Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

DEPREM-AZİZ ÖZ

Doğal afetler karşısında çok büyük çoğunlukla, tüm dünya tek vücut olur ve nasıl yardımlaşacağını düşünür. Düşmanlıkları, çatışmaları, tarihsel kinleri bir kenara bırakarak yardım hesapları yapar. Doğal afetlerin, hangi ülkeyi,hangi halkı,ulusu ve ırkı vurduğuna bakmaksızın problemin bir tarafında tutmaya çalışır.
Bu da denilebilirki, günümüzde dünya halklarının en öneli insani yönüdür. Ve ne iyi ki bu yönü vardır.
Ancak bazı küçük beyinler, bunu böyle düşünmez, adeta kendilerinin insanlıktan hiç
nasiplerini almadıklarını sergilemek istercesine, ırkçılık yaparlar. İçin için sevinirler.Zaman zaman da bu duygularını istemiyerek de olsa dışa vururlar.Ellerini oğuşturarak beklerler. Ne çok insan yaşamını kaybederse bunlar o kadar çok mutlu olurlar. Bu durum normal bir insan hali değildir. Bu hastalıklı bir ruh halidir. Bu hastalıklı durumdan hiç ama hiç kimse kazançlı çıkmaz. Çünkü bu hastalıklı ruh her zaman
her yerde herkesi vurabilir. Hiçbir toplum böyle bir ruhtan yarar sağlayamaz.Van'daki acı depremden sonra Habertürk ve ATV spikerlerinin söyledikleri hastalıklı bir ruh halinin işaretleridir. Türkiye'deki her bireyi ve her topluluğu vurma potansiyeli taşımaktdadır. Bana kalırsa bu tür kişilerin ivedilikle tedavi edilmeleri gerekir.
Habertürk spikeri belki bilinç altındakini istemiyerek söyledi. Ancak ATV spikeri isteyerek ve ço bilinçlisöyledi. Yanındaki (prof demeye dilimvarmıyor) zavallı ise onaylıyor. Eğer yanılmıyorsam, Ahmat Kaya'ya yapılan linçte de bu spiker baş rolü oynayanlardandı. O zaman yapılanlardan dolayı açık gizli herkes özür dilerken, bu utanmaz hiçbir şey olmamış gibi TV programları yapmaya devam etti. Aslında burda yalnızca spiker değil, kanalı da bir o kadar suçlu.

Eğer bu tür kişiler gerek toplum tarafından gerekse devlet tarafından zamanında cezalandırılsaydı, bugün Müge Anlı gibi bir ırkçı-faşist ziyniyet TV programı yapamayacaktı. Hatta bunların öncülleri, Mahmut Esat Bozkurtlar, Rauf Tamer'lere müdahale edilseydi, günümüzde bunları yaşamayakatık. 1970'li(sanırım
79) yıllardaki yine VAN/MURADIYE depreminde tüm yurtta Kan bağışı yapılırken, Rauf Tamer, o dönemdeki Tercüman gazetesinde utanmadan "Dikkat etsinler bu asil kandır" biçiminde laflar sarf etmiştir. O günden bu güne yine yazmaya devam etmiştir. Irkçılık ve nefret suçu her zaman kınanmalıdır. Bugün başka halka karşı bu suçu işleyen, yarın aynı halktan kendi komşusuna karşıda bu suçu işlemekten çekinmez. Kendi
boğçalarında insanlığa dair hiçbir şey taşımayanlar, ancak bu akıl almaz ve insanlıkdışı yollarla kendilerini
gündemde tutarlar. Ama bu kez, pes edilmemeli, gidinceye kadar demokratik protestolar
yapılmalı. Çünkü bu türden kişiler, başta kendi toplumları olmak üzere tüm toplumlara zarar verirler.
Neyse ki, bu toplum yukarıdan saydığımız kişilerden oluşmuyor. Hatta canla başla koşturan sayısız insan var. Bir gramlık yardım ulaştırmak için çırpınan, elinde gelen her türlü katkıyı sağlayan, çevresini seferber eden bu insanlar oldukça, dayanışma duygusu hep yeşerecek.Evet bugün, dayanışma, acıları, zorlukları, çaresizlikleri paylaşma günüdür. Kürt/Türk, birbirinin acılarına koşmaz ise( ki bir kaç ırkçı faşist düşünceli
kişiden dolayı kimse kimseden vazgeçmez) bırakın birarada yaşamayı, komşu iki ülkede bile
yaşayamazlar.

Irkçılara inat haydi dayanışmaya.