Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

KONGRE PARTİSİ UMUT OLAMAZ MI? -Ergin Doğru

Seçimlerde oluşan Emek Demokrasi Özgürlük Bloku kendini kongre partisi olarak örgütleme kararı almış durumda. Türkiye sosyalist hareketi içinde yoğun bir şekilde tartışılan kongre partisi genişlemeye çalıştıkça sorunlar da kendini daha fazla gösteriyor. Bel kemiğini Kürt hareketi ve sosyalistlerin oluşturduğu Kongre Partisi, önüne hedef olarak koyduğu sosyalistlerin, ezilenlerin, emekçilerin, çevrecilerin, ötekileştirilenlerin ve yok sayılanların birliği anlamında küçümsenmemesi gereken bir mesafe kat etmiş durumda. Önemli gelişmelere rağmen sürecin eksiklikleri de barındırdığı kabullenmeli ve bunu da yadsımamalıyız.

Öncelikle Kongre Partisi'nin bir ihtiyaç olup olmadığı sorusunu cevaplandırmak gerekiyor. Büyük çoğunlukla bu soruya verilecek cevap evettir. Sistemin iktidar savaşları içinde Kemalist-ulusalcı kanat gücünü korumaya çalışırken, kurumsallaşmaya ve tek hakim olmaya çalışan neo islamcı-muhafazakar kesim de kazanımlarını korumaya çalışıyor. Bu iki güç odağı çarpışıp kendine yeni strateji belirlerken, Türkiye’nin emek, demokrasi ve özgürlük güçleri ise oldukça dağınıktır. Var olan bu iki güç odağına karşı Kürt hareketinin yaratmış olduğu yeni merkez henüz Türkiye'li mücadele dinamiklerini güçlendirebilmiş değil. İşte var olan bu saldırı dalgasına karşı birlikte hareket ederek dağınık ve parçalı olan güçleri birleştirebilmek oldukça önemlidir. Tek başına direnilmesi mümkün olmayan saldırılara karşı ortak çıkarı olan güçlerin bir araya gelerek üçüncü bir odak oluşturmak ,Türkiye’nin geleceğinde önemli bir görev olarak önümüzde duruyor.

Şekilsel olarak bakıldığında kongre çalışmaları olması gereken kapsayıcılığı perspektif olarak önüne koymuştur. Bu perspektifin hayata geçirilmesi noktasında ise sıkıntı olabilecek durumlar da söz konusudur. Öncelikle kapsayıcılık şekilsel olmamalıdır. Azınlıkların, ötekileştirilenlerin,yok sayılanların temsiliyeti sadece birey bazında kaldığı takdirde hedefe ulaşmak mümkün değildir. Dolaysıyla temsil yeteneği olan güçler üzerinden örgütlenmek önemlidir. Çalışmanın içine sadece Alevi, Ermeni, eşcinsel vb. kesimlerin temsil edilmesi kapsayıcılığı sağlayamaz. Burada yapılması gereken bu kesimler içerisinde güç olabilecek çalışmaları yürütmektir.

Yine emek örgütlerinin sıkıntılı durumu ortadayken, sadece bileşen güçlerinin emek ve sınıf içerisindeki çeper ilişkilerini buraya katarak sorunu çözmek mümkün olmayacaktır.

Bunun dışında büyük sıkıntı ise legal sol yapıların tümünü kapsama noktasında yaşananlardır. Çalışmaların başından bu yana değer verilen ÖDP ve Halkevi gözlemci olarak bulundukları çalışma sonunda Kongre Partisi'ne katılmayacaklarını açıkladılar. Gerekçe olarak ortaya konulan; Kürt hareketinin baskın gücü, devrimci bir merkez ve programatik hedeflerimiz gibi farklı söylemler ise böyle önemli bir çalışmanın dışında kalmayı gerektirecek nedenler değildir. Elbette her siyasi yapının farklılıkları olacaktır, bu doğaldır da ama Kongre Partisi girişimi zaten kimseye hedeflerinizden, programlarınızdan vazgeçin demiyor. Herkes kendi örgütlülüğünü koruyacaktır. Buradaki temel espri ortak çıkarlar temelinde faaliyet yürütmek ise bu kimsenin durumunu zedeleyebilecek bir çalışma değildir. Öte yandan devrimci bir merkez oluşturma fikri ise tam da Kongre Partisi için geçerli olan bir tanımdır, bileşenlerindeki kapsayıcılık yapılanın devrimci özünü kaybettirmez, bilhassa pekiştirir. Ülkenin temel devrimci dinamiklerini barındıran, var olan durumu değiştirmeye ve alternatifini ortaya koymak devrimci merkez gerçekliğinin kendisi değil midir? Diğer bir eleştiri noktası ise ideolojik açıdan da tehlikelidir. Kürtlerin programları, hedefleri farklı; batıdaki devrimci, demokrasi güçlerininki farklı demek sistemin yapmaya çalıştığı yalnızlaştırma siyasetine hizmet etmez mi? Kürt halkının özgürlük mücadelesini, taleplerini savunmak devrimcilerin, sosyalistlerin de görevi değil midir. Kaldı ki Kürt sorunu ekseninde yaşanılanlar, direkt Türkiyeli emekçileri ve halkı etkilemektedir. Savaş gerçekliğini düşünmeden işsizliği, yoksullaşmayı, çevre sorunlarını, anti demokratik uygulamaları açıklayabilir miyiz? Tam da Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Ermenisi, Alevisiyle otuz yıldır süren savaşın etkilerine karşı güçlü bir haykırışın zamanıdır. Kürdün anadil talebi, Alevilerin zorunlu din dersinin kaldırılması talebini ötelemez pekiştirir. Ya da Gerze’de, Akkuyu’da yapılması planlanan barajlar ile Munzur’da, Cillo’da, Hasankeyf’te yapılan barajlara karşı mücadele birbirini ötelemez, tam tersine güçlendirir. İstanbul’daki yoksulların barınma sorunu, işçi sınıfına dönük neo liberal saldırılar sadece batının sorunumu dur, bundan en fazla etkilenen yine savaş sürgünü olan Kürtler değil midir?

Kongre dışında kalmakta ısrar eden çevrelerin niyeti nedir tartışmak, çok gerekli olmasa da çıkarları ve geleceği ortak mücadeleye bağlı olanlar olarak bu kararlarını gözden geçirmelerini istemek hakkımızdır. Sonuç olarak Kongre Partisi girişimi hızlandıkça umudumuz da büyüyor, elbette sıkıntılar olacaktır. Bu sıkıntıları aşmak; durumumuzdan kaygı duyan herkesin kendine dert etmesi gereken görev olmalıdır. Unutulmamalıdır ki tek başına bir kurtuluş mümkün değilse, yapılması gereken birlik oluşturmaktır. Şimdi birlik temelleri atılıyor, bu temele bir tuğla koymak, bu ülkede özgürlük, demokrasi, barış, sınıf kaygısı duyan, gelecek derdi olan herkesin görevidir.

Ergin Doğru