Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Şimdi Dağlara Çıkmaz mı İnsan? -Ali Haydar Gürbüz

Bu şehrin patırtısından gürültüsünden, bu politikaların  yalanlarından daleveralarından,bürokrasinin kağıtlarından soygunlarından,ekranlara sıkışmış yalancı aşklardan, ihanetlerden, dostluğun sahtesinden,paranın kirliliğinden,mal - mülk sevdasından  kaçıp arınmak için barınmak için çıkmaz mı insan bu dağlara!.....

Peygamberlerin  çıkıp geldiği yerler değil miydi bu dağlar! Bütün gizemliğiyle sırtını evrene dayamış bu dağlarda özgürlüğün sesleri yükselirken asil sevdaların beslendiği korkusuz yüreklerde destanlar yazılmadı mı? Kavgalar bu dağlara taşınmadı mı!...Adaletin işlemediği, haksızlıkların ve yüzsüzlüğün kol gezdiği bu koca şehirde uzaklaşan eşkiyaların kaçakların,yigitlerin,kartalların, ceylanların,kekliklerin mekanı değil miydi bu dağlar.

Dağlar dağlar oyy dağlar..İnsanın yalnızlaştığı bir dönemde sürekli hayalinde yaşattığı çıkmaya can attığı ve kendisiyle yüzleşmek hesaplaşmak istediği anda  sığındığı  dağlar oy dağlar..

Zulümlerden kaçanları bağrına alan dağlar, onları yıllarca saklayan besleyen ve asla kendisinden uzaklaştırmayan aksine bir ana şefkatıyla kucaklayan seven dağlar. Asıl sığınma va barınma kampları bu dağlardadır. Bir ana gibi, bir yar gibi  gelenin yeteneğine soyuna - sopuna,rengine,kanadına ayağına, gagasına, diline , güzelliğine çirkinliğine bakmadan kucak açan yer veren hayat veren dağlar. Suyun en temizini oksijenin en katıksızını sunan dağlar. Belkide bundandır ki dağların başı hep karlı ve dumanlı olur. Belkide bundandır ki dertlerin en çok taşındığı meskenlerdir bu dağlar. ”Dağın başı kardan ağarmış, dumandan kararmış”  derler, öyledir evrenin gam ve kederi sanki dağlara yüklenmiş. Herkes oralara birşeyler havale eder durur. Umut desen orada, dost desen orada düşman desen orada.... Ağğ dağlar ağğğ dumanlı dağlar, başında karı eksilmeyen dağlar, feryadını duyan nasıl ağlarrr!!!..

 

Munzur dağlarına çıkarken Buyur Baba’ya uğramadan inilmez,ordan bir avuç soğuk suyla kutsanmadan geri dönülmez, Munzur’un doruğunda  baktığın zaman Buyur Baba’ya muhteşem bir yel vurur gamzelerine bütün yüzün çatlar sanırsın  o muhteşem sıradağlara öylece bakarsın,ne şehir gelir aklına ne dert ne tasa, o an sadece sen ve Munzur Dağları varsın... Buyur Baba arkasını koca bir kaya kütlesine yaslamış ve o kayanın alt tarafında  belkide milyonlarca yıldır hiç erimemiş kar tabakaları görürsün ,oraya dokunmayacaksın, kayarsın düşersin, buz gibi soğuk sulara gömülürsün çok değil hemencecik orada donu verirsin. Hayatının bir kaç saniyelik olduğunu o an anlarsın.Tabi bunu arzu etmezsin..Bu karı ellemek isteyipte bu suya gömülen az gencimiz olmadı. Herşey bana olmalı benim olmalı düşencesinde olmayacaksın,Munzur ortak yaşamın adresi insanlığın kabesidir, güzelliklerin ve doğruluğun kıblesidir.

 Munzurun suyu olaydım,dağını  taşını dolanaydım, dolanıp yüreğine akaydım, yarana merhem çalaydım, geleceğine umut saçaydım,yoldaşın olaydım, çarpışaydım, senin yerine ben düşeydim, öleydim, ve  dağlara gömüleydim, oy dağlar yıldızları bana yakın kılan dağlar,derdimi anlayan dağlar!.Sen misin beni düşmanıma teslim eden haa söylesene sen misin!....

Dağlar sırdaştır, yoldaştır, ana kucağı gibi sıcak ve üretkendir. An gelir öfkelidir, dumanlıdır, karlıdır, umulmadık bir anda kasırgalar estirir, bağrında seller kaldırır, kızgındır, bunları bilecek ve dayanacaksın. Dağların doruğunda yılların karı buzlanarak belkide asırlarca erimeden  üst üste yığılır kalır, katran gecelerin soğuk ayazında dağların sert ve dondurucu rüzgarları kusursuz bir senfoni gibi şakırdayarak eser, kaçaksan dumansız ateşler yakarsın, kulaklarına  vahşi rüzgarların esintileri   geldiğinde ürkersin ama korkma ardından gelen sessizlik  var ya hele sabahın alaca şafağında doğan  güneşin tenine dokunuşu, çiçeklerin yaydığı taze kokular sana yeni bir can yeni bir umut ve enerji verir işte o an kaçak olduğunu unutursun özgürlüğün tadını  çıkarırsın. Dünya umurunda mı olur.heyy gidi dağlar heyy sen misin beni düşmana teslim eden !!..Ömrüm 80 yıl tutsak olacağına 10 yıl seninle özgürce olsun.

 

Dağlar tarihimizi içinde gizleyen güçlü birer arşivdir,hatta sessiz canlı tanıklarıdır, bölgede geçmişte günümüze kadar yaşanmış yaşanmakta olan tüm olayları içinde barındıran ve bir şekilde koruyan önemli mekanlarıdır. Geleneğimizin kültürümüzün, inancımızın ilk temelleri  bu dağlarda  atılmış buralarda şekillenmiştir. Geçit vermez amansız görüntüler içerisinde insana ulaşılmaz görünen dağların kenarlarında mutlaka gidilecek yolları vardır amansız aşılmaz  değilller. Büklüm büklüm kıvranan dar dereleri yukarıdan aşağıya doğru kıvrıla kıvrıla akan suları insanda geleceğe dair büyük umutlar yeşermesini ve hayatı sevmesini sağlar.

 

Şarkılarımızın bir çok mısrasında dağlar söylenir, dağlara ya isyan edilir yada sitem edilir  veya yare ulaşılmanın önünde engel gösterilir.”yol ver dağlar yol ver yarime gideyim”,”karlı dağı aşamadım”,”dağlar seni delik delik delerim/Halbur alır toprağını elerim”, “sere çiya bi dumane”,”Çiya jı çiya bılınde”,”kuro dino mın go çiya bılınde te nabinim” ,”çiya berf u barane”,” çiyan te lawe mın jı deste mın gırt”,”yıkılası dağlar” gibi daha binlerce mısra dağlar üzerinde yazılmış söylenmiştir. Dağlar aynı zamanda umut olmuş özgürlük savaşçılarının mekanı barınağı olmuştur. Yıllarca bu dağlarda ikamet eden yüzlerce savaşçı vardır ve bunlarda bu dağlarla kah ağlayıp kah gülmüşler,”benim meskenim dağlardır dağlar” demişler,”şu dersimin dağları gerillanın oturağı”,”Ey Cilo duy sesimi sana anlatıyorum, bir gün beni bağrında vuracak olurlarsa ,sevdamı derinden koru ve anlat onu gelecek kuşaklara, sana sığınanlara anlat, ey Cilo anlat onu yoldaşlarıma halkıma,sizler için korkmadan çarpıştım dersin” dağların bağrında ne ateşler yandı söndü, nice yıldızlar kaydı, Newroz ateşinin Zagros dağlarında nasılda parıldadığını, ışığın nasılda saçıldığını hayal edebiliyorum.

 

Dağlar hiçbir düşünceye karşı değiller ama yürekli ama onurlu  düşünenlerin meskenleridir. Ancak onlar dağlarda uzun yıllar kalabilirler, yani onurlu ve özgürce düşünenler içindir dağlar bu yüzden insan kaçmaz mı bu rezilleştirilmiş şehir yaşamından dağlara, oralarda mekan tutmaz mı!!! iş hapsi,ev hapsi,vergi hapsi,bürokrasi hapsi neye dokunursan içinde stres neye bakarsan mutlaka keyfini kaçıracak bir portre çıkar karşına!...Puştluğun hızla büyüdüğü yayıldığı yağmurların kirlendiği karın bile Ak rengini yitirdiği topraktan kopuk,kırdan yaylalardan kopuk, kekik kokusundan, ışkınlardan, devasa mantarlardan uzak, kengere hasret  bu şehirlerde insan çıkmaz mı dağlara!....Dağlar oy Dağlarrrrrr Derdime derman dağlarrrr,b ak hele etrafına belki benim içinde bir yerin var mı dağlar?

 

kaynak.Birdoz Akademia