Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

SÖYLEYEMEDİM

Bu yıl yani 2010 bana pek hayırlı gelmedi, ama tabi güzel şeyler olmadı degil.  

Bir sürü degişim dönüşüm oldu tabiki de bizim onaylamadıklarımız da oldu onayladıklarımız da. Ama sonuçda bir şeyler oluyor. Çok ağır bir ameliyat geçirdim ve yinede ayaktayım bu da hiç beklemedigim bir durumdu. Mücadeleleri her zaman inananlar kazanır ve bende inanıyorum, yani bu savaşı kazanacağım. Neden bunları yazdım biliyormusunuz bu yazının devamında sevdiklerimize neler söylemek isterizde söyleyemeyiz ya işte öyle:

 

        Daha yeni merhaba demiştik, bilmiyerek ayrılığa hazırlanırken.

Zamanın yelkovanı dönmeye başlamıştı, haberımiz olmadan. Hatırlıyormusun bilmem , yere düşen ilk kar tanelerini inceliyorduk, zamanın farkında olmayarak.

Yanı başımız da sivri uçları ile bize selam duran o heybetli dağların bile farkında degildik , yan yana olmanın verdigi heyecanı paylaşırken.

          Kapanmak isteyen kipriklerine sevdan karşı koyuyordu , ben bunun farkındaydım ve hoşuma gidiyordu, senin öyle uykuyla savaşmanı seyretmek. Bir yandan da sabırsızlıkla bekliyordum ne zaman boynunu kıvırıp ta başını omuzuma yaslayacaksın diye.  Biran başını omuzum da buldum,  o sıcak nefesini ensemde hissedince içimde inanilmaz duygular oluştu,  kendimi sahra çölündeymişim gibi terlemiş buldum .

Kaç saniyede bir nefes aldığını  hesaplıyordum,  kalp atışını hissetmek için elimi usulaca sol memenin üstüne koyarken, inan ki dakikalarca teredüt ettim ,

uykunu bölerim diye.  Kar taneleri artik yerde sayilmaz durumdaydılar, ağacların o dik başları bile ağırlaşıp boyun bükmüşlerdi doğanın çılgınlığına karşı. Ama ben hâlâ terliyordum senin yanında .

Ama ben hâlâ senin o kıvrılıpta omuzuma düşen ve yüzünün yarısını kapatan saçlarınla oynuyordum.

İnan ki korkuyordum saate bakmaya,  ya saatin geç olduğunu ögrenip te gidersin diye. Sanki vücüdumun bazı parçaları bana ait degildi. Şekilsiz oturdugum için bacağım haraketsizdi, omuzumu ise hiç hissetmiyordum.

Senin ile ilk tanışmamızı anımsamaya çalıstım, yani filmi başa sarmaya uğraşıyordum. Bir köyde güzel olmak avantaj dı senin için. Sen de bu durumun farkındaydın ve bu durumu sanki bana karşı kullanıyordun. Belki de bana öyle geliyordu. Ama masumiyetin doğaldı Kardelen in doğallığı kadar. Akşamları ateşin etrafın da otururduk. Benden sıkılganlığını hep saklardın , ama yüzüne yansıyan ateş kızıllığına sıkılganlığın eklenince acaip bir hal alıyordu. Utangaçlığın büs bütün ortaya çıkıyordu. Gözlerini gözlerim de kaçırmanın

yollarını arıyordun, ben se senin ile bakışmanın yollarını.  Hiç unutamıyorum o kaçamak bakışlarını, bazen sevda kokuyordu bazen bakışlarına anlam veremiyordum. Her anlamlı bakışında masum bir sevdanın düşünü kurardım.

Sensizligi paylaştığım  yıldızların sayısını unuttum , oysa hepsinin ayrı ayrı isimleri bile vardi.

İnan ki bulut aramiza girdigi an yildızlarla dostluğumu kıskanıyor diyordum ama bunları sana hiç anlatmadım.

Zamansız uyanmıştım , karanlık hâlâ aydınlığa kafa tutuyordu.Kendimi zaman tunelindeymişim gibi hissettim, sensizligi bir daha yaşıyordum. Gecenin o

 

korkunç karanlığı ile paylaştığım duygularımı , nedense senin ile hiç paylaşamadım.

          Birden o kıvrılan boynun omuzumdan ayrılır gibi olunca, garip bir his çökmüştü içime. Böyle bir sevdanın sonu olmaz diye , Olmadı da.

Ben uykumda uyandığımda sadece çalar saatin vardı baş ucumda. Sen ise sızını bırakmıştın yüregimde.  Bunları sana söyleyemedim...

 

 

 

 

 

    Hasan Aslan

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.