Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

TRT 6 kazanım mı, tuzak mı?

İsrail, orantısız güç kullanımı ile insanlık dramına imza atmıştır, diyen Tayyip Erdoğan; “Zulm ile abat olunmaz. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste“ demiş ve ilave etmiş: “O bombaların altında ölen çocukların ahı yerde kalmayacaktır. O gözyaşlarında zulmedenler boğulacaktır“. Bu sözleri duyan, kendisinin Kürdistan’da katliam yapmadığını sanır. Kürdistan’da zulum yapmak için İsrail’den doyumsuz silah alışını kim yapıyor? Ustası Erbakan ile başlayan silah alımı AKP ile doruğa çıktı. Bir İsrail’e karşı sarfettiği sözlere bakın, bir de; “Diyarbakır’da kadın da olsa çocuk da olsa güvenlik güçlerimiz icabına bakacak“ derken işlediği zulüm ve döktüğü gözyaşlarına. Erdoğan, çifte standartın daniskasını yapıyor. Bir hafta önce Olmert ile saldırıyı konuşuyor, bir hafta sonra yukardaki vecizi konuşuyor. İnsanın bu kıvraklık karşısında başı dönüyor. İsrail ile eş zamanlı Kürdistan bombalanırken, TRT 6 için yasak dilden “be xer be“ diyor. Acaba ben mi olayları yanlış algılıyorum, yoksa ses hızında gelişen sahtekarlığa yetişemediğimden mi?

Devlet, TRT 6’yı Kürtlerle barışmak, alıp bağrına basmak, sevdiği için açtı desem, ne diyeceğinizi biliyorum. Merhum Vedat Aydın’ı, bilinmeyen dilden güldüğü için katleden, nasıl oldu da imana geldi ve anayasasının pek çok maddesinde yasak gördüğü Kürtçe ile resmi TV kanalı açıyor? AKP’li Kürt korucular; kazanılmış bir hak, daha önce verilmesi gereken hak, gibi laflar ediyorlar. Diğer yandan hayatında bir baltaya sap olamamış, aydın geçinen AKP’nin kapıkulları, Mehmet Metiner, Bejan Matur, Muhsin Kızılkaya, Ümit Fırat ve babasına pisliğini yedirene akıcı dille paşam diyenler, sanki kendi çabaları sonucu alınmış hakmış gibi seviniyorlar. Bir de balık hafızasındaki bazı saflar ve ruhu satılıklar bunu önemli bir değişim, hatta devrim olarak algılayabiliyor. Merak ettim, tüm bu çevreler, TRT 6 ile o kadar sevindiler ki, TESEV’in geçen haftalarda kamuoyuna yansıttığı, Kürt Sorunu Yol Haritasında vurgulanan anayasa değişikliği, Kürtçe’nin ikinci resmi dil olarak kabulü ve diğer önemli noktaları görmediler.

Kürdü iç düşman gören devlet ve sistemi, neden bu girişimde bulundu? Üstelik Kürdistan’da bunca zayıflamışken, artık ayrışma had safhaya yükselmişken, işgal ordusu Kürdistan’ı bombalarken, TRT 6 lütfunda bulunuyor. Farzedelim devlet yanlışını düzeltiyor. Bu takdirde uygar ölçülere vurursak, bundan önce atılacak adımlar olması gerekirdi. Önce Kürtleri anayasal tanıyan değişiklik, atılması gereken ilk adım olmalıydı. Kürtçe’yi ikinci dil yapıp okullarda eğitim ve öğretime geçmek gerekirdi. En önemlisi de; silahları susturup şiddeti o coğrafyadan kaldıran adımlar atması beklenirdi. Bunları yapmadığı gibi, en şiddetlisinden savaşını sürdürüyor. Allah birdir der gibi işaret parmağını gözümüze sokarcasına, “Ne dedik, tek millet dedik“ diyen Tayyip; bir yandan Kürt halkını inkar ederken, ardından “be xer be“ diyor. Ne oldu? Geçen ay büyük harflerle “Türkiye Cumhuriyeti“ yazdırdığı otobüsle Amed’e polis asker eşliğinde giren Tayyip birden değişti mi? Hayır. Erdoğan din satıyor, bir de Genelkurmayın emrettiği her işi yapıyor. Dikkat edilirse, giremediği yeri zaptetmek için yeni formül bulunmuş. Emir yukardan gelmiş, AKP de uyguluyor. Devlet sıkışmış. Oyun içindedir. TRT 6 ile Kürtlerin özgürlük mücadelesi vurulacak. Bu kanal ruhu satılıklar üzerinden Kürtlere hakaret edecektir. Bu kanal ile Kürtlerin doğuştan gelen kollektif hakları bireyselleştirilecektir. Bu kanal ile Türkiye, dünya ve AB nezdinde imaj kazanacak, bak ben bunca yıl yasak olduğu halde, üstelik anayasayı değiştirmeye gerek görmeden devlet kanalında 24 saat Kürtçe yayın yapıyorum, diyecek ve Roj TV üzerinde baskısını arttıracaktır. Türkiye, özgür Kürt düşüncesinin boğulması için AB ve ABD’yi yeniden harekete geçirecek ve daha ne istiyorlar, deyip saldırmalarını isteyecektir. Bu kanal, Kürt toplumunu birbirine düşürecek, toplumda saflaşma ve düşmanlık duyguları geliştirip, boğazlaşmalarına neden olacaktır. ‘Beyaz Kürt’ ve ‘terörist Kürt’ cepheleşecek, Kürtler arasında onulmaz yaralar açılacaktır. Davul beyaz Kürdün boynunda olsa bile, tokmak efendinin elindedir. Bu kanal, Kürtleri düşürmenin son merhalesi, din iman ticareti yapan kandırmacasıdır. Yakında bu kanal, Kur’an kanalı yapılıp; devlete, “tek millete“ Kürtçe dua ve mevlütler de okundu mu, halkımızın yüzünün Fetullah’a ve temsilcisi İmam Tayyip’e çevrileceğini göreceksiniz. Öbür yandan Fetullah’ın dincilik ağına düşen Kürtler, AKP’den çay-şeker-makarna paketi alanlar, göbek atanlardan hazzedenler, ekranda kıvırtıp göbek atan Rojin ile Nilüfer’e bakarak, devlete, dolayısıyla AKP’ye şükran borcunu oy vermekle ödeyeceklerdir. Söylendiğine göre Turgut Özal Türkiye’yi design etmek isterken sormuşlar, Kürtleri ne yapacaksın? Kürtlere davul zurna çaldık mı, sesleri çıkmaz, demiş. İşte size davul zurna. TRT 6 bu işlevi görecek. Nereden bakarsan bak, Kürtlere kurulmuş yeni tuzaktır. Diğer yandan “kart-kurt“ yalanından bugüne kadarki sürece bakarsak, sistemin tükürüğünü yalaması şüphesiz önemli bir adımdır. Kürtlerin direnci, “Teklik ideolojisi Kemalizm“ duvarından tuğlalar döküyor. Ama utanması olmayan sistem tükürük yalamış, hiç önemi yoktur. O hala sistemini nasıl ayakta, Kürtleri ise bireyde tutar, onu düşünür. Bunları düşününce, ben TRT 6’nın kazanım olduğu görüşünde değilim. Kürde kurulan tuzak ne zaman kazanım oldu? Velhasıl bu kanal, Kürtçe sözcüklerin döküldüğü bir kanal olsa bile, anayasa değişip Kürtler kabul edilmedikçe TRT 6 Kürtler için bir tuzaktır. Kollektif hak alınmadıkça böylesi bireysel öncelikler, sorunu ağırlaştırmak ve Kürtleri düşman cephelere bölmekten ibaret kalır.

www.haydar-isik.com