Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Elazığ’ın muhalif frekansı: Ezgi Radyo!

 

Yerel yayıncılık lisansı ile Elazığ’da yayın yapan özel radyolardan biri olan Ezgi Radyo, 2003 yılında kuruldu. Farklı, muhalif ve anadillerde yayın yaptığı için reklam ve sponsor bulmakta, belirli bir dönem sorunlar yaşadı. Ama buna rağmen yayın prensiplerinden ödün vermeden, kendisini günümüze kadar taşıdı. Radyonun sahibi A. Paki Kaymaz’la yaptığım sohbeti, paylaşmak istedim.

 


Hasan ASLAN

Bu yıl, yirmi dört yıllık gurbetlik hayatımda yapamadığımı yaptım: Memleketimde baharı yaşadım! Sarılı kırmızılı çiçekleri sarmaş dolaş, sevişirken görmek isteyen, Dersim’e baharda gitmelidir. Sarı ve kırmızının, araya yeşili serpiştirmesi için, ünlü bir tanımlama vardır: 'Kesk u sur u zer’, yani ‘yeşil-kırmızı-sarı’! Dağlar, vadiler kendi renklerini yaratır; doğa böyle bir şeydir. Bazen tablo da çizdiğim oluyor. Ama, Dersim doğasının bize bahşettiği tablonun yanında, benimkilerin lafı mı olur! Daha doğrusu, sadece benimkilerin değil, en ünlü ressamların bile olmaz.

Fakat, burada Dersim’le ilgili lafı daha fazla uzatmayacağım. Sözü, Dersim’e gidişlerde mecburî duraklarımdan birine getirmek istiyorum: Elazığ’a! Doğu Anadolu’yu, batıya bağlayan yolların kavşak noktasında bulunan Elazığ’ın il sınırları içindeki en önemli akarsu, Fırat ve kolları. 86 kilometrekare yüzölçümü olan Hazar Gölü ise, il merkezine 30 kilometrekare mesafede. İl Keban, Karakaya, Kralkızı ve Özlüce gibi çok sayıda baraj gölleriyle de çevrili. Bu yüzden, geçmişte karasal iklimin hüküm sürdüğü Elazığ, yapılan ve yapılmakta olan barajların etkisiyle ılıman bir iklime sahip artık.

Elazığ’la ilgili çemberi biraz daha daraltıp, sizi yerel bir radyonun muhalif frekansıyla buluşturmak istiyorum. Viyana'dayken internet üzerinden tanıştığım ve dinledigim bir radyo: Ezgi Radyo!

Ezgi Radyo’ya gitmek için Hozat Garajı’ndan Gazi Caddesi’ne doğru yürümeye başladım. Ne de olsa bu bir ziyaret; eli boş gitmek olmaz! Birinci Harput Caddesi’nin son bulduğu, Gazi Caddesi’nin başladığı noktada bulunan bir pastahaneye girip, bir kilo kaklava alıp, yoluma devam ettim. Ezgi Radyo’ya gidebilmek için, yaklaşık beş yüz – altı yüz metre Gazi Caddesi’nden ‘Heykel’ yönüne doğru yürümek gerekiyor. Ki, ben de öyle yapıyorum. İzzetpaşa Camisi’nin önünden geçip, Gazi Caddesi’nin İstasyon Caddesi’yle kesiştiği yerden Postane’ye doğru devam ettim. Sağda kalan Vali Fahri Bey Caddesi’nde elli adım kadar yol alıp, Ezgi Radyo’nun bulunduğu Tuncay Sokak’a nihayet girdim.

Bundan yirmi beş-otuz yıl önce, burası Çemişgezek Garajı’ydı. Yeni yapılanmalarla beraber yerler değişmiş. İyi mi, kötü mü olmuş? Ben bir şey söylemeyeyim! “Bu değişimler için orda yaşayanların değerlendirmeleri en doğru olan”dır derim.

Dış kapıdan içeri girip asansöre yöneldim. Dördüncü katın asansör düğmesine basıp bekledim. Radyonun bulunduğu kata çabuk ulaşmıştım. Kapıyı açan genç bayan, kiminle görüşmek istediğimi sordu. Verdiğim cevap üzerine beni içeri buyretti. Planladığım gibi, radyonun sahibi A. Paki Kaymaz’la sohbete daldık. Kaymaz’la sohbetimize, program sunucularından Necla Yeter de katıldı.

Yerel yayıncılık lisansı ile Elazığ’da yayın yapan özel radyolardan biri olan Ezgi Radyo, 2003 yılında kurulmuş. Ekim 2008’den itibaren ise, “Yü-Şa Radyo Tv Yayıncılık AŞ”nin bünyesinde yeni bir yapılanma sürecine girmiş. Elazığ’da farklı/muhalif bir anlayışla yayın yaptığı için reklam ve sponsor bulmakta, belirli bir dönem sorunlar yaşamış. Ama buna rağmen yayın prensiplerinden ödün vermeden, kendisini günümüze kadar taşımış.

A. Paki Kaymaz, ''Elazığ’ın kozmaopolit yapısı gereği biz bu sıkıntıları yaşadık”, diyor. Elazığ, bilmediğim bir kent değil. Gençliğim Elazığ’da geçti. Kaymaz, bu değerlendirmesinde çok haklı. Benim gözlemlerime göre de Elazığ geriye doğru bir savrulma yaşamış durumda. Bu savrulma, bir kırılmaya dönüşür mü bilmem! Dolayısıyla, biz en iyisi mi, Kaymaz’ın değerlendirmelerine kulak vermeye devam edelim: ''Yayınlarımızı işverenlerden çok halk dinliyor. Yüzde 33 dinleyicimiz 20 yaş üstü. 20 yaş altı dinleyici yüzdemiz ise yüzde 8.'' Elazığ’dan dünyaya açılan farklı bir pencere olan Ezgi Radyo’nun frekansı FM 88.0. Kendi anadilinde bir müzik dinlemek isteyen her Elazığlı, mutlaka bu frekansa girmelidir.

Benim tanıklık ettiğim kimi sıkıntıları da paylaşayım istedim. Örneğin, Pertek’ten Hozat’a doğru yol almaya başlayınca, Ezgi Radyo’ya da “elveda” demek zorunda kalıyorsunuz. Yani, bağlantınız kopuyor! A. Paki Kaymaz, bu sorunla ilgili şunları dile getirdi: “Gülmez’de elli metrekarelik bir alana ihtiyacımız var. Bu alana kuracağımız bir verici, bizi Hozat ve Çemişgezek dinleyicisiyle de buluşturacak. Bununla ilgili çalışmalarımız sürüyor. Ancak henüz bir sonuç almış değiliz.”

Kaymaz’ın da dikkat çektiği üzere, gerçekten de Elazığ, hâlâ tutucu bir şehir. Böyle bir şehirde özgür, demokrat, halkların kardeşliğinden yana ve üstelik bölgedeki anadillerde yayın yapmak kolay değil. Dinleyicinin ezici çoğunluğunu esnaf oluşturmuyor ama reklam verecek olan da esnaf! Bu yüzden, ekonomik sıkıntı kaçınılmaz oluyor. Demokrat, muhalif yayın ilkelerine bağlı kalmak, kıldan köprü geçme maharetini göstermeyi gerektiriyor.

Anlayacağınız, tutuculuk konusunda değişmesi için gençliğimi heba ettiğim şehir, kötüye doğru değişmiş. Öyle ki bendeki değişimi de kabul etmez bir durumda! Çok değil, bundan iki yıl önceydi: Hava yine sıcak ve aylardan Ağustos. Yani, yer-gök yanıyormuş gibiydi. Yürürken, ayaklarınının yanacağını düşünürdü insan. Hozat Garajı’nı terk edip İzzet Paşa Camisi’ne doğru yola koyulmuştum. Bir tuhaflık vardı: Herkes bana bakıyordu sanki! “Acaba arkamda mı bir şeyler oluyor”, zannıyla ben de dönüp arkaya doğru baktım. Tuhaf olan hiç bir şey yoktu. O an kendime geldim. Uzun saçlı ve kısa pantolonluydum! Yani, Elazığ’da “tuhaf bulunan” bendim!

Eh, böyle bir şehirde demokrat, muhalif ve anadillerde yayıncılık yapan arkadaşları anlamak, hiç de zor değil!

(Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. )