Altın Portakal’dan 3 ödül Meş’e gitti
48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali ödülleri gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. Cam Piramit Kongre ve Fuar Merkezi’nde düzenlenen gecede “En İyi Film” ödülü Hasan Tolga Pulat’ın “Güzel Günler Göreceğiz” adlı filmine giderken Shiar Abdi’nin “Meş (Yürüyüş)” filmi de üç dalda ödül alarak önemli bir başarıya imza attı. Gecede konuşan Yönetmen Hasan Tolga Pulat, festivalde olmaktan büyük onur duyduğunu belirterek, “Bu onuru en iyi filmle taçlandırmak, tarif edemeyeceğim birşey” dedi. Gecede “En İyi Müzik”, “En İyi Sanat Yönetmeni”, “Behlül Dal Jüri Özel Ödülü”ne layık görülen Meş’e verilen en iyi müzik ödülünü almak için sahneye çıkan filmin senarist ve yapımcısı Abdülselam Kilgi yaptığı konuşmada, Türk ve Kürt halklarının geçmişte birlikte savaştığını ve ülkeyi birlikte koruduğunu söyledi. Sanatın ve sanatçının gücünün büyük olduğunu ifade eden Kilgi, “Ben çağrıda bulunuyorum. Tek bir insanın ölmemesi için tek bir damla kanın dökülmemesi için kardeşçe, barış içinde yaşayabilmek için sanatçı arkadaşlarımızın bu güçlerini kullanmalarını istiyorum” dedi.
Altın Portakal ödülleri sahiplerini buldu. Festivalde En İyi Film Ödülü “Güzel Günler Göreceğiz” filmine giderken, üç dalda ödüle layık görülen “Meş” filmi de gecenin en başarılı filmleri arasında yerini aldı.
Ödülü mücadele edenlere adıyorum
Meş filmiyle “En İyi Sanat Yönetmeni” ödülünü alan Giyasettin Şehir de, savaşın, cinsel ayrımcılığın olmadığı, demokratik, özgür, bağımsız ve müreffeh bir toplum içinde yaşamayı dilediğini belirterek, “Bu ödülü, demokratik ve aydınlık gelecek için mücadele eden insanlara adıyorum” diye konuştu. Festival kapsamında yapılan “En İyi Belgesel” ve “Kısa Film” yarışmalarının ödülleri dağıtıldı. Jüri değerlendirmesi sonucu “En İyi Belgesel” ödülü, Sabite Kaya’nın “Bedensiz Ruhlar” adlı filmine verildi. Bu dalda Tunç Erenkuş’un “Oğlunuz Erdal” ve Mehmet Özgür Candan’ın “Geçmiş Mazi Olmadı” adlı belgesellerine “En İyi İlk Belgesel” ödülü, Gökhan Bulut ve Cem Kaya’nın “Arabesk” ile Okan Avcı’nın “Kadim” adlı belgesellerine de “Jüri Özel Ödülü” verildi.
Umarım daha mutlu kadınlar yaşar
‘En İyi İlk Film”, Yönetmen Caner Alper ve Mehmet Binay’ın yönetmenliğini yaptığı “Zenne” oldu. Caner Alper, ödül alacağını tahmin ettiğini belirterek, “Bu sahnede olanların gerisinde insanın ülkesinde kabul görmesi gerçekten çok güzel” dedi. “En İyi Yönetmen” ödülüne, “Geriye Kalan” filmi ile Çiğdem Vitrinel layık görüldü. Vitrinel, “Umarım bu ülke daha mutlu kadınların yaşadığı bir ülke olur ve biz de festivalleri kadınlara atfetmek zorunda kalmayız” dedi. “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü ise, “Geriye Kalan” adlı filmdeki performansıyla Devin Özgür Çınar’ın oldu. Çınar, yaptığı konuşmada, “Filmde öteki kadını oynadım ve bu benim çok hoşuma gitti. Bu ödülü, bu memlekette kendisi öteki olarak hisseden ve hissettirilen herkes adına alıyorum” dedi.
En İyi İlk Film: Zenne
Festivalde verilen diğer ödüllerin bazıları ise şöyle: En İyi İlk Film: Zenne, En İyi Yönetmen: Çiğdem Vitrinel (Geriye Kalan), En İyi Senaryo: Emre Kavuk (Güzel Günler Göreceğiz)En İyi Görüntü Yönetmeni: Kenan Korkmaz (Lüks Otel) - Norayr Casper (Zenne), En İyi Müzik: Frank Schreiber, Hemin Derya (Meş), En İyi Kadın Oyuncu: Devin Özgür Çınar (Geriye Kalan), En İyi Erkek Oyuncu: Erdal Beşikçioğlu (Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm), En İyi Kurgu: Kalendar Hasan (Güzel Günler Göreceğiz), En İyi Sanat Yönetmeni: Giyasettin Şehir (Meş), Kadınlar Jürisi Özel Ödülü: Nar (Ümit Ünal), Uluslararası Uzun Metraj: En İyi Film Ödülü: “On the Edge - Sınırda” (Leila Kilani)
İran’da binlerce yıl öncesine ait mağaralar, zorlu kış aylarında köylülere ve hayvanlarına barınma olanağı sağlıyor.





Em ‘ewul pezan nas bikin, sê çeşît rengê pez hene; pezê sor, spî û reş. Xûyê bizinê bi rik û har e, mih jî sernerm û mûlayim e.
Biletler için:
Sesi ve müziği ile ünü Amerika’ya varan Kürt sanatçı Aynur Doğan, bir süredir yaşadığı Avrupa’dan dünyaya açılma projeleri üzerine çalışıyor. Aynur Doğan, uluslararası alanda prestijli müzik şirketleri ile yeni projeleri üzerinde çalışırken, Amerika’nın Boston kentindeki Berklee Müzik Okulu tarafından kısa bir süre önce kendisine verilen “Akdeniz Müziğinin Divası” ödülü ile müzik kariyerinde yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor.
Yönetmenliğini yaptığım film ‘He Bu Tune Bu’ (Bir Varmış Bir Yokmuş) festivalinizde değerli bir ödüle layık görülmüştür. Bir sinemacı için tatbiki ödüllendirilmek gurur verici ve teşvik edici bir olaydır. Ancak üzülerek belirtiyorum ki bu ödülü kabul edemeyeceğim. Hepinizin bildiği gibi geçen yıl Avrupa’nın göbeğinde, Paris’te, şehrin ortasında üç siyasetçi Kürt kadını güpegündüz vahşi bir şekilde katledildiler. Dünyanın en güvenli bölgesi olarak bilinen Avrupa maalesef bu üç devrimci kadına mezar oldu. Bu katliamın üzerinden uzun vakit geçmesine rağmen Avrupa hükümetleri ve yargı kurumları maalesef yeterli bir duyarlılık gösterip olayı hala aydınlatmadılar. Avrupa ve özellikle Fransız hükümetinin bu sessizliği ve duyarsızlığı Fransız istihbaratının ve dolayısıyla hükümetinin bu olayın üstünü örtmeye çalıştığı izlenimi vermektedir. Bu olay ile birlikte, Kürtler ve ezilen diğer halklar açısından, Avrupa’nın demokratik, adil ve hümanist değerleri anlam yitimine uğramıştır. Avrupa’nın aydınları, sanatçıları, siyasetçileri bu olaya karşı yeterince ses çıkarmayarak üzerlerine düşen sorumluluklardan kaçınmışlardır. 

Hasan Coşar‘la, çıkardığı ilk kitabı ’’Tarihte ve Günümüzde Kadın’’ üzerine bir söyleşi yaparak, siz değerli okuyucularımızın ilgisine sunuyoruz.

