Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Başbakanın tercihli özel savaşı -ERDAL ER

AKP adına konuşan politikacılara ve AKP rüzgarıyla fikir belirten yazar, stratejist ve akademisyenlere bakılırsa, hükümete karşı devam eden bir komplo yürürlükte ve son hızla ilerliyor.

Denilen şu: AKP’yi zayıflatmak için Ergenekon yeniden devrede, seçimler sabote edilmek isteniyor, “bazı komutanlar” yetki sınırlarını aşarak operasyon düzenliyor, “terör hortlatılıyor” ve toplumsal hassasiyetle oynanıyor. Onlara kalırsa, bunu yapan adres de belli: “Ergenekon-PKK İttifakı.” İddialar özetle böyle.

Satır aralarında ise adresine şöyle bir mesaj verilmek isteniyor: Hükümet iyi niyetli, halen barış konusunda bir şeyler yapmak istiyor ama askerin tümüne hakim değil, özellikle bazı bölgelerde komutanlar hükümete rağmen operasyon yapıyor.

O zaman şunu yapalım ve hangi komutan nerede görev yapıyor, kime yakın duruyor, kiminle ilişkisi var konusu üzerinde yoğunlaşıp, acaba hükümet gerçekten bu operasyonların neresinde sorusuna cevap arayalım. Gerçi Erdoğan her fırsatta “tabii ki operasyon yapılacaktır” deyip yapılanlara sahip çıkmakla bu sorunun cevabını zaten kendisi veriyor ama biz yine de bu açıklamaları görmezden-duymazdan gelip, araştırmamıza başlayalım.

Kürdistan’daki savaşın fiili sorumlusu, Malatya merkezli 2. Ordu Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı 4 ordudan biri ve görevi “İran-Irak-Suriye’den gelebilecek saldırılara karşı tedbir almaktır” diye geçiyor resmi literatürde. Yani Kürdistan’ın tümünden sorumludur.

2. Ordu’nun komutanı, son yıllarda Türk ordusunun yetiştirdiği en başarılı general olarak sunulan, geçen yıla kadar “Bordo Bereliler” ya da diğer adıyla Özel Kuvvetler Komutanlığı yapmış olan Orgeneral Servet Yörük.

Erdoğan özellikle tercih etti

Orgeneral Yörük, “Balyoz Davası” gölgesinde geçen 2010 YAŞ Toplantısı’nda en rahat terfi ve atama alan general oldu. Hatta Başbakan Tayyip Erdoğan, uygulanmakta olan “Savaşta Yeni Konsept” ve kurulması kararlaştırılan “Profesyonel Ordu” kapsamında, Yörük’ü özellikle tercih etmişti.

Erdoğan, daha önceki yıllarda da yine Yörük’ten yana tercihini kullanmıştı. Yani neyi niçin yaptığını iyi biliyordu. “Orduya en fazla desteği biz sunduk, tüm istemlerini geciktirmeksizin karşıladık” diyen Başbakan, 2006 yazında Genelkurmay’la “orduda yeniden yapılanma” konusunda anlaşınca, Yörük’e şans doğdu. Yapılmak istenen, PKK ile mücadelede daha etkin kuvvet ve yöntemler ortaya çıkarmaktı. Erdoğan-Büyükanıt anlaşması gereğince Özel Kuvvetler Komutanlığı yeniden yapılandırıldı. Komutanlık bünyesinde iki tugay oluşturuldu. Genel Komutanlığa Korgeneral Servet Yörük getirilirken, 1’inci Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan Tuğgeneral Mustafa Bakıcı, 2’inci Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan ise Tuğgeneral Zafer Çelik sorumlu kılındı.

‘Güneş harekatı’ gölgeledi

Ancak “yıldızı parlayan Özel Harekatçı” ve Özel Kuvvetler Komutanı Servet Yörük, 2008’de Federe Kürdistan’da başarısızlığa uğrayan “Güneş Harekatı”nın A Takımı” bünyesinde istenilen başarıyı elde edemedi. Büyük bir gürültüyle başlayan harekat, birçok kayıpla başarısız bir şekilde 9. gününde geri çekildi.

Daha sonra Servet Yörük ismi, kendi denetimindeki Özel Kuvvetçilerin Mart 2010 başında Ankara’da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast hazırlığı içindeyken yakalanması nedeniyle bir kez daha gündeme geldi. Bunu, “Kozmik Oda” olarak bilinen ve savcıların Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndaki günler süren aramaları olayı izledi. Ama bu son olmayacaktı... Bir ihbar sonucu Ankara’da ele geçirilen cephane yüklü kamyonun izin belgesini imzalayan kişi de Servet Yörük’ten başkası değildi.

Başbakan’ın danışmanı Ergenekoncu

2. Ordu Komutanı Orgeneral Servet Yörük’e bağlı görev yapan önemli isimlerden biri, Adana merkezli 6. Kolordu Komutanı Korgeneral Mehmet Eröz. 6. Kolordu’nun görev sahası Amanoslar olan bilinen, Hatay’dan Osmaniye ve Maraş’a kadarki geniş bölge.

İşin ilginç tarafı, Eröz de Başbakan’ın yakından tanıdığı ve atanmasında tercihini kullandığı bir komutan.

Oysa Eröz, Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün soruşturma kapsamında ifade vermesini istediği komutanların başında geliyordu. Değişik tarihlerde Ergenekon, Balyoz ve İrticayla Mücadele Planı ile bağlantılı olarak ismi gündeme geldi. Planın altında imzası bulunan ve daha sonra Harekat Başkanlığı ve Bilgi Destek Dairesi’nde bilgisayar kayıtlarının silinmesi emrini bizzat veren kişi. Ekibindeki diğer isimde Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Servet Yörük’e bağlı faaliyet yürüten ve hükümetin yeni yapılanma sürecinde 1. Özel Kuvvetler Komutanlığı’na getirdiği Tuğgeneral Mustafa Bakıcı.

Tüm bu olaylarla gündeme gelen ve AKP medyasının ateş püskürdüğü Korgeneral Mehmet Eröz bu süreçte nerede görev yapıyordu dersiniz? Tabii ki Başbakanlık’ta. Evet, tartışmaların odağındaki Eröz, Başbakan Erdoğan’ın askeri başdanışmanıydı. Başbakanlık binasında özel odası olan Eröz, bu görevini “Amanos Komutanı” olarak atandığı 2010 YAŞ Toplantısı’na kadar sürdürdü.

Başbakan’a tanıdık bir yüz

Bakıcı ismi, 14 Mayıs 2011’de, Uludere’de sınırötesi bir harekatla 10 PKK gerillasının öldürülmesi ve sonrasında Kürtlerin patlayan öfkesiyle başlayan protestolarla gündeme geldi. Erdoğan-Büyükanıt ikilisinin ordunun profesyonelleşmesi kapsamında büyük umutlarla 2006’da 1. Özel Kuvvetler Komutanlığı’na getirdiği Bakıcı, şimdi 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı görevini yürütüyor.

Balyoz, Kaos Planı, İnternet Andıçı ve Karargahevleri Soruşturması’nda adı geçen, bazı Ergenekon sanıklarını Genelkurmay Başkanlığı adına ziyaret ederek destek sunan, savcılık kararına rağmen ifade vermeyen Bakıcı, en hassas bir yerde sınırsız yetkiyle donatılmış bir konumda görev yapıyor. KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan 25 Nisan tarihinde ANF’ye verdiği mülakatta, Çukurca ve Uludere’deki komutanlığın savaş kışkırtıcılığı yaptığını söyleyerek kamuoyunu uyarmıştı.

Bakanlar Kurulu’na katılan komutan

Tümgeneral Mustafa Bakıcı’nın misyonunu anlamak için geriye, 2008’e gidelim. Ekim sonu yapılan Bakanlar Kurulu Toplantısı’na resmi olarak ilk defa askerler katılıyordu. Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a İstihbarat Başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ve Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Daire Başkanı Tuğgeneral Mustafa Bakıcı eşlik ediyordu. Gündemde yine “Terörle Mücadelede Yeniden Yapılanma” konusu vardı.

Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, toplantı sonrasında şu çarpıcı açıklamayı yapacaktı: “PKK ile mücadelede yeni bir yapılanmaya gidilmesi kararı alındı. Bu tedbirlerin neler olduğu kamuoyuna açıklanıyor ama bir kısım tedbirlerin kamuoyuna açıklanması mümkün değil. Ancak bu kararla mücadele kararlılıkla sürdürülecektir. Tüm devlet kurumları fikir birliği içindedir. Ancak şunu söyleyeyim; Bugüne kadar olandan çok daha farklı bir biçimde bu mücadeleyi sürdürüyoruz.” Kuşkusuz Çiçek’in açıkladığı  “daha farklı mücadele stratejisi” içinde Mustafa Bakıcı’ya sınırsız yetkiler de vardı.

İnsanlık yapan! özel savaşçı

“Ergenekon-PKK İttifakı”nın AKP’ye komplo kurduğunu ileri süren stratejistlerin örnek verdiği diğer bir isim ise Elazığ 8’inci Kolordu Komutanı Korgeneral Galip Mendi. Görev alanına Dersim, Bingöl ve Elazığ giriyor. Yani PKK’ye yönelik kapsamlı operasyonların yapıldığı bir bölgeden sorumlu Mendi.

Yıllarca Kıbrıs’ta görev yapan ve adı kontr-gerilla faaliyetleriyle anılan Korgeneral Mendi, araştırmalarından rahatsız olduğu gazeteci Kutlu Adalı’nın 1996 yılında öldürülmesinin planlayıcısı olarak kamuoyunda tanındı. Kıbrıs’ta eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve derin çevreler dışında dostu olmayan ve istenmeyen adam ilan edilen Mendi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de ifade vermek zorunda kaldı. Mahkeme, Türk tarafını delilleri ortadan kaldırmak ve olayı yeterince açıklığa kavuşturmamaktan dolayı suçlu buldu ve Türkiye yüklü miktarda para cezasına çarptırıldı. Mendi buna rağmen terfi üzerine terfi aldı. Korgeneral Mendi, dönemin Kocaeli Garnizon Komutanı olarak, Ağustos 2008 tarihinde Kandıra F Tipi Cezaevi’ne giderek, Ergenekon sanıkları emekli Orgeneral Şener Eruygur ve emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile 1 saat 5 dakika görüştü.

Genelkurmay, ziyarete şu açıklamayla sahip çıktı: “TSK’ye uzun süre hizmet veren iki emekli komutana yapılan bu ziyaret, Türk Silahlı Kuvvetleri adına gerçekleştirilmiştir.” Ancak en ilginç yorum, Erdoğan’dan geldi: “Bildiğiniz gibi savcılığa yapılmış olan bir müracaatla, özel izin neticesinde TSK adına Garnizon Komutanı görevlendirilerek, insani amaçlı iki orgeneral ziyaret edilmiştir. İnsani amaçlı olarak yapılmış olan bir ziyarettir.’’

Kim kiminle ittifak yapıyor?

Evet, gerillaya yönelik operasyonlarla birlikte halka saldırıların da arttığı bölgelerdeki sorumlu generallerin özetle dosyaları böyle. Başbakan’ın tercihen görevlendirilmelerini istediği, Yeni Savaş Konsepti ve Terörle Mücadelede Yeniden Yapılanma dediği, kamuoyunun profesyonel ordu ya da Özel Kuvvetler olarak bildiği yapılanma işte bu. Bu, hükümetin dışında bir yapılanma değil. Tam tersine hükümetin büyük umut bağladığı, gerçekleşmesi için hiçbir masraftan kaçınmadığı bir proje. Hedefinde Kürt Özgürlük Hareketi’nin bitirilmesi yatıyor.

Dolayısıyla kamuoyu tepkisi artınca el altından “benim dışımda bana karşı gelişen bir komplodur” demenin, hatta suçu saldırıların hedefi olan Kürt tarafına yıkmanın hiçbir inandırıcılığı bulunmamaktadır. Kamuoyunu “Ergenekon-PKK İttifakı”na ikna etme yönlü düzmece savlar ve özel savaş patentli senaryolar olsa olsa ancak komedi olarak algılanır bundan sonra.

Zira AKP ve medyası 8 yıldır aynı oyunu oynuyor.

Kaynak-ÖZGÜR GÜNDEM GAZETESİ