ISKENDER IMAK
BABAMIN ARDINDA
Her babanin yeri edebiyete gittikten sonra daha belirginlesir. Kisaca olsada O asi, toplumsal,feodal,politikaciyi anlatma ihtiyaci duydum.
Halil (xalo) yetim büyümüş,askerlikte ukuma yazma ögrendigi halde Ankara'da işleri bitiren babam. Alevi inancinin oniki imamlar ekolunun bilgelerinde . Pirlerin kadin ve kizlerin egitim konusundaki tutucu yaklaşimina, cesur ve sert çikisan insan.
Kürmes köyünün insanlarina, hane halkina davrandigi gibi kizabilen ,zaman zaman kırıcı olduğu halde ,köylülerimizin saygida kusur etmedigi, hoşgörüyle karsiladigi için de ,burada o güzel köylülerimize tesekürleride borç bilirim.
Köyümüzün ve cevre köylelülerin ,ben ve bende sonraki kuşağın her kesimin okumasindaki en büyük pay O'na aittir. Aile bütçesiyle köye getirdigi ortaokul vesile olmustur. Munzur Iltemur'da evinin bir bölümünü okula vererek dayi yegen dayanismasinda bulunmuştur. Köy işlerini ev işlerinde ayri görmedi. Yol, elektirik,çamaşirhane gibi hizmetlerde onun imzası vardir. Bir isyanci olarak; babamin en begendigim yönü ise ; zayif aileleri sahiplenme yönüydü.
Benimle babamin arasinda hep bir mesefe vardi. Oteriter olmak ,sevgisini göstermemek olarak algilandiği feodal kültür ve yaklaşımın sonucuydu sanırım. Elbette benim asiligimin(deliligimin)de ve anti-otariter olmamında payı vardi .
Babamin en büyük korkusu ; çocuklarinin cezaevine girmesi veya öldürülmesi olmuştur.Ne kadar korumaci davrandiysa da ,işin aksine en yüksek bedeli ödeyen oldu. Hani Kelebekler yanacağını bildikleri halde ışiğa yönelirler. Babamin kelebekleride hep ışıkla dans ederlerken kanatlari yanar düşerlerdi. Işte ve evrede yine Kartal kanatlı baba ortaya çıkar kelebeklerini almada ev yüzü görmezdi. Cezaevlerin önünde kamp kurar bir bağlantı bulmaya çalışırdi. Mal mülkün o aşamada hiç bir önemi yoktu. Bir gün ünlü Diyarbakir zindanin önünde bankta uyurken,tanımadığı ,görmedigi yurtsever Fahretin A.zorla evine götürüp misafir edişini ömür boyonca unutmadi. Sadece babam deyil bende ö günün koşullarindaki o yürekli güzel insana nimet borcu duyuyorum.
Yoksul babasi olarak bilinirdi. Aramizda ayrilana kadarda öyle kaldi. Kimi zaman aşırılığa kaçardı. Én fazla meyvenin girdigi ev olmsina rahmen belki en az meyve yiyen cocuklar bizdik. Yol boyunca hasta ,yaşli ,hatir gönül diye dağitır ,eve ulaşanıda ,hiç eksik olmayan misafirlere sunulurdu. Bu konuda yanlış yaptığını düşünüyorum.
Bir feodal yönetici olarak ,aneme karşıda.,o kültür belirleyiciydi. Ama anem hastalandığında oda hastalanırdı. Herkesi seferber ederdi. ʻʻo benim sirtımda olmasa ben ben olamazdim'' derdi. Anemin en büyük tehditdide ''dua ederim ben önce ölürüm sen ortada kalirsin. ''. bunun üzerine nasilda köpürürdu babam. Babam giderken anamin ilk sözüde ''üçkağıçi beni kandırdı yine erkenci davrandi gitti.'' olmuştu.
Her şeyde önce kardeşligi dostluklari,kirvelikleri çikarsiz ve sıkı bağlarla örmüstü. Dayimla ilişkisi ve sevgisi o toplumda pek nadir bulunan bir ilişkiydi. Sosyal aktiviyetlerin içinde
mutlaka var olun insan, çocuklarini uzak tutma çabası hep var oldu. Başaramayınca ,arkasina takılarak korsan eylemlere bile geldi. Açlik grevi eylemine cebinde ekmek getirerek en azinda bunu ye diyen Baba ,baba yüregi.
Kisacasi kartal kanatlari altındaki kelebekler uçmuşlardı. Birini dağlara vermişti. O dik durup son güne kadar yönetmeyi sürdürmeye devam etmişti.senin deyiminle '' yıkılmazdı bu cezaevleri seni yıpratti.'' Bütün bunlara rahmen yoksullarin babasi ünvanı üzerinde etiketlendi.
Beni sürgün yurduna yolcu ederken;göz yaşını unutamıyorum." Git kurban git burda ölme" deyişini. Sanirim ilk kez sevgi ve yürek sıcaklığı göstermiştin. Birde ,''oğlum felek bana kardeş olsa 4-5 yılı var. Bari evlendigini göreyim „derken duygularini işin içine koymuştun. Yillar sonra baba hani 20 sene gecti ,beni kandirdin demiştim. Dudak altinda gülmüştün.
Gün geçtikçe yerin dahada belirginleşiyor. Artik dünyanin merkez saydiğın EDE'nin (anenin)kucağında diğer güzel insanlarla yanyana yatiyorsun. Seni özlemle, sevgiyle saygiyla ahdediyorum.
Oğlun Iskender.
20.10.2020