Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

6-7 Eylül Olayları !..Haydar UC

Istanbul, söylendigi gibi 72 bucuk milletin yasadigi bir tarihsel, kültürel metropol kenttir. Bir cok medeniyete yataklik etmis essiz oldugu kadar ender bir sehirdir. Istanbulu görmüs, gezmis olanlar bunun böyle oldugunu bilirler.

 Osmanlinin eline gecmeden önceki hakimiyet Bizanslardadir. Bu nedenle yogunluklu olarak Rumlar, ve Ermeniler yasamaktadir. Basta ticaret olmak üzere, sanat, edebiyat, el sanatciligi bu halklarin elindedir. Baska bir deyimle, Istanbulun, sosyetesi ve burjuvazisi de burada yasayan yerli halklardir. At sirtinda, avlanmaktan, yakip yikmaktan  baska bir sey bilmeyenler o dönemin garibanlaridir. Iste mesele de buradadir!..

 Gelisen yeni Türk burjuvazisi pazara hakim olma mücadelesi vermektedir.  Cumhuriyetin kurulusu ile birlikte olusturulan resmi ideolojinin bir geregi olarak,  etnik arindirmaya hiz verilir. Müslüman olmayan halklara (Ermeniler, Yahudiler, Rumlar vs vs.) baski ve sindirme politikalari uygulanarak Istanbulu terk etmeleri amaclanir.

 1955 yilinin eylül ayinda  Istanbulda yayin yapan Istanbul Expres gazetesi, “Atamizin evi bombalandi” haberini mansetten vererek halki galeyana getirir. O günlerde yeni kurulmus “Kibris Türktür Cemiyeti” üyeleri halki kiskirtarak basta Istanbul olmak üzere Izmir ve Adalarda Rumlarin ev ve isyerlerine saldirarak dükkanlar yagmalanir, Kiliseler yakilip yikilir. Bir cok gayri müslim öldürülür ve yaralanir. Kizlara, kadinlara tecavüz edilir.

 Kimisi de terk etmez, edemez evini, yurdunu. Iste bunlardan biride Keti Hanim`dir. Yasadiklarini söyle anlatir;

 

„ Ben 13 yasindaydim, kapiya gelenler `burada 13 yasinda bir kiz varmis cabuk onu bize verin`diye bagiriyorlardi, Mamam (annem) cok korktu, bende tir tir titriyordum, ilk basta bir anlam veremedim neden beni israrla  istediklerine, sonradan ögrendim ki bir cok  gayrimüslim kiz cocuguna tecavüz etmisler, özellikle Beyoglu ve Samatya`da…..“

„Öncesinde böyle bir şey olacağını bilmiyorduk, saat akşam yediye geliyordu, kömürcü olan karşı komşumuz babamın Tepebaşı'ndaki  bakkal dükkanına geldi, 'dükkanı erken kapatsan daha iyi olur ve bir de bayrak çıkart' dedi, babam bir anlam veremedi. Ardından bir baktık ki bir kalabalık ellerinde sopalar ve baltalarla yürüyorlar, babam hemen dükkanı kapattı, yan dükkan bayrak astı bir tane de bize astı."

"Kalabalığın arasında insanların içine karışalım bizim başımıza bir şey gelmesin düşüncesiyle Rumlar da yürüyenlere katıldı, biz eve kaçtık. Kapıları sıkı sıkı kapattık, Ermeni komşularımız o sırada tatildeydi, babam eline bir demir alıp bizi yatak odasına kapattı. Derken komşularımız geldi, bizleri korumaya çalıştılar, 'dokunmayın onlara' dediler."

Olaylari önceden bilen devlet gücleri olaylari önlemek söyle dursun, bizzat seyirci kalirlar. Sonrasinda sikiyönetim ilan edilir. 150 binden fazla Rum evlerini ve yurtlarini terk ederek Yunanistana göc eder. Geriye 52 yillik aci, hüzün ve gözyasi kalir.

Olay bir provokasyondur. Önceden planlanmis ve uygulamaya sokulmustur. Gercekte ise ne Atatürkün evi yakilmis nede cami bombalanmistir!..

 TC`nin kurulusu ve tarihi halklarin imhasi ve inkari üzerine bina edilmistir. Tek dil, tek din ve tek irk yaratmak icin Anadolu topraklarinda Türklerden bin yillar önce yasamis halklar, katliama,sürgüne ve asimilasyona tabi tutulmus ve bu sürec hala devam ettirilmektedir.

 Türkiye`de yasayan herkes Türktür” irkci söylemi devam ettirilerek Türk olmayanlarin burayi terk etmesi arzu edilir. Kisa bir sure once TTK (Türk Tarih Kurumu)  Baskani Halacoglunun “Türkiyede yasayan Kürtler Türktür, Alevilerde Ermenidir” tarzindaki  kurtcu ulumasi bu resmi ideolojinin bir yansimasidir.

 Alevilerin Ermeni oldugunu söylerken aslinda Ermeni halkini kendince asagilamaktadir. Sanki Ermeni olmak cok asagilik bir durummus gibi!..

 52 yil önce yapilan katliam mantiginin  hala devam ettigini, dahasi 1914-15 yillarinda 1,5 milyon Ermeniyi, Asuriyi, Keldaniyi, Ezidiyi  soykirima ugratan mantigin  daha da teorilestirilerek devam ettigini görüyoruz.

 52 yillik yara hala kabuk baglamadi. Olayin canli taniklari yasiyor ve vahseti anlatiyorlar. TC devleti ise, gecmisiyle yüzlesmek, onlardan ders cikarmak ve özür dilemek bir yana, karanlikta el yordami ile düstügü fosseptik cukurundan cikmaya calisiyor !...

 

Haydar uc