Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

BURASI ÜST ÜSTE GÖMÜLENLER OVASI / FERHAT TUNÇ

Burası üst üste gömülenler ovası 

Sağım kör engerek, solum kartal yuvası 
Karlı yorganımda kanlı postal izleri
Toprağı çürütmüş ciğerimin yarısı

Dersim, yaşamış olduğu büyük, trajik, tarihsel acılarıyla yüzleşiyor. Cumhuriyet tarihinin en acımasız katliamlarına sahne olan Dersim coğrafyası, adeta bir açık hava mezarlığı görüntüsü sergiliyor. 1938’li yılların toplu mezarlarına son 30 yıllık kayıplar eklenince acı ve öfke katlanarak büyük bir çığlığa dönüşüyor.
 
Bu insanlık dışı durum ve bunu yaratan cellâtlaşmış devlet zihniyetine olan öfke, patlama noktasına gelmiş görünüyor.
Kayıp yakınlarının ısrarlı mücadelesi sonucu toplu mezarlar ardı ardına açılıyor ve açıldıkça da ortaya saçılan insan kemikleri acı ve öfkenin adı oluyor. Bu kemikler, büyük bir vahşetin izlerini bugüne taşıyor. Parçalanmış ve işkence sonucu kolu, bacağı koparılmış cesetlere rağmen aileler çocuklarının cesetlerini istiyorlar, çünkü üzerinde dua edecekleri, ziyaret edebilecekleri bir mezar olsun istiyorlar. Yıllarca çocuklarının bedenini arayanlar, bunu olayın tüm acı ve trajik yanına rağmen samimiyetle istiyorlar. 
İnsanlık dışı yöntemler kullanılarak katledilen insanların, sadece kemiklerden ibaret cesetlerinin kimlik tespitini yapmak bugün mümkündür. Bunun tek yolu hiç şüphesiz yapılacak olan DNA analizleridir. Çünkü benzer gelişmelerin yaşandığı Bosna ve Sırbistan’ da bu yöntemle binlerce aile, yakınlarının cesedini teşhis edebilmiş ve bu durum ailelerin acılarını kısmen de olsa dindirebilmiştir. Bu yüzdendir ki kayıp evlatlarının izini arayan on binlerce aile, bu toplu mezarlara koşuyor. Hiç olmazsa evlatlarının kemiklerini gömecekleri normal bir mezarı, isimlerinin yazılacağı bir mezar taşı olsun diye. 

Çemişgezek'de kazılan toplu mezarın varlığından bizzat haberdardım. Askeri karakolun gözetme kulübesine yakın bir mesafede bulunan bu toplu mezarda gömülü olanların yaşadığı çatışmayı ayrıntılarıyla o zaman tanıklık etmiş köylüler, bize aktarmıştı. Bu anlatımlar doğrultusunda gömüldükleri bu toplu mezara uğramış ve saygı duruşunda bulunmuştuk. Oysa bunlar hiç yaşanmamış gibi, son 30 yıllık savaşın sonucunda çocuklarından haber alamayan on binlerce ailenin varlığından bihaber davranan bir devlet zihniyetiyle karşı karşıyayız. Bu acıları dindirmek ve yeni acıların yaşanmaması için barışa şans tanımak gerekirken, yeniden bir savaş dayatmasıyla karşı karşıya bırakılmamız an meselesidir. Yapılan hazırlıklar ve izlenen politikalar devletin giderek savaşı dayatmaya dönük bir yaklaşım içinde olduğunu göstermektedir.
Hal böyleyken açılan bu mezarlardan yana iyimser bir beklenti içinde olmak ne yazık ki mümkün değil. Çatışmalar sonucu ortaya çıkan yeni kayıplar, ne yazık ki gerçeklerin araştırılıp gereğinin yapılmasını imkânsız kılıyor. Hakikatlerin araştırma komisyonlarından yana en küçük bir adım atılamadı. Bu anlamda bir gelişme sağlanabilseydi bugün için ortaya çıkan bu toplu mezarların ve faili meçhul cinayetlerin aydınlanması sağlanabilirdi.

dersim gazetesinin eylül sayısında yayınlanmıştır