Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

AYRIŞMA

Dersim’de 70 bin kişiyi katletmesi yetmemiş gibi devlet hala Kürt öldürüyor. Yedi can daha katledildi. Kürt halkı yas içinde. AKP, ordu, polis elele Kürdü öldürüyor. Savcı ve hakimi zindana atıyor. Sanıyorlar ki, Kürtler şiddete boyun eğer, pusar siner. Ama yanılıyorlar. Çağımız hak arama çağıdır. Piran, Zilan ve Dersim soykırımlarından doğan gencecik Kürt halkı artık öldürmekle bitmez. Öldürdükleri her canın ruhu, bilinçli yedi bin can olup Kürdistan dağlarında yaşayacaktır. Kürtler ölümlerden doğar. Her katletme Türk-Kürt ayrışmasını hızlandırıyor. En modern silahlarla donanmış ordusunu bir avuç Kürdün üzerine sürerek, öldürdükleri yedi genç için sevinip karnını ovuşturan Başbakan, Muş’ta katil atalarının izinde olduğunu konuşmasıyla gösterdi. Barbarlığa bakın ki, öldürmekle kalmıyor büyük Türk askeri, bir de cesedi parçalıyor, gözünü oyuyor, kulağını kesiyor. Bu Katliam emrini veren Erdoğandır. Kanın durmasını istemiyor. Eli Kürt kanında olan birini, Muş ve Kürdistan’da karşılayan Kürt ise Kürdün yüzkarasıdır.

Ama buna rağmen Kürtlerde de bir ayrışma süreci izleniyor. Bugün iki tip Kürt vardır. Biri Türk devletinin xulamı, devletin önüne attığı kemik üzerinde hırlayan, her türlü ulusal onurdan boşalmış, şeref ve onurunu kaybetmiş, devletin partilerinde aday, Kürt soyuna müthiş düşman, zalimin kılıcını takınmış, Başbakan’ın „Kürt kardeşim“ dedikleridir. TRT 6’da boy gösteren, ırkçı-Türkçü camilerde münafıkların ardında namaza duranlardır. Her gün Kürdü inkar ve imha eden sistemin yeminli MİTçi-Türkçü imamlarının ardında Türke dua, Kürde beddua okuyana amin diyendir. Türk ırkçı sisteminin ihalesini alan, bakanı olup, Kürt halkına karşı savaş açanlardır. Mehdi Eker ne diyor: „Din, ibadet şahsi bir şey bu. Yok o imam böyle, bu imam şöyle olacak. Olacak bir şey mi?“ Bu şahıs ne demek istiyor? Camide münafık imamlar; „Allah Türk ordusunu, devletini korusun!“ deyince siz de amin deyiniz, demektir. Sözde bin senedir beraber yaşarmışız? Ama nasıl? Kendini inkar edecek, Türk okuluna gidecek ve Türküm diyeceksin. Anadilini konuşmayacaksın. Okulda eğitim öğretim istemeyeceksin. İstediği zaman öldürecek, istediği zaman hapse koyacak, Kürdü köle yapacaksın. Devlet bunları istiyor. Başbakan bunları istiyor. Anadil isteme, namazını faşist ırkçı imamların ardında kıl, haksız, hukuksuz olmayı kabullen, tüm insani erdemlerini kaybedip kendini Kürt görmez ya da Kürt için düşünmezsen, devletin ve başbakan’ın Kürdü olursun. İhale alırsın. Bakan olursun. Başbakan ve AKP Kürtlerin Melle Şafii’nin ardında namaza durmasından müthiş korktular. Onun için Kürdün kutsal cumasına saldırıyor.

Bir de öbür Kürt, özgür Kürt var, AKP’nin düşürdüğü Kürde tavır alan, insanlığını bayrak yapanlar var. Bunlar ben Kürdüm diyor. Ben Sultan Selahaddin’in soyundan gelme, ben Ahmedê Xanî insanlığı taşıyan, ben Şeyh Said, Seyid Rıza’nın ruhundaki azadiyim diyor. Ben halkım, doğuştan gelen haklarım var, bunları olmazsa olmaz görüyorum diyor. Ben Kürdüm, dilim var, kültürüm var. Türkler Anadolu’ya gelmeden üç bin sene önce bu topraklarda yaşayan kadim halkım. AKP devletinin yalan ve hilelerine inanmıyorum, diyor. Namazımı özgürce kendi seydalarımın ardında kılmak istiyorum. Münafıkların camisinde işim yok diyor. Dersim’de öldürülen YEDİLER’in doğum tarihlerine bakınız. Çiller-Güreş çetesi Kürdistan’da kan akıtırken dünyaya gelenlerdir. Şimdi düşen yedilerin bayrağını yedi binlerin aldığı şüphesizdir. Kürt halkının özgür ve onurlu geleceğini kuranlardır.

Şimdi bu Kürtler saflarını daha sıklaştırıyor. Şerafettin Elçi, sonunda azadi kervanında yerini aldı. Kürtlerin bu birliği AKP’yi ürküttü. Onlar iyi biliyor; Kürtler parçalanmışlıktan kurtulursa, bir ağız konuşursa, ulusal mücadele bayrağını ileri götürürler. Onun için „benim Kürdüm“, „senin Kürdün“ yaratılıyor. Aslında bu çağda eğer hala Kürtler birlik olamıyorlarsa, sudan havadan bahaneler getirip, Türk solu hastalığına benzer küçülmeyi, küçük olsun benim olsun, diyecek kadar kendine yabancılaşıyorlarsa, onlar Tayyip’in Kürtleri görülüyor. Kürtler, birliğin önünde hiç bir engel görmek istemiyor. Müslümansa, Altan Tan’ı örnek alsın, İmam Şafii’nin ardında namaza dursun, diyor. Ben Münih’te açılmasına önayak olduğum caminin şehit seydasının cuma hutbesini unutmam. „Biz Kürtler; ister Müslüman, ister Alevi, ister Ezidi, bir halkız ve kardeşiz.“ demişti. Eğer Aleviyse, BDP onların örgütüdür zaten, başka yerde olmasına gerek görülmüyor. Kaldı ki, Alevinin zorba, ırkçı-faşist ve katliamcı sistemin partileri AKP, MHP ve CHP de olmaları, onlara oy vermeleri, Aleviliğe yapılan en büyük ihanet görülür. Kürt halkı tüm sınıf ve katmanlarıyla ayağa kalkmış, demokratik ulus, demokratik devlet, özerk ve özgür Kürdistan haykırıyor. Sivil Cuma’yı terörize eden AKP’nin, Kürdistan’da CHP’nin akibetine uğrayacağı, artık eskisi gibi Kürdistan’ı oy deposu sanması, silip süpürmesi mümkün olamayacaktır. Eğer AKP’nin artan faşist baskısı, Kemalin ve İmamın ordusu katliamları, AKP hukuksuzluğu siyasi soykırımlar sürerse, BDP’nin bu baskılar yüzünden seçimden çekileceği düşünülebilinir. Eğer çekilmez, seçime girerse, Kürdistan sandıklarından irtikapçı, yalancı ve sahtekar AKP’nin yenilgisini görmek için kahin olmaya gerek kalmaz. Bu seçim Kürtlerin nekadar ulusal bilince erdiklerine de ölçü olacaktır. Dersim soykırımını unutmadık, unutturmayacağız.

www.haydar-isik.com
Okunma: 417