Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

BURKAY BİR DEVLET PROJESİ Mİ?Ergin Doğru

Türk egemen anlayışının Orta Asya'dan bu yana kullandığı savaş taktiklerinden biri de her zaman düşmanını içerden parçalama anlayışıdır. Bu anlayış, Selçuklulardan Osmanlılara ve oradan da cumhuriyete, yöneten egemen zihniyete baktığınızda görülür,egemenler kendine düşman olarak gördüğü tüm odaklara karşı her türlü taktiği kullanmaktan çekinmemiştir. Özgürlük hareketinin ortaya çıktığı günden bu yana dikkat edildiğinde aynı şeyi görürüz. En kaba şiddet politikaları ile beraber vazgeçilmeyen bir diğer yöntem ise özel psikolojik savaş ve içeriden muhalefet yaratarak özgürlük hareketini parçalama anlayışıdır. Geçmişte defalarca kullanılan, ama başarıya ulaşamayan bu özel savaş yöntemi, bir kez daha yürürlükte gözüküyor.

Egemen zihniyet bugün şiddet politikaları ile tasfiye edemediği özgürlük hareketini bu kez her seferkinden daha karışık bir konsept ile karşılıyor. Bir yanda sahte umut ve beklenti havası yaratılırken öte yanda şiddet politikaları ve ince siyasal tasfiye konsepti uygulanıyor. Bu yeni konseptle egemenler, yandaş basın, liberaller, Fettulahçılar ile beraber yeminli PKK düşmanlarını tekrar devreye koymuş gibi gözüküyor.

Kürt hareketinin ve önderliğinin tüm iyi niyetli çabalarına rağmen, sürekli yeni gerekçelerle oyalama ve çürütme siyaseti güden mevcut yönetim, seçimlerle ortaya çıkan yeni duruma da aynı şekilde yaklaşıyor. Bizzat Erdoğan'ın “kimse bizden iyi niyet beklemesin” yaklaşımı söylediğimizi destekler niteliktedir. Bu yeni evrede İran, ABD, Irak ve PKK düşmanlarının ortaklaştığı gözüküyor. İran'ın Kandil saldırıları, içerde süren operasyonlar ve son olarak Burkay'ın Türkiye'ye gelişi tesadüf olmaktan oldukça uzaktır.

Uzun süredir yandaş medya tarafında pişirilen ve kamuoyunda yaratılmak istenen algı ile Burkay, Kürt ve Türk halkına pazarlanıyor. Akp'nin demokratik açılım adı altındaki tasfiye planının başlangıcında işlenen ılımlı Kürt politikacısı Burkay tipolojisi, Akp iktidarının iyice teşhir olduğu bugünlere denk getirildi. Gelişmeleri ve algıları alt alta koyduğumuzda Burkay'ın gelişinin devlet projesi olduğunu söylemek yanlış bir yaklaşım olmaz. Bu tespiti insafsızca bulacakların, söylediğimizin tersi noktasında başta Kürt halkı olmak üzere, tüm demokrasi güçlerini ikna etmesi gerekiyor. Devlet projesi olduğu noktasında tespit içinse hiç geçmişe gitmeden Burkay'ın dönüşündeki gelişmelere bakmak yetiyor. Burkay dönmeden önce başta Zaman gazetesi, Samanyolu ve yandaş medya PKK hakkında şaibe yaratmak için çırpınıp duruyordu.” PKK'nin MİT tarafından kurulduğu, Silvri-Kandil ilişkisi” iddialarının amacı, aslında Kürt özgürlük hareketi hakkında şaibe yaratarak ,özgürlük hareketini Kürt halkından ve dostlarından izole etmekti. Mahmut Baksi, Kürt önderliğine İsviçre'de oturum verilmemesi için yaptıklarını anlatırken, vurguladığı noktalardan biri de Burkay'ın çabalarıydı. Burkay, daha sonra yürüttüğü diplomasi ile PKK'nin Avrupa'da önünün kesilmesi için az uğraşmamıştı. Kürt özgürlük hareketini şaibe ile suçlayan Kemal Burkay'ın, hangi yollardan Türkiye'ye döndüğünü, hava alanında karşılayan vali yardımcısı, verilen polis korumaları ve bakanlar tarafından karşılandığını görünce, acaba kim şaibeli, kim devletle iç içe? demek her kürdün hakkı değil mi?

Burkay'ın uçaktan indikten sonra dile getirdiği: “Demokratik açılıma hizmet için geldim, AKP'yi destekliyorum. PKK silahları bırakarak gelmeli vb. teslimiyetçi yaklaşımları, aslında amacını gizleme gereği duymadığı bir pervasızlık örneğidir. Egemen Bağış'ın ve Günay'ın, Burkay’ı ağırlarken söylediği sözler dahi bu projeyi çok açık ifade ediyor.

Bu kadar çıplak bir şekilde gözüken özel savaş uygulamaları bununla sınırlı kalmayacaktır. Net olmamakla beraber Burkay’ı başkaları takip edecektir. Yıldırım'ın geldiği, bununla beraber PKK’den kaçan Osman Öcalan ve Yaşar Kaya'nın da sırada olduğu basına fısıldanan arayışlardır. Şimdi düşünmek gerekiyor: Bugüne kadar birbirlerini sevmeyen bu kesimleri devletin Türkiye’ ye taşımasının sebebi sadece ülke özlemlerini gidermeleri için bir iyi niyet girişimi olabilir mi? Buna inanmak için çok saf olmak gerekir herhalde.

Bu kesimlerin Kürt hareketine karşı yeni bir oluşum için kullanılacakları kesindir. Etki güçleri kendi ile sınırlı olan bu isimler de gerçeği bilmelerine rağmen devlete olan inançlarıyla son bir hamle yapmak istiyorlar. Bu konuda aslında Burkay'ın döndükten sonra karalama amaçlı söylediği: “Onun orduları var benim ise bir kedim bile yok” sözü bir gerçeği ifade ediyor. Kürt halkı tercihini yapmıştır, bir yanıyla ordusuyla, örgütüyle, kurumlarıyla, halk desteği ile önderlikleşmiş bir gerçeklik, öte yanda ise ömrünü “bir kedim bile yok” avuntusu ile hiçbir bedeli ödemeyen, riske gelemeyen bir gerçeklik. Bu halk kimi tercih edebilir ki?

Sonuç olarak bir devlet projesi olarak Türkiye getirilen Burkay, biraz olsun bu halka hizmet etmek istiyorsa bu uğursuz rolden vazgeçmelidir. Kürt birliğinin elzem olduğu bir dönemde bireysel egolar, hırslar, kinlerden vazgeçmelidir. Bu halka hizmet etmek önce Kürtleri bitirmek için yeminli olan AKP'yi desteklemekten değil, halkın yanında halkın tercihine saygılı olmaktan geçer. Henüz zaman varken Burkay bu projeden vazgeçmelidir.