'Çiçeğime nasıl kıydınız?'
Cumartesi Anneleri'nin faili meçhul cinayetlerle kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetinin öğrenilmesi ve faillerinden hesap sorulması için Galatasaray Meydanı'nda sürdürdüğü adalet arayışları, 368. haftasını geride bıraktı. Galatasaray Meydanı'nda uzun yıllardır sürdürdükleri adalet arayışlarında, "Failler belli, kayıplar nerede?" yazılı pankartı açan kayıp yakınları, katledilen ve kaybedilen yakınlarının fotoğrafları yanı sıra kırmızı karanfiller taşıdı. Anneler, bu kez 1981'de gözaltında işkenceyle katledilen Nurettin Yedigöl'ün akıbetini sordu.
Yedigöl'ün mezarı nerede!
Anneler adına ilk söz alan 1981'de gözaltında katledilen ve kayıp olan Nurettin Yedigöl'ün avukatı Sedat Küçükyılmaz, 12 Eylül davasının bir komedi olduğunu, 30 yıl geçtiği için hiçbir faillin yargılanamayacağını ifade etti. Küçükyılmaz, "Hiçbir fail yargılanamayacak ama Nurettin'in mezarını bize söyleyin yeter artık" dedi.
'Failleri yargılayın artık'
Avukat Eren Keskin ise, 12 Eylül darbesini Kürt halkı ve sosyalistler için yapıldığını ve 12 Eylül davasının göstermelik amacıyla da olsa ödenen bedellerle açıldığını dile getirdi. Nurettin Yedigöl'ün davasının yeniden açıldığını belirten Keskin, "Artık zamanaşımı olamaz olmamalı, 12 Eylül davası açıldıysa bununla beraber kayıp davaları yeniden açılmalı ve faillerin yargılanmalı. Faillerin yargılanması için mücadele etmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
"Sözün bittiği yerdeyiz" diyerek konuşmaya başlayan Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaafer Yedigöl, 85 yaşındaki annesi Zeycan Yedigöl'ün Cumartesi Anneleri'ne gönderdiği mektubu okudu. Mektupta, "31 yıldır oğlumu arıyorum. Oğlum benim çiçeğimdi, oğlum benim canımdı nasıl kıydınız ona. Failler belli olmasına karşın kimse yargılanmadı, her yere başvurduk. Failleri yargılayın artık" sözleri yer aldı.
' 12 Eylül davası adaletten uzak"
Eylemde basın açıklaması yapan Ümit Efe, 4 Nisan'da başlayan 12 Eylül davasının adaletten uzak durduğunu, kişiler üzerinden yürütülen12 Eylül yargılamasını mevcut anti demokratik zihniyete meşruiyet hamlesi olmaktan öteye geçmeyeceğinin altını çizdi. 12 Eylül davasının inandırıcı olması için 2 generalin değil 12 Eylül'ün içinde yer alan herkesin yargı önüne çıkarılması gerektiğine dikkat çeken Efe, "12 Eylül'ün hukukunu, kurumlarını, seçim barajını ve zihniyetini 10 yıllık iktidarı boyunca sürdüren hükümetten bu konuda umutlu olmamız mümkün müdür?" diye sordu. Efe, 12 Eylül'ün karabasan gibi ülkenin üzerine çöktüğü günlerde, 10 Nisan 1981'de 26 yaşındaki Nurettin Yedigöl'ün ev baskını sonucunda gözaltına alındığını, İstanbul Emniyet Müdürlüğü 1. Şube'de derilerinin yüzülmesi, kafasına çakılan çividen elektrik verilmesi dahil en ağır işkencelere maruz kaldığını söyledi.
'Bu dava bizim için kapanmayacak'
7 kişinin Nurettin'i siyasi şubede gördüklerine dair tanıklık ettiğini, "Şahidiz, işkencede öldürüldü'' diye ifade vermelerine karşın savcılığın, ''Böyle şey olmaz, devlete iftira atmayın'' dediğini belirten Efe, baba İsmail Yedigöl'ün başta Kenan Evren olmak üzere devletin tüm ilgili birimlerine başvurduğunu hatırlattı. Yedigöl ailesinin 31 yıldır hukuk mücadelesini devam ettiğini anlatan Efe, "Tanıkların ifadesini dikkate almayan, hukuk işletmeyen, Nurettin Yedigöl'ü kaybedenleri koruyan 12 Eylül'ün savcısı Faik Tarımcığolu şimdi hükümet yanlısı söylemi ve 'darbe karşıtı' beyanlarıyla demokrat rolü oynuyor. Nurettin'in akıbeti açığa çıkarılmadan, onu kaybedenler yargılanmadan bu dava bizim için kapanmayacak" diye konuştu.
DİHA/İSTANBUL/SIRNEX
Kurmeşli gençler Wiesbaden de ikinci buluşmasını gerçekleştirdiler. .jpg)


5-6 Ekim'de Galatasaray Üniversitesi'nde yapılması planlanan Sebahat Tuncel'in de konuşmacı olduğu
Cumartesi anneleri/insanları, 389. haftada, Devrimci 78'liler Federasyonu tarafından 3 Eylül'de açılan 12 Eylül Utanç Müzesini ziyaret etmek için Ankara'da bir araya geldi.
"Böyle bir hilkati garibenin bırakın dediklerini, ismini bile kaile ve kaleme almak yakışır mı? Ona cevap vermek için harcayacağım zamana, emeğe değer mi?" diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi... Ama böyle bir rezilliğin cevabı da olmalı, kadın köşe yazarlarına baktım da pek bir kaile almamışlar bu fakiri ruhiyeyi! Ancak bu akıl ve ruh yoksunu dişi müsveddesine, bir kadın, bir anne, bir Kürd olarak, cevap vermezsem de kıvranacağım.
Roboski’de kaza yapan askerlerin yardımına koşan katliam mağduru Roboskililer, o anı anlattı. Katliamda oğlunu kaybeden Emine Ürek, ‘Yerde yatan asker bana bakıp ‘anne’ diye bağırınca koştum, elini tuttum. Ölmemesi için dua ettim” dedi. Medya ve bazı çevrelerin bu yardım eline şaşmasına da Emine Ürek şu yanıtı verdi: “Bizim çocuklarımız bombalandığı zaman bizim yardımımıza gelmediler ama bizler onların yardımına koştuk. Bizimki anne yüreği” dedi.
Yargıtay’ın, "Sosyalist Gençlik Derneği’nin MLKP/KGÖ ile organik bir ilişkisi tespit edilememiştir” kararı bulunmasına karşın, Kandıra 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde yaklaşık 3 yıldır tutuklu bulunan Balıkesir Üniversitesi Matematik Bölümü öğrencisi Uğur Ok, 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.

