Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Munzur'da baraj tamam, su dolumu başladı

 

Dersim'de, çevre örgütleri, siyasi parti, sivil toplum örgütleri ve bilim insanlarının tüm ısrarları ve uyarılarına rağmen, Munzur Vadisi'nde kurulan Uzunçayır Barajı'nda ilk su dolumu yapılacak. Bilim insanları ve çevreciler,barajların büyük tahribatlar yaratacağını belirtirken, Enerji Ulusal Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. İlyas Yılmazer ise barış sürecinde yapılan barajların, çevre, tarih ve kültür katliamı olduğunu kaydetti.

Dersim'de, kamuoyu tarafından 8 olarak bilinen ancak araştırmalar sonucu 8 baraj yapımının olacağı söylenen Munzur Vadisi'nde Uzunçayır Barajı'nda ilk su dolum tarihi 31 Ağustos olarak açıklanmıştı, ancak bu erkene alındı. Mazgirt ile Dersim arasını kapsayan ve yapımı tamamlanan Uzunçayır Barajı'nda su tutulmaya başlandı.

Nil ve Amazon gibi dünyanın sayılı nehirlerinde bile birden fazla baraj yapılmaz iken, Munzur'da 8 barajın yapılmak istenmesi dikkat çekerken, uzmanlar Munzur gibi kar ile beslenen su üzerinde 8 barajın kurulmak istenmesinin hiçbir bilimsel ve ekonomik bakış açısına uymadığına söylüyor. Bin bir çeşit bitki ve bölgeye özgü çok sayıda hayvan türü ile müthiş bir doğa güzelliğine sahip olan Munzur Vadisi, kurulacak barajlar ile tüm doğa güzellikleri su altında bırakılacak.

Barajların yenilenebilir enerji kaynağı olarak görülen tek ülkenin Türkiye olduğunu belirten Enerji Ulusal Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. İlyas Yılmazer, barajların yenilenebilir bir enerji kaynağı olmadığını aksine hem doğa hem de sosyal yaşam üzerinde ciddi tahribatlar yarattığını söyledi. Munzur'da yapılacak barajlar ile yüksek miktarda enerji kazanılacağı açıklamalarına dikkat çeken Yılmazer, baraj yapımının maliyetinin ülkeye getireceği gelirin çok üstünde olduğunu kaydetti.

'Türkiye doğa katliamında 3. sırada'

Dünyada su fizibilitesi açısından Türkiye'nin 38. sırada olduğunu ifade eden Yılmazer, 'Amerika'nın kurduğu DSİ, 'Baraj yapımında dünyada 3. sıraya geldik' diyor. Ben de ona, 'Sen katliamda dünyada 3. sıraya geldin' diyorum' dedi. Türkiye'de ilk baraj yapıldığı dönemi hatırlatan Yılmazer, 'Yıl 1949, Süleyman Demirel İTÜ'yü bitirip Amerika'ya götürülür. 4 yıl okuduktan sonra DSİ'nin başına getirilerek müdür yapılır. Ondan sonrada bu ülkede baraj katliamları peş peşe yapılır' dedi. Baraj yapımının sadece bölgesel algılanmaması gerektiğini, tüm ırmaklar üzerinde barajlar yapılmak istendiğini belirten Yılmazer, barajların doğa üzerinde yaratacağı tahribatlara dikkat çekerek, 'Doğal nehirler, insanlara hem toprak hem de su sunuyor. Sen baraj yaparken hem o toprakları, hem iklimi değiştiriyorsun. İklim değişir ise artık kar suyu yok. Kar suyu olmayınca bitkide yok artık, bitkiye su bekleme. Akarsu çökelleri yani o akarsuyun oluşturduğu düzlükler, oluklar dünyanın en verimli topraklarıdır. İşte o toprakları baraj yapınca yok ediyorsun' dedi.

'Barajlar insanlık suçudur'

Türkiye'nin birçok yerinde doğa güzelliklere sahip alanlarda yapılacak olan barajlara dikkat çeken Yılmazer, 'Her taraftan bir saldırı var. Devlet politikalarını belirleyen çok enteresan bir sömürü ülkesindeyiz' dedi. Barajlarla doğa güzelliklerin yok edilmeye çalışıldığı yerin, sadece Tunceli olmadığını ifade eden Yılmazer, 'Pek çok Dersimli dostumun yanıldığı gibi sadece bu bölgeye saldırılıyormuş gibi gösteriliyor bu yanlış. Bu gösterildiği zaman batı kamuoyunun desteğini kaybedersiniz. Şimdi ne diyor 'Eğer Munzur'a baraj yapımı olmazsa Türkiye karanlıkta kalır' diyor. Bu barajları yapmak için harcadığı paranın faizini bile karşılamayacak elektriği verecek. Yani barajlar da parasız yapılmıyor, barajlar da parayla yapılıyor. Uzun Çayı Barajı nerdeyse 5 katı 10 katı fazla. Barajlar katliam projeleridir, çevre katliamlarıdır, tarih katliamıdır, kültür katliamıdır, insanlık suçudur. Eğer soykırım adı kullanılacaksa savaş anındaki ölümlere değil soykırım barış anındaki yapılan barajlar için kullanılır' dedi.

'Mücadelemize devam edeceğiz'

Munzur Vadisi ve çevresinde bulunan alanların doğa güzelliklerine dikkat çeken İHD Dersim Temsilcisi Av. Barış Yıldırım da, Munzur'un Milli Park özellikleri ve doğa güzellikleriyle 1. derece sit alanı statüsünde olması gerektiğini belirtti. Munzur için verdikleri hukuk mücadelesini anlatan Yıldırım, 'Kültür Bakanlığına başvuru yaptık. Fakat 60 gün içerisinde almamız gereken cevabı alamadık. Cevap vermedikleri için idari mahkemeye başvuruda bulunduk ve dava hala devam ediyor. Çünkü burası sit alanı ilan edilirse ne olur, doğal sit alanlarında ister 1. ister 2. isterse 3. derece olsun hiç bir şekilde baraj ve hidroelektrik santralleri yapılamamaktadır. Buranın sit alanı ilan edilmesine ilişkin sadece talep bilgi ve belgeler değil aynı zamanda Kültür Bakanlığı'na bağlı Elazığ Müze Kültür Müdürlüğü'nün 2001 yılında burada yaptığı araştırma ve inceleme sonucu hazırladığı bir raporda da belirtilmektedir. Müze Müdürlüğü, burada yaptığı incelemelerde, Munzur Vadisi'nin ekolojik dengesinin korunması için 1. dereceden sit alanı ilan edilmesi için tespit ve tescil edilmesi gerektiğini belirtiyor. Biz açtığımız davadan olumlu sonuçta bekliyoruz. barajların yapılmaması için tüm enerjimizi ve dinamizmimizi ortaya koyacağız' dedi.

'8 değil 10 baraj planlanıyor'

Munzur'da daha önce 8 barajın yapılması planlandığını, ancak yaptıkları araştırmalar sonucunda vadiye 10 barajın yapılacağını öğrendiklerini belirten Munzur Çevre Derneği Başkanı Ali Barmağıç ise, Dersim'de her derenin, her akarsuyun üzerine baraj yapılmak istendiğini ifade etti. Tuncelililerin barajlara izin vermeyeceğini ifade eden Barmağıç, 'Dersim coğrafyasında yaşayan Dersimliler demokratik tepkilerini ortaya koyacaklardır. Bize göre burada konsept vardır. Milli Güvenlik Kurulu'nun siyaset belgesinde ifade edildiği gibi, Cumhuriyet'in kuruluşunun yüzüncü yılında yani 2023 yılında Türkiye su potansiyelinin 100/100 değerlendirilmesi öngörmektedir. Bu da şu anlama gelmektedir, Munzur coğrafyasındaki yapılan barajlar devletin ideolojik algılaması olarak yapılacaktır' dedi.

Munzur yok olacak!

Dersim Ovacık arasında ki Munzur Vadisi, 21 Aralık 1971 tarihinde 2873 ve 6831 Sayılı Kanunla koruma altına alınarak MİLLİ PARK haline getirilmişti. 42.000 hektarlık alanıyla Türkiye'nin en büyük milli parklarından olan Munzur'da kurulacak olan, Akyayık, Konak Tepe, Konaktepe Hidroelektrik 1 ve 2, Kaletepe, Bozkaya, Kemerbel, Uzunçayır Barajı'nın yaratacağı bazı tahribatlar ise şöyle:

  • Milli Park ilan edilen Munzur Vadisi içinde kalan alanlar tahrip olacak, dünyanın en zengin yaban hayatı özelliklerini taşıyan bu bölgede denge bozulacak, birçok hayvan ve bitki türünün nesli tehlike altına girecek.
     
  • Dünya üzerinde benzeri çok az bulunan kırmızı pullu alabalıkların soyu tükenecek.
     
  • Kar yağışının azalmasına paralel olarak kutsal Munzur gözelerinin kaynakları azalacak.
     
  • Bol oksijenli temiz hava, yerini rutubetli bir havaya terk edecek, böylece doğal yaşam olumsuz etkilenecek.
     
  • Munzur Vadisi üzerinden gerçekleşecek tüm ulaşım sona erecek. Ovacık - Tunceli yolu ortadan kalkacak, il merkezi uğrak yeri olmaktan çıkacak.
     
  • Zaten insansızlaştırılmış bölgede göç artacak, insan olmadığı için yatırım da yapılmayacak.
     
  • Baraj ve inşaatların bitiminde sosyal hayat duracak, il merkezi ilçelerden tecrit olacak.

    * Barajlar çamurlarla dolduğunda ömürlerini tamamlayacak ve geriye sadece balçık yığını kalacak böylece kutsal sayılan efsanevi Munzur Baba tüm güzellikleriyle yok olacak.
     
  • Kar yağışının azalması, iklimin değişmesi, milyonlarca metreküp toprak ve kayanın yer değiştirmesi sonucunda pınarlar kuruyacak.
     
  • İnsan sağlığına faydalı doğal besin kaynakları yönünden zengin olan yöre, bu özelliğini yitirecek.
     
  • Kutsal sayılan birçok ziyaret yok olup gidecek ve halk mitolojisi darbe alacak.

    SERTAÇ KAYAR / SONGÜL ADSIZ

DIHA