Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Kürt Soykırımı / Haydar IŞIK

Geçen Cuma günü ARTE Tv’de „Kürt çocuklarına Türkçe“ konulu bir dokumanter film gösterildi. Kürtler, kendilerine uygulanan barbarlığı bir kez daha görmek için linkini verdiğim filme baksınlar: ( http://vidios.arte.tv/de/videos/tuerkisch_fuer_kurdische_kinder-4163800.html )

Türkler de 21.YY’da Türk devletinin Kürt halkına yaptığı bu barbar uygulamayı görüp ‘övünç’ duysunlar.
Orada, çok uzakta, gitmesek de görmesek de bizim dedikleri yoksulluğun tepesinde herşeyden mahrum bir Kürt köyü, derme çatma ilkokul binası, direkte dalgalanan Türk bayrağı, sınıf tahtasının üzerinde göze batan sayısız Türk bayrakları ve üstten düşmanca Kürt çocuklara bakan Atatürk’ün portresi.

Denizlili idealist, inatçı ve çalışkan genç öğretmen köyün Kürt öğrencilerini „korkma sönmez“ ile sınıfa dolduruyor.
Dünyadan habersiz şüpheci ve korkulu gözlerle bakan minik güzel Kürt çocukları Türkçe bilmiyor. Ama öğretmen, devlet ideolojisiyle birikimli olmalı ki, önce onlara Türkçe öğretme gereğine inanmış olduğunu gösteriyor.

67 yıl önce ilkokula başladığım zaman ile hemen hemen hiç fark görmedim.

Bizim öğretmen İspartalıydı, evde bile Kürtçe konuşmamız yasaktı. Türk öğretmen ilk iş olarak, „Andımız“ dedikleri faşist ve ırkçı yemini öğretiyor. Kürt çocuklarının varlığı Türk varlığına armağan ediliyor.

İçeriğine bakınca bu andın Kürt halkını, asimilatör sömürgeci metodlarla silmek amacına matuf olduğu hemen görülür.

Hergün çocuklara, ‘Ne mutlu Türküm diyene!’ ırkçı parolasını tekrarlatmak, kişiyi etnik kökenlerinden koparıp Türk yapmak içindir. Devlet; ha askeri operasyonla, bombardımanla Kürt katletmiş, ha okulda bu yolla etnik arındırmayla yoketmiş, aynı kapıya çıkıyor. Üstelik devletin birbirine paralel bu işlevleri sürdürdüğü bilinmektedir. Önemli olan kişiyi sosyal ve kültürel kökenlerinden koparmaktır. Oysa anadil bir halkın ruhudur. Ruhu alınan halk, varlığını kaybeder.

Buna en iyi örnek Dersim verilir.

İzine gidip gelenler, orada hamen herkesin Türkçe konuştuğunu söyler.

Demek ki devlet orada asimilasyonu özel olarak yüksek düzeyde tutmuş olmalı ki, Dersimli ruhundan boşaltılmış, efendisinin dilini konuşuyor. 
Tabii Dersim’de bu işi yine Dersimliler üzerinden yapmayı başardılar.

Öylesine kaos yarattılar ki, Kamer Genç, „Türk oğlu Türk“ olduğunu haykırdı, Kılıçdaroğlu, Akşehirli olmakla övündü.

Anayasanın ırkçı-faşist ilk üç maddesini savundu.

Hüseyin Aygün ise onun izinden gitti. Kürt olmamak için her çamura yatanlar Dersim’de çoğaldı.

Dersim adını, Desim yapanlar çıktı. Kirmancî-Zazakî lehçesini Zaza ulusunun dili olduğunu, hatta ‘Dersimce’ gibi uyduruk isimler buldular.

Yani bir karmaşa yaratıp devletin daha iyi asimile etmesini sağladılar. Çıkarına teslim olan, devlet propagandası altında ruhundan boşaltılan Metiner, Eker, Ensarioğlu, Şimşek, Çelik gibi soyuna düşman unsurlar, Kürt halkına büyük fenalık yapıyorlar.

Ruhu fahişeleşmiş AKP’li devletin beslemesi Muhsin Kızılkayalar, TRT 6’nın Kürtleri ve misafir gittiği her evin hanımı olanlar, Kürt görünüp Kürde saldırdılar. Kürt halkına düşmanlık yaparak, birliğini bozmayı amaçladılar. Devlet kaynaklı kara propagandaya ayak oldular.

Dersim’deki ruhsuzlaşmaya çanak tuttular.

Tekrar ARTE filmine dönecek olursak, korkunç yoksulluk içindeki köye yapılan okul, dünyanın en geri ülkelerinden farksız, görüntüdedir. Oysa dünyanın en çok silah alan ülkesi Türkiye, NATO’nun ikinci büyük ordusunu besleyen ülke, bu yetmemiş gibi nüfusa göre dünyanın en büyük Fethullah’ın cemaat polis teşkilatını kuran, bir uçak, bir kaç tank az alarak bütün okullara elektrik, su ve çocukların üşümeyeceği kalorifer donanımı getirebilir.

Ama hayır bunu yapmıyor.

Kürdistan’a sömürgeci ilişki sürdürüyor.

Çocukları nekadar kendinden utanır konuma sokarsam o kadar çabuk asimile ederim, klasik sömürgeci anlayışı sürdürüyor. Tabii amacı Kürt soykırımı olan bir devletin hükümetinden başka bir şey beklemek saflık olur.

Para Fethullah’ın okullarına aktarılıyor ki, kalitesi yüksek ve modern olan bu okullara verilen çocukların tercihli göndersinler. Kürtler tam bir asimilasyon kapanına girmiş durumdadırlar.

AKP devleti, cemaat ve İslam ayağıyla zaman kazanıp Kürt halkının asimile olmasını, yani bombardıman ile fiziki, bu tür okullara ise etnik yoketmeyi hızlandırıp sonuç almak istiyor. Ayrıca günümüzün gelişen teknik ilerlemesi, medya, Tv, iletişim araçları asimilasyonu hızlandırıyor. Buna karşılık Kürtler neden yaygın tarzda anadillerini öğretmiyorlar? Bu olanakları neden yaratamıyorlar? Kürtler, boynunu asımilasyon bıçağına uzatan tavir içindeler.