Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

3.KÖPRÜ-Aziz Öz

İktidar 3.köprüye öyle bir isim verdi ki, 3.köprü yapmak gerekli midir, alternatifi nedir, güzergahı doğru mudur gibi soruları sormanın anlamı kalmadı. Bunu bilinçli mi, yoksa bilinçsizce mi yaptığının hiç bir önemi yok artık. Nerdeyse tüm tartışmalar köprünün adı üzerinde yürüdü. Çünkü köprüye verilen ad, aklı ve vicdanı olan herkesi şok etmesi gereken bir addır. Bu ad ile yaşamk hazm edilebilir bir durum değildir.

Bilindiği gibi YSS alevi katliamlarıyla çok ünlüdür. Bu insanlığın yüz karası ününde de çok haklıdır. Çoluk çocuk, yaşlı demeden önüne geleni öldürmekten çekinmemiştir. Tarih kitaplarında 40 bin alevi denmektedir ancak, aşağıda ailesine yaptığı zalimlikleri okuyunca, siz de benim gibi 40 bin değil 140 bin, 240 bin de öldürebilir. Nitekim öldürdüğünden hiç kuşku duymamak gerekir. Çünkü Anadolu'da yalnız alevileri değil, önüne gelen herkesi, kendisine biat etmeyen herkesi kılıçtan geçirmekten asla geri durmamıştır. Herhalde işgal ettiği ülkelerdeki halklara gül atmamıştır. Padişahlık yaptığı 8 yıl boyunca sevgi, iyi şeyler adına en ufak bir ize rastlanmayan böyle bir zobayı iyi anmak aslında suç olmalıydı.

Kimi insanlıktan, insanlığın geldiği noktayı algılamaktan uzak olan kişiler, YSS'in Osmanlı toprağını 3 katına çıkardığını övünç vesilesi yapmaktadırlar hayasızca. Oysa yapılan bugünkü adıyla bir işgaldir ve işgalde bir suçtur. İşgale karşı savaşta dünyadaki en meşru savaştır. Bu işgaller boyunca disiplinsizlikten öldürttüğü kendi askerleri yanı sıra, özellikle yok ettiği yerli halklara, savaş meydanında canlarını veren zavallı Anadolu çocuklarına en ufak bir saygısı olan bir insan, bir ülke nerdeyse dünyanın en güzel boğazına yapılacak bir köprüye böyle bir isim verebilir mi? Bu bir tarihsel utanç olmaz mı? Ve bu utançla yaşayabilir mi? Oysa işgal ettiği ya da muhafazakar kesimin kullandığı deyim ile fetettiği halklardan tam tersi özür dilemek, böylesi bir zalimi sonsuza kadar lanetlemek gerekmez mi? Çağının Hitler'inin elindeki kanı temizlemeye büyük bir zevkle sıraya girmiş muhafazakarların vicdanı(vicdansızlığ) yetmez. Vicdanlarını cüzdanlarına kilitleyenlerin, tarihsel acıları anlamalarını beklemek saflık olur.

Öte yandan her dem islama vurgu yapan bu sözde dindar siyasilerin, Hz. Muhammed'in ülkesi bu zalim tarafından işgalle tarumar edilirken, mirası darmadağın edilirken, işgalcinin yanında yer almaları aslında  Hz. Muhammed'e ne kadar sahte  bir sevgi gösterdiklerinin kanıtıdır. Halifelik kurumunu yıkan YSS'e hayran olmaları aslında ne kadar milliyetçi olduklarını da kanıtlar bir yönüyle. Bu vicdansızlar hiç düşündüler mi, işgal sırasında Hz. Muhammed hayatta olsaydı, işgalciden yana mı olurdu yoksa her onurlu insan gibi işgalciye karşı mı savaşırdı? Hz. Muhammed, kendi mirasını kana bulayan, yerle birden bu zalima karşı elbette ki, gül değil zalimi yaralayacak ne olsaydı atmaktan çekinmez ve zalimi sonsuza kadar lanetlerdi. Çünkü herkes gibi O da ülkesinin işgale uğramasını dert ederdi.  İşte gerek işlediği insanlık suçlarıyla gerekse işgalleriyle ün yapmış bu ilkel Hitler'i savunma, anma, yaşatma peşine düşenler Hz. Muhammed'i sevmeleri tam bir sahtekarlıktır. Onlar Hz. Muhammed'i değil işgalciyi seviyorlar.

Burada bir noktaya daha değinmekte yarar var. Kimi tarihçi, köşe yazarı köprüye YSS adının verilmesini eleştirirken şöyle bir gerekçe ileri sürüyor, "bu isim alevileri yaralamıştır". Ben bu gerekçenin son derece yetersiz olduğunu, hatta anlamsız olduğunu düşünüyorum. Eğer Almanya'da herhangi bir yere Hitler adı verilseydi, acaba yalnızca Yahudiler mi yaralanırdı? Yalnızca Yahudiler, sosyalistler mi isyan ederdi? Yoksa insanım diyen, yoksa yönü insana dönük olan herkes mi yaralanır, itiraz ederdi?  Herkes ama herkes bilmeli ki, 3.köprüye YSS adını vermek alevilerin sorunu değil, insanım diyen herkesin sorunudur. Bu isim yalnızca en büyük kurbanları olan alevileri yaralamaz, ülkeleri işgal edilmiş, yakıp yıkılmış, hayatları karartılmış tüm halkların ardıllarını ve vicdanı özgür olan herkesi yaralar, incitir. Bu ismin Arap halklarını, mazlum dindaları yaralamayacağı beklenebilir mi? Hangi aklı başında insan işgalcilerin yaşatılmasını, iyi anılmasını isteyebilir? Varsa öyle biri insanlığında kuşkulanmak gerekir.

İsterseniz şimdi de biraz YSS'nin(Yavuz Sultan Selim) devlet yönetiminde ailesine ve çevresine yaptıklarına bakalım ve yazıyı bitirelim. YSS Osmanlı tarihinde darbe ile başa gelmiş ilk kişidir.  Darbeyi babası 2. Bayazıt'a karşı yapmıştır. Bu darbe sonucunda babasını zehirleyerek öldürtmüştür. Babasından kurtulduktan sonra sıra kardeşlerine ve yeğenlerine gelmişti. YSS yıllarca önce ölmüş olan abilerinin çocuklarını öldürmekle işe başladı. Bu iş için kalktı Bursa'ya gitti. Önce ölmüş olan ağabeyi Şehinşah'ın oğlu çocuk yaştaki Mehmet'i boğdurdu. Peşinde yine ölmüş olan ağabeyi Mahmut'un oğullarını Musa, Emin ve Orhan'ı boğdurdu. Artık hayatta olan kardeşleri Korkut ve Ahmet'e sıra geldi. Kardeşi Korkut, devlet yönetiminde hiç gözü olmadığını ve devletten uzak, rahat bir yaşam sürmek istediğini her fırsatta YSS'e bildiriyordu. YSS bundan emin değildi. Kardeşine bir tuzak kurarak boğdurttu. Peşinde yanında rehin tuttuğu yeğenini (Korkut'un oğlu) boğdurdu. Hayatta kalmış tek ağabeyi Ahmet'e sıra gelmişti. Bu ağabeyine de yine tuzak kurdu. Devlet bürokrasi ağzından, ama aslında kendisi mektuplar yazarak saltanata sahip çıkmaya çağırıyordu. Ağabeyi de bu tuzağa düşerek boğulmaktan kurtulamadı. Çocukları da yine bir şekilde yok edildiler YSS tarafından. Kendi çevresinde boğdurduğu devlet ileri gelenleri burada sıralamaya gerek yoktur. İktidarda kaldığı 8 yıl boyunca hep öldürme, boğdurma yok etme var. Zalimlikte sınır yoktur.

İşte hem içe hem dışa karşı böylesine zalim, zorba olan birinin adı böyle devasa bir yapıta verilmemelidir. Bu ülkenin vicdanı asla bunu kabul etmemelidir. Asla, asla,............