Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

ROBOSKİ-Aziz Öz

Hangi mevsime baksanız, hangi aya baksanız, hangi haftaya baksanız bir cinayet, bir katliam, bir hukuk rezaletiyle karşılaşırsınız bu ülkede. Her aya, her haftaya enaz bir cinayet, bir insanlık suçu sığdırmanın yanında, bir o kadar da hukuk pişkinlikleriyle karşılaşırsınız. İşlenen suçları gizlemek için bin takla atarlar; bin dereden su getirmekle uğraşırlar, işlenen cinayetlerin hesabını sormamak için muktedirler. İstedikleri sonuçları elde edemezlerse, topluma korku salmanın, korku toplumu yaratmanın yoluna giderler. Açtıkları ya da cesaretli bir kaç kişinin mücadeleleri sonucunda açmak zorunda kaldıkları hiç bir soruştuma, hiçbir dava adaleti sağlamak için değil, yine kendilerini aklamak, paklamak içindir. Muktedirlerin kim olduğuna bakmaksızın, diyebiliriz ki hukuk her zaman güçlünün en güçlü, en acımasız sopası olmuştur bu ülkede. İnsanlığın tüm tarihi boyunca uğruna mücadele ettiği, öldüğü bir kaç değerden biri olan adaleti bu kadar çıkarlarına alet edenlerin, döktükleri gözyaşları sahici, içten olabilir mi? Buna inanmak için tek bir neden, bir tarihsel örnek var mı bu topraklarda?

Roboski'de 34 insanı en acımasız bir biçimde, en vahşi bir biçimde öldüreceksiniz, ama adalet adına bir yıl boyunca tek santimlik bir yol almayacaksınız. Neden alınmadı diyenleri azarlayacaksınız, korkutacaksınız, itibarsızlaştırmaya çalışacaksınız. Bunlar yetmez ise, işlenen insanlık suçunu ortaya çıkarmak için kullanacağınız hukuku, korkutamadığınız, geri çekilmesini sağlayamadığınız insanları hapsetmek için kullanacaksınız. Gerek iktidarınızla, gerek hukukunuzla, gerek polisinizle, gerekse basınınızla mağdurların üzerinde en büyük terörü, yani devlet terörü uygulamaktan çekinmeyeceksiniz ama, mağdurları, mağdurların haklarını savunanları da teröristlikle suçluyacaksınız. 34 insanın katliamından dolayı tek bir kişiyi tutuklamayacaksınız, yetkili tek bir kişi istifa etmeyecek ama, siz ortalıkta adil yetkili diye dolaşacaksınız. Tüm bu yaptıklarınız yetersiz olacak ki pişkinliğe devam edeceksiniz. Bir kısmınız kanal kanal dolaşıp, gerçekten gazeteci değil, müsvettesi olanların eşliğinde gözyaşları dökeceksiniz. Ve gazeteci müsvettelerinin yıkama yağlamalarıyla o gözyaşlarını topluma insani bir refleks olarak sunacaksınız. Oysa siz çok daha iyibilirsiniz ki, göz yaşları kimileyin , arsızlığın, utanmazlığın, acımasızlığın, yani daha bir siyasi deyimle adaletsizliğin ve hukuksuzluğun en kolay, en yüz karası örtüsüdür. Yine siz çok iyi bilirsiniz ki, toplum, yani insanlık, yani sizin o çok dile getirdiğiniz ve "inandığınızı" iddia ettiğiniz tanrı sizden bu katliamın hesabını vermeyi, hesabını sormayı istemektedir. O dilinizde düşürmediğiniz H

hakkaniyet, bu vahşetin hesabını sormakla olur. Öyle ya, siz de haklısınız! Tarihte kim kendisinden hesap sormuş ki!

Tam bir ali cengiz oyunu oynayacaksınız kamuoyuyla hiç ama hiç pişkinlikte ödün vermeksizin. Kiminiz mağdurları doğrudan, yüzü kızarmadan suçlayacak; kiminiz de "yok özür dilemem, dilerim. Özür dilemekte ne var ki, gerekirse her zaman dilerim" diye açıkça alaya alacaksınız başta mağdurlar olmak üzere tüm toplumu. Tüm bunları oy almak için, iktidarda kalmak için yapacaksınız. Bir kış günü, bembeyaz karı, oluk oluk akıttığınız kanla kızıla boyacaksınız ama, hala ağzınızda müslümanlığı, adaleti, hak hukuku düşürmeyeceksiniz. "Benim yönettiğim ülkede neden insanlar üç beş kuruş için, o inanılmaz koşullara katlanıyorlar?" diye sormanız gerekirken, "sorgusuz sualsiz" öldürdüğünüz insanları kaçakçılıkla suçlayacaksınız. Hem de kendi servetinizin kaynağını açıklayamadığınız halde. Öyle ya, siz de haklısınız! Yoksulluğu, yoksunluğu, yokluğu dert edinmeyenlerin, böyle bir soru akıllarına gelir mi?

Uzaydan bir insan bu ülkeye bakarak şunu dese kim tersini iddia edebilir " 28 Aralık 2011'de Türkiye'de hiç bir olay olmamıştır. Değil 34 kişi, roboski'de tek bir insanın burnu kanamamıştır. Kanasaydı bu hukuk devleti olan Türkiye'de hükümet idari olarak, yargı hukuksal olarak mutlaka hesabını sorardı"? Öyle ya! Sizin de zaten istediğiniz bu değil miydi?

Bu bir yıl boyunca gelinen noktada şunu söylemek mümkün: Tek bir kişi tutuklanmadığına, tek bir kişi istifa etmediğine göre, emiri verenin kim olduğu apaçık ortadadır. Gerisi laf-ı güzaftır aslında.


28.12.2012

Aziz Öz