Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Çağrılara yanıt olmak ve dayanışmayı büyütmek zamanıdır-Nazlı Top

7 Ağustos 1999 Marmara depreminin ardından yaşanan travmalar devam ederken,Wan 7.3'lük depremle sarsıldı.Devletin deprem gerçeği karşısında tedbir almak gibi bir derdinin ve sorumluluğunun olmadığı Van'da bir kez daha görüldü.Diğer depremlerde yaşanan trajedi Wan depreminde tekrar etti 

Yaşanan  depremlerde kayıpların esas nedeni alarmante önlemler ve tedbirsizlikler olduğu tekrar grêler Hörner serilmiştir.Depreme dayanıklı evlerin yapılmaması ,yeterince denetimin olmaması esas neden iken deprem sonrası yapılacakların öngörüsü   ve organizasyon bozukluğu gibi etkenlerde kayıpları artırmaktadır.Haiti’de meydana gelen 7.0 büyüklüğündeki depremde 270 bin kişi hayatını kaybederken, Şili’deki 8.8 büyüklüğündeki depremde 85 kişi öldü. Elazığ’daki depremin büyüklüğü Şili’ye kıyasla çok daha azdı. Ancak ölü sayısı arasında büyük bir fark yok .ve şimdi Wan'da yaşanan depremde ,sadece ulaşılan ve yaşamını kaybedenlerin sayısı resmi rakamlara göre 523,yarlı sayısı 1.620'yi aşkın.Halen enkazlara yeterince ulaşılmadığı düşünüldüğünde  bu rakamlar gerçeği yansıtmamaktadır.

 Alman bilim insanı Prof. Litt    devlete geçen yıl  depremin geldiğini söylediği halde devlet gereken önlemi almadığını belirtiyor.Bölgenin hem Asya hem de İstanbul’a kadar uzanan Avrupa deprem fay hattında olduğuna dikkat çekerek “Bölge, kuzey Anadolu ve doğu Anadolu fay hatlarının merkezinde bulunuyor. Tüm bunlardan dolayı bölge potansiyel deprem riskini taşıyor. Ancak deprem karşısında yeterli tedbirlerin alınması gerektiğini herkes biliyordu.”

 Uzmanlar  yaptıkları açıklamalarda tedbirlerde ,yapılması gerekenlere  ve gelecek tehlikelerden bahsederken,devlet yetkilileri de sadece başsağlığında bulunarak yardım sözleri veriyor ve deprem bölgesine yaptıkları ziyeretlerini siyasi şova dönüştürüyor.Yapılan yardımları ilk elden askeri tesislere ve devlet kurumlarına yönlendiriyor Kürt halkının umurunda olmadığını gösteriyor.Yıllardır yok saydığı katliamlarla,kirli savaş yöntemleriyle yok etmek istediği Kürt halkına en acılı anında bile ırkçılığını kusuyor. Türk Başbakanı ise yıkılan evlerin kerpiçten yapılma olduğunu söyleyerek, ırkçı siyaseti temize çıkarıyor, suçu çaresiz Kürde yüklüyor.Oysa Marmara depreminden sonra toplanan deprem vergilerinin  nereye harcandığını ve neden depremde en çok etkilenenlerin devlet tarafından inşa edilen kamu binaları olduğunu açıklayamıyor.Devletin temsilcileri  gerekli yardımları yapmazken yardım etmek isteyen başka devletleri ve  Kürt halkın yardımına koşan kardeşlerine barikat oluyor. T.C sınır ötesi operasyonlara,özgürlük talebi için alanlara çıkan Kürt halkına anında askeri ve polisiyle saldırırken deprem bölgesine güvenlik görevlilerini Kürt halkına yardım etmek yerine,yardım etmek  isteyen kardeşlerini engellemek  için konumlandırıyor.

 

Wan merkezinde ve çevresinde olan depremde sarsılan sadece toprak değil, insanlık,kapitalist kar zihniyeti ve şovenizm oldu.İşgal altında olan ve olağan hal üstü koşullarında yaşıyan  Kürt halkımızı derinden sarsan deprem de devletin gerekli yardımları yapmadığı gibi yapılan yardımları da engellemesi yaşanan insanlık dramını  giderek derinleştirmektedir.Şovenizm ve ırkçılık doğal afet olan deprem karşısında da kendisini ayyuka çıkarmış ve Kürt halkımızın acısıyla sevinmeye kadar bazı kişi ve kurumları  götürmüştür.Burjuva medyası haberleri sunuş tarzında ve yorumlarında kan kusmuştur.''Deprem, her ne kadar Van’da olsa üzüldük ''diye habere başlıyan spiker sevincini gizlemeye gerek görmemiştir..

Muge Anlı adlı spiker, ATV'de yayınlanan programda Wan depreminde ölenleri ve yardım isteyenleri kastederek, "Herkes haddini bilecek. Yeri geldimi taş atacaksınız, kuş avlar gibi avlayacaksın sonra yardım isteyeceksin. O polisler hemen yardımına koştu oradakilerin. O taş atanların eli kırılsın" diyor.Bu söylemler devlet eliyle geliştirilen ırkçılık ve faşizmle Türkiye'deki boyutun vahimetini göstermeye yetiyor..

Kapitalist üretim ve yaşam biçiminin insanı kendisine yabancılaştırmasının, düşkünleştirmesinin en dip noktası Erciş'te yaşanıyor.Yapılan yardımların yetersizliği, organizasyondaki bozukluğu ve krizi fırsat bilen kişiler su ,ekmek ve çadırları kara borsa da satarak kapitalizmin  şekillendirdiği düşkün kişilik ve kar hırsının acımasızlığını gözler önüne seriyor.

 

İnsanlığı kuşanmış güçler ve kurumlar ise kürt halkımıza yardım etmek için yarışıyor ve kardeşliğin nasıl olduğunu gösteriyor.Van Belediye Başkanı Bekir Kaya  herkese yardım çağrısında bulunuyor.. Şu anda kent merkezinde 3 noktada göçükler meydana geldi. Ancak bu panik ortamında çok fazla bilgi kirliliği var. Herkes yardım için elinden geleni yapsın. En çabuk ulaşılacak yerler Erciş ve yakınındaki köylerdir. Şu anda çadırlara, battaniyeye, içme suyuna, temel gıda maddelerine, suya, ekmeğe çok ama çok acil ihtiyaç var. Kentin içinde yıkılmayan çoğu binada oturmak, barınmak artık mümkün gözükmüyor,diyor.

Gün Kürt halkıyla dayanışma ve kardeşliği gösterme zamanıdır.Kendi olanaklarıyla depremin acısını sarmaya ve kurtarma çalışmalarına devam Kürt halkımıza  Avrupa'da da dayanışma çalışmaları başlamıştır. Yapılmak istenen ve toplanan yardımların yerel organizasyonlara iletilmesi önemlidir.Devlet aracılığıyla yapılan yardımlar gerçek adreslere ulaşılmadığı ve ulaştırılmayacağı geçekliği unutulmamalıdır. Yardımcı olmak isteyen güçler ve kurumlar Kürt halkıyla yardım noktaları oluşturabileceği gibi belirlenen başka noktaları da adres gösterebilmelidir.En temel sorun olarak barınma yani çadır , sonrası gıda ve kıyafetler olarak belirlenen ihtiyaçları gidermek hedefli çalışmalar yürütmek  acil ihtiyaçlara yanıt olacaktır.Unutmayalım ki depremin sonuçları,acıları ,travmaları uzun vadelidir.Ve yaklaşan soğuk ,karlı havalar yaşam koşullarını daha da zorlaştıracaktır.

Şimdi  yardım çığlıklarına  ve çağrılarına yanıt ,Kürt halkının yanında olma zamanıdır.

Yardımlar, Heyva Sor a Kürdistan`a doğrudan veya AvEG-Kon’a bağlı dernekler üzerinden yapılabilir.