Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Alevilere müdahale sürüyor—ergin doğru

 Alevilik bu coğrafyada özgünlüğü ile varlığını sürdürmek istedikçe, müdahaleler kesintisiz sürüyor. Geçmiş tarihlerde katliamlarla yok edilmek istenen Alevilik bugün daha inceltilmiş politikalar ile yok edilmek isteniyor. Egemen zihniyet yok saydığı, imha politikaları ile yok edemediği Aleviliği bugün inançsal, felsefe inançsal ritüellerine müdahaleler ile yok etmek istiyor.

Aleviliğin önemli günlerinde süren tartışmalara ve gelişmelere baktığınızda egemen inanç doğrultusunda bir yön verme çabası görülüyor. Tartışma programlarında Aleviliğin ne olduğuna bakın tartışanlar Alevi olmayanlardır. Oysa hiçbir Alevi, Sünni inancını tarif etmeye kalkmıyor.

Özellikle 12 Eylül döneminde hız kazanan Namık Kemal Zeybek’çilerin başını çektiği Aleviliği Türk İslam çizgisine çekme arayışı bugün hız kazanmış durumda.

İktidar yanlısı Alevi kurum ve şahsiyetleri de yeni dönem Hızır Paşalığını sürdürüyor. Bir bakıyorsunuz Alevilikte olmayan kavramlar Aleviliğe yerleştirilmeye çalışılıyor, öte yandan Alevi inancının temel ritüellerinden olan cem folklorik bir görüntüye dönüştürülmeye çalışılıyor.

Sebahat Akkiraz TBMM’de Yas-ı Muharrem vesilesi ile TBMM’ de “iftar” veriyor. AKP destekçisi adı Alevi Derneği olan bir kuruluş bakanlarla, diyanet yetkilileri ile “iftar” yapıyor. Adıyaman Kahta’ da bir cem evinde “iftar” veriliyor, arkasından ilahiler okunup, namaz kılınıyor.

Tunceli Cemevi’nde emniyet müdürü “iftar” verdikten sonra, Dersim kamuoyunda Fettulahçı olarak bilinen bir özel okulda, müftülük eşliğinde Tunceli cem evinde” iftar” veriyor.

Tüm saydıklarımıza “ne var bunda Sünni de olsa, Aleviliği görmüşler ne güzel denebilir”, lakin kazın ayağı öyle değil. Bütün bu faaliyetler Aleviliği olduğu gibi kabul ederek saygı temelinde bir kaynaşma değil. Yaşananlar Aleviliğe müdahale etme, çarpıtma çabası.

Devlet erkânı Aleviliği kabul edip saygı gösteriyorsa önce gittikleri cem evini yasal bir statü kazanmasına çabalamaları daha ince bir jest, Aleviliğe daha büyük bir saygı olmaz mıydı? Bu faaliyetlerde açığa çıkarılan “iftar”,”ilahi, namaz” gibi Sünni inanca ait kavramları Aleviliğe yerleştirme değil midir? Alevilikte “iftar” yoktur, Alevilerde oruç açma vardır. Alevilikte oruç açma gösteriş ile yapılamaz, showa dönüştürülmez. Alevilikte Muharrem orucu, yas orucudur. Hüseyin’in ve 72 canın Kerbela’da gördüğü zulmü, acıyı hissetme, yeniden yaşamadır. Oysa devlet erkânının da katıldığı bu etkinlikler Kerbela’nın acısını hissetmekten ziyade showa, Aleviliğe müdahaleye dönüktür.

Bugün Alevi canların her zamankinden daha dikkatli olması gerekiyor. Muaviyeler, Yezitler kuzu postuna bürünmüş kurt misali içerden oynuyor. Hızır Paşaların eksik olmadığı Alevilikte Hz. Hüseyin, Baba İshak, Şeyh Bedrettin, Pir Sultan, Seyit Rıza’da bir çizgidir.

Yol, erkan sürdürülürken geçmişine doğru temelde sahip çıkılmadığı takdirde sonumuzun çarpıtılmış, benzeştirilmiş ve dolaysıyla ucubeleştirilmiş bir Alevilik olacağını unutmamalıyız. Kerbela’dan bugüne süren hak yolunda direnişimiz ancak değerlerimize doğru temelde sahip çıkmakla mümkündür.

Aleviliği Kerbela’dan, Dersim 38 gerçeğinden ayrı düşünmek Hızır Paşa sofralarında kurgulanmış Aleviliği kabul etmek anlamına gelir. Özünde ezilenin, mazlumun eşitlik paylaşımının, Kerbela’dan Dersim’e zalime karşı direnişin yer aldığı, Hallacı Mansur gibi bilimin, aydınlığın uğruna ser verildiği Alevilik ikrarımızdır. Yoksa devlet erkânı ile Hızır paşa sofralarında kurgulanmak istenen Alevilik değil.