Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Korkunun adı Kemal direnişin Mazlum

‘Kemal’in askeri’ ‘Kemal’in memuru’ ‘Kemal’in polisi’ derken kıyametin deccali Dersim’i kıran akla geliyordu. ‘’Miste Kor“ diyenler de çoktu. 1937/38 kıyımından sonra, Dersim Kürtleri buna ‘’Tertele“ derlerdi, yani Holocaust anlamına gelen yakıp, yıkma, soykırım uygulama demektir. Tertele sonrasının devletçi korkak babaları, doğan çocuklarına ‘’Kemal“ adı koydular. Belki soyunu idame ettirme psikolojisi, belki korku saikiyle yaptılar. Bu babaların bir özelliği biraz Türkçe bilmeleriydi. Dersim Tertelesi’nden sonra devlet bunlara küçük devlet memurlukları vererek sömürgeci sistemine entegre etmişti. Kimini eğitmen, kimi qamçur toplayan tahsildar, kimi nahiye müdürü, kimi bekçi, kimi postacı vs devlete istihbarat taşıyan bu kişiler, devlete bağlılık ve soyundan kaçışın işareti olarak çocuğuna ‘’Kemal“ adı koyarak devlete yarandılar. Şüphesiz bunda korkunun da büyük etkisi vardır. Çünkü bunlar devletin halka yaptığı korkunç soykırımı görmüş, bu nedenle güçlüye tapınmanın yolunu seçmiş, korkusunu gizlemek, devlete sadakat gösterisinde bulunmak için erkek çocuklarına ‘’Kemal“ vermeyi yeğlediler. Böylece Dersim Tertelesi sonrası korkunun adı ‘’Kemal“ oldu. 

Prof. Dr. Ahmet Özer, geçen 24 Kasım’da Berlin Dersim Soykırımı Konferansında anlatmıştı. Adının Kemal olduğunu bildiği Dersimli birinin kardeşinin de Mustafa olduğunu söylerken, muhatabı merakla nereden bildiğini sorar. Prof. Özer, deneyimleri sonucu ulaşmış aydın biridir. Dersim’de babaların çocuklarına Kemal ve Mustafa adı verdiklerini sosyolojik ve psikolojik olarak incelemiş olmalıdır. Çocuğuna bilinçli olarak ve isteyerek ‘’Kemal“ adı koyan Dersimli babanın tavrı, bir Yahudi’nin oğluna ‘’Adolf“ adı vermesine benzerdir. Tabii Dersimli yalnız bu isimlerle kalmadı, en halis Türk isimlerini almakla Türkten Türk görüntüsü verenler; ‘’Tarkan, Kağan, Hakan, Gökhan, Türkan...“ benzeri isimler kullandılar. Kürtlükten kaçışın veya gizlenmenin başka bir yöntemiydi bu tavır. 

Bu isimleri taşıyanların bazıları devletine, Kürt toplumu arasından istihbarat götürürken; nahiye müdürü, postacı, tahsildar, bekçi, eğitmen, arzuhalci baba veya dedelerinin geleneğini, ihanet ağacının meyvası dalından uzağa düşmez, kabilinden sürdürdüler. Kendi şahsi çıkarı için halkını satmaya hazır pek çok Kemal var. Yanlış anlaşılmasın şüphesiz bu adı taşıyıp Kemal’in Kemal’i olmayanlar da vardır. 

Tertele sonrası; doğan çocuğuna ‘’Kemal“ veya ‘’Mustafa“ adı koyup hiyaneti kulağına üfleyen babalar olduğu gibi, Mazlum adını koyarak, mazlum halkından yana olmasını kulağına üfleyenler de var. Dersim’de Kemal nasıl korkunun adı ise; Mazlum adı da direnişin, başkaldırının adıdır. Dersimli Mazlum Doğan, bu direnişin simgesidir. Bu kutsal isim Dersim’e olduğu gibi Kürdistan’a onur veriyor. Rayver adı, ihanetinden sonra Dersim’den silindiği bilinir. Bu tavır Dersimi bir duruş ve davranıştır. Rayver ihanettir, düşkünlüktür. Çocuğuna on binlerce Dersimli Kürdün katilinin adını veren, posterini evine asanın Rayver’den farkı mı olur? On binlerce mazlum insanı katlettirenin adını almak ve posteri altında semah dönmek, katiline tapınmadır veya kurdunun ardına takılan yaralı deli keçiden farksızdır. 

Kemallere rağmen Mazlumlar ayağa kalktı. Kürdistan Mazlumlaştı. Halkımız bu Newroz’da Mazlum’un üç kibritle ateşlediği direnişi görkemli düzeyde büyütürken, nasıl bilinç dolduğunu gösterdi. Milyonlar Newroz kutluyor. Milyonlar yürüyor. Neçirwan Barzani, seçimden sonra açılım olacağına işaret ediyor. Kürt Kemaller TRT6’yı açılım görüyor. Ama bu devleti tanıyan Mazlumlar onun nasıl oyun içinde olduğunu bilirler. Devletin ne sözü, ne özü insana güven veriyor. Kürtlere karşı özel ordu kuran Erdoğan bakın Mekke’de ne diyor: ‘’Halkına şiddet uygulayan, gayri insani yöntemlerle talepleri bastırmak isteyen hiçbir yönetim istikametini koruyamaz, istikrarı sağlayamaz. Çünkü istikrar bastırmakla, susturmakla, sindirmekle değil, adaletle, hoşgörüyle refahla sağlanabilir. Bundan sonra hakkı hukuku, evrensel değerleri, demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz” diyor. Mekke’de Zemzem suyuyla yıkanan Kürdistan’da nasıl şiddet ve baskı rejimi uygulayıp, gayri insani keyfi tutuklamalar yaptırıyor. Mekke’de melek, Kürdistan’da Dehak oluyor. Mekke’de doğruyu konuşan, Kürdistan’da ‘’Teklik“ tiranlığı yapıyor. Erdoğan Libya için, ‘’Halka silah doğrultan tarafta olmayacağız“ diyor. Bu sözlerin edildiği sırada Kürt halkına karşı hazırlanan özel ordu kuruluşu imzadan çıkıyordu. Yıllardır Kürtlere silah sıkan Erdoğan, Kaddafi’den temiz mi? ‘’Kemal’in polisi“ şimdi ‘’Fetullah’ın polisi“ ‘’Tayyip’in valisi, kaymakamı, askeri polisi“ olmuş. Kürt soykırımı sürüyor. Sözde sivil halkı koruyoruz diye Libya’ya saldıran emperyalistler; Kürdistan’da Erdoğan’ın yaptığı vahşeti görmüyor. Ama Kürtler, korkunun adı Kemal’i çöpe atıp Mazlum’un dirençli özgür ruhuyla Newroz kutladı. 

NOT: www.dersimkatliami.com sayfasında imza veriniz. Eğer vermişseniz başkalarının imza vermesini teşvik ediniz. Kürdistan soykırımları ancak böyle UCM taşınır. 

www.haydar-isik.com