeflenirken, doğal olarak sistemin diğer ayağı olan CHP’nin yedeğini düşülmüş olundu. Sistemin yıllardır oynadığı bu oyun bilinmesine rağmen oyun boşa çıkarılamadı.

 

Alevilere yıllardır umut olarak yutturulan CHP, devletin kendisi olmasına rağmen Alevi örgütleri CHP teşhirine hiç girişmediler. Sistemin yeniden reorganizasyonunda “yeni CHP” yalanına bir nevi istekli olarak yattılar. Buradaki hesap gerçekten CHP’nin değişim öncülüğüne inanılması mıydı, yoksa önceden hesaplanan bir ikbal avcılığı mıydı? Adaylık sürecinde Alevi örgütlerinin yöneticilerinin çok büyük çoğunluğunun CHP’den aday kuyruğuna girmesi” ikbal avcılığı” düşüncesinin gerçekliğini ispatlamış oldu. Adaylık kuyruğuna giren Alevi adaylar ise hüsrana uğradılar. Hangi sözlerle adaylık kuyruğuna girildiği belli olmasa da, CHP bir kez daha gerçek yüzünü gösterdi ve Alevileri aday göstermedi.

 

Gelinen aşamada Aleviler CHP’ye yedeklenmiş durumda. Bu aşamada Aleviler var olan süreci doğru değerlendirmek zorundadır. 2011 seçimleri Türkiye’nin geleceğinde önemli bir rol oynamaya adaydır. Kürtlerin demokratik mücadelesinin Türkiye’yi getirdiği nokta bir karar verme noktasıdır. Bu seçimlerle oluşacak parlamento, yeni bir anayasa başta olmak üzere Türkiye’nin geleceğinde rol oynayacaktır. Aleviler bu önemli sürecin dışında kalamazlar. Dolayısıyla sandığa giderken Türkiye’nin ve kendi gelecekleri noktasında bir karar verecekler.

 

Alevi yurttaşlar geleceğinin belirlenmesinde desteklerinin nasıl kendilerine döneceklerini iyi düşünmelidirler. ”Yeni CHP” koca bir yalandır, ideolojik olarak yenilenmeyen, inkarcı Kemalist zihniyeti koruyarak yenilenmek mümkün değildir. CHP’nin tek kaygısı devletin bekasıdır. Dolayısıyla CHP’nin devletin kabul etmediği Alevileri kendi kimlikleri ile kabul etmesi zihniyetine terstir. Kılıçdaroğlu’nun Alevi olması bu gerçeği değiştirmez. Listelerde Alevi adaylar yerine Ergenekoncuları ve Demirel’in adamlarını koyan CHP, gerçek zihniyetini göstermiştir.

 

CHP’nin sığındığı ”biz tekiz, bize vermezseniz AKP gericiliği gelir” yalanı da ölümü gösterip sıtmaya razı etme politikasıdır. Aleviler yıllardır maruz kaldığı bu oyunu boşa çıkarmalıdır.

 

Aleviler, CHP’ye muhtaç değildir. Alevilerin taleplerini karşılayacak, dile getirecek ve mücadelesini yürütecek alternatif güç, bugün her zamankinden güçlüdür. İçerisinde birçok Alevi adayı, sosyalisti, Süryani’yi ve tüm toplumsal kesimleri temsil eden Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku Alevilerin temsilini en güçlü yapacak siyasal örgütlenmedir. Geçmiş meclis sürecinde Alevilerin taleplerini meclis kürsüsünden savunan BDP bunun ispatını yapmıştır. Daha da güçlenerek demokrasi ve özgürlük güçlerinin cephe örgütüne dönüşen Blok’ta Aleviler daha güçlü yer almalıdır.

 

Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu seçim deklarasyonunda olduğu gibi pratiğiyle de Alevileri kucaklayabilecek adaylardan oluşmaktadır. Aleviler Sinan Aygün’lerin, Haberal’ların, ilahiyatçıların aday olduğu CHP ile Sırrı Süreyya Önder’in, Tüzel’in, Kürkçü’nün, Tuncel’in, Tuğluk’un, Zana’ların, Demirtaş’ların ve Ferhat Tunç’un aday olduğu Blok arasında, kimin kendini temsil edeceğine karar vermelidir. Bugüne kadar her eylemde yanında yer alan, Meclis’te sesi olmuş temsilciler yerine Ergenekon temsilcilerinin yer aldığı CHP’yi seçerse, bir dönemi daha kaybetmiş olacaktır.

 

Aleviler, siyasal öngörüsü olan, doğru değerlendirip, doğru tercihler yapacak politik güce ve olgunluğa sahiptir.

 

Bugüne kadar Türkiye’deki özgürlük ve demokrasi mücadelesinin önemli bir bileşeni olmuş, bedelini ödemiş olan Aleviler kendi geçmişlerine yakışanı yapacaktır.

 

Yeni bir dönem gelişirken, AKP ile CHP gericiliği arasına sıkıştırılmış topluma yeni bir soluk aldıran Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku içerisinde, Aleviler daha güçlü temsil edilmelidir. Yakalanan birlik, Türkiye halklarının ezilenleri, ötekileştirilenleri, yok sayılanları ve katledilenlerinin birliğini ifade ediyor. Aleviler, Bloğun bu gerçekliğini görerek ikbal avcılığı peşinde koşanlara ve kendisini arka bahçesi olarak gören devlet partisi CHP’ye gereken dersi vermelidir.

 

Aleviler bir kez daha kendine yakışanı yapıp, kendi üzerindeki sinsi planları boşa çıkarmalıdır. Pir Sultan’ın, Seyid Rıza’nın çocuklarına yakışan mazlumların cephesinde, zulme karşı direnmektir. İşte bugün zalimin zulmüne direnmenin adı, Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’na oy ve destek vermekten geçiyor.