Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

DERSİM FESTİVALİ

Almanya'da pek çok festival gördüm. Beni coşturan, beni düşündüren, eleştirimi gören, programını beğendiğim, karşı çıktığım oldu. Birinde küçük profesör Yalçın'ın kırmızı atkısını geriye atarak Kürtlerden alkış almak için attığı martavallerini dinlerken epey üzüldüğümü bilirim. Mesele şudur. Kürt kendisine yetmelidir. Halkı adına konuşacaksa, konuşan kendisi olmalıdır. Yani ne isteniyor, ne amaçlanıyor, dünya Kürtten duymalıdır.
    13 Haziran Rüsselsheim Dersim Kültür Festivali“ni Dersimliler yaptı. Diyebilirim ki, gerçekten Dersimli görkemli şekilde kendisini gösterdi. Aslında Kürtler mağdur, mağrur ve mütevazi bir halktır. Dersimli Kürt ise, inancı gereği insana değer verdiğinden yaptığı bu festivalde barış, kardeşlik havası esti. İğne atsan yere düşmeyecek kadar yoğun kalabalıkta, insanın nasıl birbirine saygılı davrandığı görülmeye değerdi. İşte Dersim'in ruhu budur.
    Dedim ya, eğer Kürt; kaderini bizzat eline alırsa, özelde Dersimli kendi sorunlarını ve kültürünü tanıtan festivalini yaparsa, daha saygın, kaliteli ve barışçıl olur. Böylece rant çevreleri, karakteri küfür olan çevreler, eleştirimize en aşağılık tarzda küfür savuranlar, (Zazacı, Dersimci çukurlar, „Genelbaşkan“ internet sitelerinde hem mağdur rolü oynuyor, hem de karakteri olan küfür  yapıyorlar.) değirmenine akan suyu Dersimliler kesti. Artık 200 bin Dersimliyi temsil edemeyeceğini gördü. Dersimliler öyle bir festivale imza attılar ki, başkasının verdiği kimliğe bürünenler bundan böyle kendilerine çekidüzen vermek zorunda kalacak. Temennimiz odur ki, tepeden tırnağa kendilerini sorgular ve Dersim'in ruhuna göre hareket ederler. „Neden iki Dersim festivali?“ diye soranlar oldu. Şüphesiz sormada haklılar. Bir yandan Seyid Rıza'nın adına sığınan, öbür yandan da onun ideallerine ters olan, Dersim'i temsil edemez. Kürt değerlerine hakaret eden Dersimli olamaz ve Dersim'i temsil edemez. Dersimliye; Türk efendinin buyurduğu yeni dil ve kimliği giydirmeye çalışan bizi temsil edemez. CHP ve Türk Aleviciliğinin kanatları altına giren, Dersimi temsil edemez. Ama Kürt ve Dersim değerlerine bağlı Dersimli, siyasi görüşü ne olursa olsun yanımızdadır. Komkarlı bir gencin: „Ağabey biz Kürdüz. Öbür tarafa gitmedik, buraya katıldık.“ dediği gibi.
    Kanaatimce bu Rüsselsheim festivali gerekliydi ve bunu gerçekleştiren, emek veren komite ve şahsiyetler Dersimlilerin sevgisini, saygısını kazandılar. Umarız bundan böyle bu işi sulandıran, halkımızı bölen parçalayan, yabancı kimlik vermeye çalışan, şahıs, dernek ve federasyonların emelleri gerçekleşmez. Dersim Dersimlilerin olmalı ve Dersimli kültürünü bizzat göstermelidir. Bu işe önayak olan ve bu görkemli festivali hazırlayanlar, gelecek seneler daha görkemlilerini yapacaklarına inancım tamdır. Çünkü bu festivali düzenleyenler Dersimliydi. Böyle olunca, katılan kendisini vatanında hissediyor, sosyal ve kültürel kökleri üzerinde görüyor. Bu ruh haliyle diasporada felekten güzel bir gün koparırken, katılanların yüzlerinde mutluluk görülüyordu.
    Festivale çoğunluk olarak gençlerin katılması ve sosyal ve kültürel köklerini aramaları dikkate değerdir. Gençlere; Dersim değerlerini, ancak bu değerlere bağlı ve onları hayatına uygulayanlar verir. Onun için bu Rüsselsheim kültür festivali Kürt değerleri üzerinde şekillenen programıyla öğreticiydi.
    Kadınların da yoğun katıldıkları bu festival welat gibiydi. Renkli, kokulu ve zevkliydi. Kürmeşlilerin kıl çadırı yoktu. Ama el işlemeli halı ve kilimleriyle, meşhur peyniri ve yufka ekmeğiyle konukları ağırladılar. Kürmeş Derneği Başkanı Sayın Ayfer'in evden getirdiği welat tadındaki peyniri gud yapıp vermesi, ilkokul yıllarımı anımsattı. O yıllarda okula giderken annem kaba öğütülmüş arpa ekmeğinin içine çökelek koyup gud yapıyor, bunu yerken, boğazıma takılan sert arpa kabuğunu indirmek oldukça zordu. Bu özgür ruhlu insanların içinde olmak başka bir zevktir. Kurmanci/Kırdaşi konuşan bu halkımıza „Khur“ diyenler, Kurmanci konuşanı başka halk yapanlar ne derler? Kurmanci/Kırdaşi ve Kirmanci/Zazaki konuşan ve bazı çevrelerin ayrı halklar olarak ayırma çabalarına rağmen; bir ruh, bir beden, bir kültür ve bir halk olduğumuzu, festivaldeki harmonide gördük. İşte Dersim'in ruhu budur. Kafa karıştıranlar bizi bölemezler.
    Kürt müziğinin en yiğit en soylu sesleri oradaydı. Dersim ve çevresinden parçalar sundular. Şiwan Perver „Kine em“ ile harikaydı. Dersim'in onuru yiğit duruşuyla Ferhat Tunç'un Dersimliliği, sesine hayran olduğum Koçgirili sevgili Beser Şahin, iki Kerbela acısındaki yüreği yanık Çömert, babasının gururu mert duruşlu Ali Baran, Dersimin otantik türkülerini seslendiren Serdar, Wenge sodiri, Türk olduğu halde yıllarını Dersim'e veren Çetin Oraner, folklorcular, semah yapanlar kültürümüzü tanıttı. Milletvekilimiz Sayın Şerafettin Halis, Dersimi duruşuyla halkı içindeydi. Belediye Başkanımız Edibe Şahin Diyarbakır toplantısı nedeniyle gelemediği için bir mesajla halkını selamladı. Kendisini görmek ve selamlamak istediğimiz Sayın Aysel Tuğluk da Diyarbakır toplantısı nedeniyle katılamadı. Umarız gelecek yıl komite daha uygun bir tarih belirler bu vesile ile Kürtler milletvekillerini de kucaklar. Peki öbür tarafta Dersimi ve Dersimli kim ve ne vardı?
    Halkımız, NEWEDE DERSİM gazetesine yoğun ilgi gösterdi.Dayanışmada bulundu. Eksik gördüğüm yan ise, Dersim'in yazın dünyasının davet edilmeyişiydi. Gelecek yıllarda daha görkemli ve mükemmel festivaller yapılacağı bu suretle görüldü. Demek ki, Dersim değerleriyle dolu olan ve Dersimi ruh taşıyanlar en güzel festivalleri yapabilirlermiş.