Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

KÜRTLER VE ALEVİLERİ PARTİDEN UZAK TUTTU-ERDAL ER

Ankara’da, 2010 yılında 8 Mayıs’ı 9 Mayıs’a bağlayan gece bir internet sitesinden servis edilen kaset, CHP’de bir dönemin kapanıp yeni bir dönemin başladığını haber veriyordu. Haber, Dersim üzerinde uğursuz karabulutların bir kez daha dolaştığının da işaretiydi. Bir otel odasında yaşanan ‘aşk kaseti’ CHP eski lideri Deniz Baykal’a aitti ve O’nu vurmuştu. Baykal’ı vuran kaset sadece Cumhuriyet’in kurucusu CHP tarihinin yeniden yazılmasına neden olmadı, aynı zamanda Türkiye’de siyasetin yeniden dizayn edilmesini de getirdi. Zira pusuyu kuran, planı yapanların amacı, hesaplapları ve olmasını istedikleri sonuç da buydu. ‘Aşk’ üzerine kurulan oyunda roller yeniden tanımlanıyor ve kartlar dağıtılıyordu. Öyle de oldu. Sonuç, ‘kaçamak aşk’ yetmişlik çapkının muhaliflerini sevindirirken, devlete hizmette süresi dolan beyaz saçlı ulemasınının siyaset hayatına da son noktayı koydu.

KILIÇDAROĞLU BİR PROJEYDİ

Ulusalcılar için ‘yenilmez’ denilen muhalifleri için aşılması ‘zor bir kale’ olarak görülen Baykal fenomeni bir anda yerle bir oldu. Oyun kurucular hedefi 12’den vurmuştu! Hedef vurulmuştu vurulmasına, ancak neden? Elbette bu sorunun bir tek yanıtı yoktu. Olan sadece birden fazla üretilen ve niyetleri, politik ihtiyaçlarına göre farklılık arz edengörüşler değildi. Olan, CHP’yi başta Kürtler, Aleviler olmak üzere ‘ötekileri’ devletle barıştırma operasyonuydu. Bu barıştırma girişimi elbette tarihle yüzleşme, tutarlı bir özleşetiriyi içermiyordu. Burada Kürtlere, Dersimlilere, Alevilere bir tuzak kurulmak isteniyordu ve kurulmuştu. CHP dokusu değiştirilmeden CHP’ye devşirmeler üzerinde ‘değişim, demokratik’ imajı kazandırılmak isteniyordu. Böylece halk ‘derin aklın’ kurguladığı gibi; AKP ve CHP seçeneğine zornalacak ve öngürülen sınırlar içinde tutulacaktı. ‘Birini beğenmiyorsan al sana öteki’ algısı yaratılmış ve olguya dönüştürülmüştü. Bu yapılırken figüranlar devşirme Kürtler, Tunceliler ve Alevilerden seçilecekti. Bileti dönüşsüz kesilen Deniz Baykal’ın koltuğuna tezahürat, alkış tufanı içinde; ‘kral öldü, yaşasın yeni kral’ anonslarıyla sahneye çıkan değil, çıkarılan Kemal Kılıçdaroğlu kendisine verilen rolün farkındaydı.

MUSTAFA KEMAL’İN KANLI GÜNAHLARI

24 Mayıs 2010 tarihinde biraz mahçup, biraz şaşkın, biraz da tedirginlik içinde adını aldığı Mustafa Kemal’in kanlı günahlarını da sırtlayarak O’nun koltuğuna oturdu Tunceli kimliğiyle kodlanan Kemal Kılıçdaroğlu… Kılçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturmasıyla Dersim-Alevi camiasında beklentiler çoğaldı ve ‘bizdendir’ cümlesi yüksek sesle söylendi. ‘Bizim adam Kürttür, Alevidir, başbakan olacak…!’ dendi.

‘AKŞEHİRLİ TÜRKMEN’İM’

Buna karşı, Tuncelili Kemal, CHP’nin 12. Katında tebrikleri kabul ettiği günlerde ‘hâşâ’ dedi; “Kürt ve Alevi değilim, Akşehirli Türkmen’im” sözüyle topa giriş yaptı. Zira bu iki cümle ‘sakıncalı’ydı! Alevi ve Kürt!

Bu cümle talihsizlik olarak görülüp, söylenmemiş gibi sayılsada yüzlerin öne düşmesini engeleyemedi. Biraz üzerine gidildiğinde, “Biz etnik ve inançsal kimlikler üzerinden siyaset yapılmasına karşıyız” dedi Kılıçdaroğlu.

KILIÇDAROĞLU ‘KÜRT SORUNUNU ‘ET BALIK’ ETTİ

‘Kürt Sorunu’nu nasıl çözeceksin?’ denildiğinde, “Et balık kurumunu geliştirerek, hayvancılığı yaygınlaştırarak çözeceğiz” açıklamasında bulundu. O’da selefi Baykal gibi meseleyi işsizlikle açıkladı ve reçetenin hazır olduğunu söyledi. Yetmedi, “Erdoğan cephede korktu çömeldi, ben çömelmem arkadaş” dedi askerler arasında cepheye gitti.

‘ERGENEKON ADRESİNİ VERİN GİDİP ÜYE OLAYIM’

CHP Ergenekon ilişkisi sorulduğunda, “Ergenekon’un adresini verin gidip üye olacağım” diyerek beklenti içinde olanlara üst üste hayal kırıklıkları yaşattı… Dersim soykırımı sorulduğunda “Türkiye’yi zorda bırakmak, Atatürk’ü yıpratmak için kullanılıyor” dedi. Erdoğan Dersim’de yarım ağız özür dilediğinde “Ermenilerin önü açılır” diye sert tepki gösterdi. Tuncelili Kemal, en son anadilde eğitime karşı olduğunu ve bunun ülkeyi böleceğini söyledi.

KÜRTLER VE ALEVİLERİ PARTİDEN UZAK TUTTU

Kılıçdaroğlu durduğu noktayı, amaç ve hedeflerini gizlemezken, ısrarla bazıları ‘bizdendir’ demeyi sürdürdü. Her defasında ‘bizdendir’ cümlesi Kılıçdaroğlu’nun zırhı oldu. Bu durum ‘bizdendir’ denilen kişiye güç, koruyucu zır sundu ve istismara açık bir alan da açtı. Tam da burada, ‘ne istiyorsunuz, bizdendir’ cümlesi dönüp en çokta sahibini, sahiplerini vurdu.

Vurdu çünkü milletvekili aday listeleri açıklandığında görüldü ki, CHP’nin kapıları halen Alevi ve Kürtlere kapalı. Listelerin açıklanmasıyla değişen bir şeyin olmadığı da, değişim beklentisi olanlar hayal kırıklığı yaşadı. En çokta hayal kırıklığı yaşayan Kemal Kılıçdaroğlu’ndan beklentisi olan Aleviler oldu. Altı okun önünde ‘büyük adam’ olma ayrıcalığıyla kameralara yarım ağız gülümseyen Tuncelili Kemal Kılıçdaroğlu liyakat, sadakat ilkesine bağlı kalarak eski liderinin ‘devlet düşmanı’ diye partisinden uzaklaştırdığı Alevi ve Kürtleri O’da uzak tutmayı başarmıştı. Kürtlere ve Alevilere kapıları kapatan Kılıçdaroğlu, o kapıları Ergenekonculara sonuna kadar açmıştı.

ALEVİLERE KAPANAN KAPILAR ERGENEKONCULARA AÇILDI

Hepsinin ortak yanı Alevi ve Kürt Halkının taleplerine sonuna kadar karşı çıkmak, devletin teklik ve inkar üzerine kurulu felsefesine sahip çıkmak olarak açıklamak yanıltıcı olmaz. Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Sinan Aygün, Emine Ülker Tarhan, Süheyl Batum, Oktay Ekşi, İlhan Cihaner tam da bu tanıma uyuyor.Kılıçdaroğlu’nu seçenler, Hüseyin Aygün gibi aşırı PKK karşıtı isimleri de eklemleyerek süreci tamamlamak istediler. Zira bugün olup bitenlere bakıldığında kare tamamlanıyor.

DERSİM YENİDEN KAYBETTİ ’TUNCELİ’ KAZANDI

Eminim ki, bütün bunlar Kemal Kılıçdaroğlu’nun başına gelmiş tahlisizlikler değil. Planlı programlı yürüyen bir süreç olduğu konusunda çoğunluk en azından şimdi hem fikir. Alevi ve Kürtleri yeni bir oyalama sürecine sokmak ve duygularını istismar etmek istediler ve bunu başardılar da… Bir geçiş süreci için kurgulanan Kılıçdaroğlu ile CHP konsepti tam olarak amacına ulaştı diyemeyiz. Ancak Alevileri oyalamakta, aldatmada başarılı olundu. ‘Bizdendir cümlesi’ Dersim’i BDP’ye kaybettirdi ve bir beş yıl zaman kayıbına neden oldu.

Devletin gazabına uğrayan Alevi toplumunun Kılıçdaroğlu için ‘bizdendir’ demeleri ve ona oy vermeleri bir yere kadar anlaşılır bir durum. Ancak, bu anlaşılır durumun anşalılmaz olanı Kılıçdaroğlu’nun kendi toplumuna bu kadar yüz çevirdiği halde, halen yaralı koyun misali Kılıçdaroğlu’nun peşinden gitme arzularıdır. Oysa Kılıçdaroğlu CHP adına geçmişten farklı olarak yeni bir gelecek vaad ettmiyor.

KILIÇDAROĞLU TERCİHİNİ ANKARA OLDU

Kılıçdaroğlu’nun Dersim’de doğması, Kürt-Kızılbaş olması, ailesinin yoksul olması, 1937-38 soykırımında yakınlarını kurban vermesi, anadilinin Kırmanciki olması da sonucu değiştirmiyor; O ve yandaşları tercihini Ankara’a ve soykırımcılardan yana kullandı. Dolayısıyla O bizden değildir, bize zulüm edendendir! ‘Anadilde eğitime karşıyız, ülkeyi böler’ diyen birinden ne beklenir. İnsanlar dilini konuşuyor, eğitim-öğrenim görüyor diye bir ülke bölünüyorsa bölünsün diyeceğine, O ‘vatanı böldürmem’ diyor…

’ŞANLI TARİH’ İÇİNDE DERSİM’İN KANI VAR

Dolayısıyla bizden olmayan Kemal Kılıçdaroğlu bizim olmayan CHP’nin lideri olarak Dersimlilerin çıkarına karşı siyaset yapıyor.Tuncelili Kemal’in lideri olduğu CHP, Dersim’e acı, göz yaşı ve soykırımdan başka birşey getirmedi. İki günlük CHP kurultayında ‘şanlı tarihimiz var ve biz bundan onur duyuyoruz’ demesi de bunu kanıtlıyor. ‘Şanlı tarih’ dediği de soykırım ve katliamlardır. Kılıçdaroğlu’nun ‘şanlı tarihi’ içinde Dersim kanı var. Sormazlar mı Dersim soykırımından da onur duyuyormusun? Gerçek bu. Dolayısıyla hiç kimsenin bu durumu normaleştirmeye, kabuledilir sınırlara çekmeye hakkı yoktur.

YAĞMA YOK! KILIÇDAROĞLU HESABI VERECEK

Sonuç olarak;

Dersim’in kanı CHP’nin ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun yakasındadır. 1937-38 yılında 70 ile 90 bin arasında insan toplu olarak katledildi ve bunu devlet-CHP yaptı. Kemal Kılıçdaroğlu sorumluluk üstlendiğine göre, CHP lideri olarak Atatürk’ü ve İnönü’yü temsil eden biri sıfatıyla; Dersim kanının hesabını hemen vermeli. Dersim kanının hesabını sadece CHP lideri değil, Atatürk’ün resmi altında gururla CHP puzu veren vekilleri, yöneticileri ve destekleyenler de vermelidir. Yağma yok! ‘Ben iyiyim, onlar kötü.’ O kanlı çatı altında bir arada duran herkes soykırımın sorumlusudur.

kaynak..Newededersim.com