Sırada eğitim boykotu var
AMED (16.09.2010)- Kürt illeri anadil boykotuna hazırlanıyor. TZP Kurdi'nin yaptığı çağrıya yüzbinlerce öğrencinin katılması bekleniyor. Hükümet, referandum boykotunun ardından anadil boykotunun sıkıntısını yaşıyor. Milli Eğitim Bakanı 'yasal işlem' tehdidinde bulundu.
Kürt Dil ve Eğitim Kurumu'nun (TZP Kurdi) çağrısıyla “Anadilde eğitim istiyoruz" sloganıyla gerçekleştirilecek eğitim boykotu Kürt illerinde eğitim gören 2 milyondan fazla öğrenciyi etkileyecek. Anayasa referandumunda boykota yoğun bir katılımın olduğu Kürt illerinde, eğitim boykotunun da etkili olması bekleniyor.
Referandum'da nüfusunun yüzde 65'i boykot kampanyasına katılan Diyarbakır'da ilk ve ortaöğretim kurumlarında 428 bini aşkın öğrenci eğitim görüyor. Referandum boykotuna paralel bir oranda gerçekleşmesi beklenen eğitim boykotuna şehirde yüzbinlerce çocuğun katılacağı düşünülüyor. Boykot oranının yüzde 94 ile rekor kırdığı Hakkâri’de 75 bine yakın öğrenci, ilk ve orta öğretim kurumlarında eğitim görüyor. Seçmenin yüzde 78'inin sandık başına gitmediği Şırnak'ta ise 130 bin öğrenci var.
TZP Kurdi yaptığı çağrıda öğrenciler ve velilerine ilgili devlet kurumlarına Kürtçe eğitim görmek istediklerini belirten dilekçeler verme çağrısı yapmıştı.
Irkçı hükümet
Kürt illerinde yapılan boykot, hükümete sıkıntılı açıklamalar yaptırdı. Yetkililer, bir biri ardında açıklamalar yaparak, boykotu tartışmaya başladı. AKP'nin Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Anayasa profesörü Burhan Kuzu, konuyla ilgili konuşmasında ırkçı sözler sarf etti. “Kürtlerin anadilde eğitim yapması hiçbir biçimde olmaz; Kürtçe anadilde eğitim olursa arkasından devlet gelir. Kürtçe eğitim insanlar için hiçbir işe yaramaz, niye öğrensinler” dedi.
İlk açıklama tehdit
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, eğitim boykotu ile ilgili açıklamasında tehditler savurdu. Boykotun güçlü geçmesinden duyduğu endişeyi “Çocukların geleceğini siyasi ikballer uğruna kullanmak” yorumu yaparak ele verdi. Yıllar sonra Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni hatırlayan Çubukçu, “velayet hakkının kötüye kullanılması bir çocuk istismarıdır. Çocuklarını okula göndermeyenler kendi ebeveynleri bile olsa bu girişime asla müsaade edilmeyecektir. Çocuklarını okula göndermeyen velilerle ilgili yasal işlem yapma hakkı doğmaktadır” açıklaması yaptı.
Eğitim-Sen'den destek
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Eğitim-Sen Başkanı Zübeyde Kılıç, anadilde eğitimin şart olduğunu söyledi, şöyle konuştu: “Dünyanın hangi ülkesinde yaşanıyor olunursa olunsun bir eğitimci çocuğunun ana dilinde eğitim görmesini savunur. Ortaya konulan bu talepte bu yönde bir karardır. Yeni anayasal düzenleme içinde mutlaka kimliklerin ve ana dilde eğitiminde işlenmesi gerekir.
Eğitim boykotuna destek vereceğini açıklayan BDP de, dile getirilen taleplerin haklılığına dikkat çekmişti. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da, anadilde eğitim talebiyle kendi çocuğunu okula göndermeyeceğini açıklamıştı.
Her lise önünde eylem yapılacak
TZP Kurdi'den boykot kampanyası ile ilgili bugün yapılan açıklamada, öğrencilerin her gün bir lise önünde basın açıklaması yaparak sembolik olarak Kürtçe ders vereceklerini bildirildi. Açıklamada “Her gün bir ilçe ve bir il dilekçelerini İl Eğitim Müdürlüklerine verecekler ve Bakanlığa gönderecekler. 20 Eylül'de başlayacak kampanya Eylül sonuna kadar devam edecek” denildi.
İran’da binlerce yıl öncesine ait mağaralar, zorlu kış aylarında köylülere ve hayvanlarına barınma olanağı sağlıyor.





Em ‘ewul pezan nas bikin, sê çeşît rengê pez hene; pezê sor, spî û reş. Xûyê bizinê bi rik û har e, mih jî sernerm û mûlayim e.
Biletler için:
Sesi ve müziği ile ünü Amerika’ya varan Kürt sanatçı Aynur Doğan, bir süredir yaşadığı Avrupa’dan dünyaya açılma projeleri üzerine çalışıyor. Aynur Doğan, uluslararası alanda prestijli müzik şirketleri ile yeni projeleri üzerinde çalışırken, Amerika’nın Boston kentindeki Berklee Müzik Okulu tarafından kısa bir süre önce kendisine verilen “Akdeniz Müziğinin Divası” ödülü ile müzik kariyerinde yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor.
Yönetmenliğini yaptığım film ‘He Bu Tune Bu’ (Bir Varmış Bir Yokmuş) festivalinizde değerli bir ödüle layık görülmüştür. Bir sinemacı için tatbiki ödüllendirilmek gurur verici ve teşvik edici bir olaydır. Ancak üzülerek belirtiyorum ki bu ödülü kabul edemeyeceğim. Hepinizin bildiği gibi geçen yıl Avrupa’nın göbeğinde, Paris’te, şehrin ortasında üç siyasetçi Kürt kadını güpegündüz vahşi bir şekilde katledildiler. Dünyanın en güvenli bölgesi olarak bilinen Avrupa maalesef bu üç devrimci kadına mezar oldu. Bu katliamın üzerinden uzun vakit geçmesine rağmen Avrupa hükümetleri ve yargı kurumları maalesef yeterli bir duyarlılık gösterip olayı hala aydınlatmadılar. Avrupa ve özellikle Fransız hükümetinin bu sessizliği ve duyarsızlığı Fransız istihbaratının ve dolayısıyla hükümetinin bu olayın üstünü örtmeye çalıştığı izlenimi vermektedir. Bu olay ile birlikte, Kürtler ve ezilen diğer halklar açısından, Avrupa’nın demokratik, adil ve hümanist değerleri anlam yitimine uğramıştır. Avrupa’nın aydınları, sanatçıları, siyasetçileri bu olaya karşı yeterince ses çıkarmayarak üzerlerine düşen sorumluluklardan kaçınmışlardır. 

Hasan Coşar‘la, çıkardığı ilk kitabı ’’Tarihte ve Günümüzde Kadın’’ üzerine bir söyleşi yaparak, siz değerli okuyucularımızın ilgisine sunuyoruz.
