Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Dersim Festivali-Erdogan Zamur

 

Bu yıl 10. yapılan Munzur Doğa ve Kültür Festivali ve 5. Kurmeş Şenliğine katılmak için Dersim’e gitmeye karar verdim. Festivale 20 gün kala otogarda Dersim için yer  ayırtayım dedim. Dersim’e giden firmalar 29 Temmuz’a kadar yer kalmadığını söylediler. Bende kendim otogara giderek Diyarbakır firmasında Elazığ’a kadar kendime yer buldum. Tarih 24 Temmuz’u gösterirken ben Pertek yolundaydım. Uzun yıllardır bu mevsimde hiç Dersim’e gitmemiştim.

Bir tarafta askeri operasyonların olanca hızıyla devam ettiği ve yaşanan çatışmaların arttığı bir süreçte festival yapılması katılımı etkileyip etkilemeyeceğini gözlemlemem noktasında iyi oldu. Yollar kalabalık ve Pertek Feribotuna ucu ucuna yetişiyor arabamız. Dikkatimi çeken bir nokta ise araba plakaları. Dersim’in bu küçük ilçesinde her İl’e ait plakaya rastlamak mümkün. En fazla ise yabancı plakalı lüks araçlar daha fazla dikkati çekiyor. Bu Kürmeş’te yapılacak olan şölene olan ilginin de bir göstergesi aynı zamanda. Belki en az olan 62 plakaydı.

Daha festivale birkaç gün olmasına rağmen insanların gelişleri devam ediyordu. Ben Dersim’e erken gitmenin tadını çıkarıyordum. Önce Hozat’a bir dostumuzun düğününe gittim. Gece geç saatlere kadar eğlendik. Diğer gün Dersim merkeze gittim. İlk defa Dersim’in bağrına bir hançer gibi saplanmış olan utanç gölü Uzunçayır Barajının kıyısında yol alıyoruz. Geçen yıl barajlara hayır mitingi için Dersim’e gittiğimde daha yeni su tutulmaya başlamıştı. Suyun yıkıcılığı şimdi kendini daha fazla hissettiriyor. Dersim, festival afişleriyle donatılmış,  daha çok yurtdışında geldiği belli olan insanlar var. Munzur’un kenarı akşama doğru hayli kalabalık oluyor. Dersim’de Munzur’a doğru yol alıyoruz. Bir tarafımızda bendine sığmayan asi Munzur suyu diğer tarafımızda baş eğmeyen bütün devletin yakma yok etme isteğine rağmen direnen ağaçlarla kaplı Dersim Dağları…İlk durağımız Halvori Gözeleri… Avuçlarımızla buz gibi sudan içiyoruz. Gözeler genel olarak temiz ve buraya birde tesis yapılmış. Ancak tesise giden yol sanki emanet iki araba yan yana geçemiyor. Yemek yeyip Ovacık’a doğru hareket ediyoruz. Vadide akşam serinliğinde yol almak gerçektende zevkliydi. Munzur Nehri adeta bizimle oyun oynuyordu. Bir sağımıza geçiyor bir solumuza. Yolun kenarında durup su içiyoruz doyasıya. Asi Munzurun bütün güzelliklerini ta iliklerimize kadar hissediyoruz. Akşam karnlığında dönüyoruz Dersime.

Günler sanki burada çok çabuk geçiyor. Bugün Dersim merkezde Alevi İnanç ve Kültür Akademisi açılışı var. Bizim İstanbul’da alıştığımız kalabalık yok ama katılanlar açıklandığında  hayli nitelikli bir kitle var olduğunu anlıyorum. Akademi yasal sıkıntılarında kaynaklı dernek statüsünde açıldı. Ve başkanlığımıda değerli dostumuz ve barışa adanan bir yaşamın sahibi Aysel Hoca (Doğan) yapıyor. Açılışa milletvekilinden tutunda belediye başkanına, sendika başkanlarından siyasi parti başkanlarına kadar İHD’den Alevi-Bektaşi Federasyonuna kadar farklı simaların buluştuğu bir açılış oldu. Birkaç gündür Dersimdeyim burada gezmek şairin dediği gibi Türkü tadında yaşam gibiydi.

Festival Dersim’de daha çok dışarda geleceklerin karşılanması ve etkinliklere kilitlenmiş durumda programlar çok düzenli değil. Festivalin açılış programı için dışarda gelen konukları karşılamak üzere Pertek Belediye başkanıyla feribot iskelesine gidiyoruz. Ancak program değiştiğinden dolayı konuklarla geri dönüyoruz ve Dersim’e doğru hareket ediyoruz. Dersim Belediye başkanı başta olmak üzere dernek temsilcileri bizleri Dersim girişinde karşıladılar ve konvoy Dersim merkeze girdi. Yılların özlemini dindirecek bir açılış vardı Dersim’in Kışla Meydanında… Bugün ilk olarak Seyit Rıza’nın heykelinin açılışı vardı. Hava oldukça sıcaktı. Ancak heykelin açılışı sadece birkaç bin kişiyle yapıldı. Katılımın az olmasının asıl sebebi  Sol yapıların Belediyeyi protesto etmesinde kaynaklandı. Yıllardır Seyit Rıza’yı kullanarak kendine rant sağlayanlar lütfedip gelmediler Seyit Rızanın heykelinin açılışına…

Bu yıl müzik programı merkezde daha çok dengeler gözönünde tutularak yapılmaya çalışıldığı gözleniyordu. Sol çevrelerin kendine danışılmamasından kaynaklı  protesto etme eğlimi festival boyunca dersim merkez programlarında kendini gösterdi.Dersim merkezdeki  kültürel etkinliklere katılım oldukça iyiyidi. Ama özellikle Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir  festivale damgasını vurdu. Demokratik özerklik paneli Türkiyde yankı yaptı. Tabi o panel Dersim’de de ilgi çekti ve insanlar ayakta seyretti. Festivalin bir başka yönüde Merkez programının bir günü kadınlara ayrılmıştı. Gerek paneller gerekse Ana Fatma’ya yürüyüş hep kadın yapılar tarafında organize edildi.

Festivalin son günü Dersim’in Kışla Meydanından Gola Çeto’ya operasyonları ve barajları protesto etmek amaçlı bir yürüyüş düzenlendi. Ancak ne acıdırki dışardan festival için gelen onbinlerce insan varken biz beş bine yakın bir kitle ile yürüdük. Yürüyenlerin beş misli kadar insan Munzur kenarında içki içerek eğleniyorlardı. Hani derler ya eğri oturup doğru konuşalım. Belediye iyi olmayabilir, çalışmıyorda olabilir ve hatta  devrimcileri cephede alıyor olabilir. Yani istediğiniz ne varsa sayabilirsiniz. Ama hiçbir gerekçe binlerce kilometre yol katledip Dersime gelen ve barajlara hayır yürüyüşüne katılmamayı haklı çıkarmaz. Eğer bu anlayış devrimcilikse bırakın ben faşist olayım.

Son gün statdaki konser ise aslında katılanların niyetinide ortaya koyuyordu. Türkiyenin hiç bir yerinde içki alarak aleni bir biçimde konsere giden pek yoktur. Bir örneği var oda Dersimdir. Yine katılan grupların ideolojik yaklaşımları aslında kavgaya davetiye çıkaran bir biçimdeydi. Neyse ki kazasız belasız atlatıldı. Festivalden sonra Munzur kenarında belediye emekçilerinin topladığı şişeleri ve kutuları görünce acaba bira festivali mi yoksa Munzur Doğa festivali mi diye kendime sordum. Herşey olabilir ama Munzur Doğa Festivali asla…..

Festival gözlemlerimden sonra Dersimde yerel yönetimde iktidar olamak ve sıkıntılarını konu alan bir bakış açısıyla gerek belediyeye gereksede oradaki devrimci yapılara yönelik gördüğümüz eksikleri yetmezlikleri belirten bir yazı yazmak gerekli olduğu kanısındayım. Dersimli Yazarımız Munzur Çem’in Günlük Gazetesinde çıkan yazısından sonra bu konuyu işlemek farz oldu.