Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Tanıklık Yapmaya Hazırım!-Fisun Erdoğan

İçinden geçmekte olduğumuz günlerde, bir işkencecinin kendini savunma pozisyonundan, saldırı pozisyonuna geçişine tanıklık ediyoruz!

Temmuz ayında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne yapılan atamalarla gündeme girmişti bu işkenceci.

1990'lı yıllarda İstanbul TMŞ'de TİM 3'de görev yapmış bu tescilli işkencecinin İstanbul Terörle Mücadele Müdür Yardımcısı olarak atandığı açıklanınca...

TİM3 Şefi Bayram Kartal, yardımcısı Sedat Selim Ay ve ekibinin işkence tezgâhından geçenler, çok normal olarak tarihi bir hatırlatmada bulunduk.

Bu ekip tarafından yapılan işkenceleri anlatıp, işkenceci Sedat Selim Ay'ın görevden alınmasını talep ettik.

Taraf Gazetesi'ne konuşan işkenceci S.S. Ay:

" O zaman bir komiserdim ve yetkim yoktu." diyerek kendini savunma yolunu seçmişti.

Kendisi ne kadar farkında bilemiyorum.

Fakat, bu savunusuyla esasında zımnen o zamanlar TİM3'de işkence yaptığını/yaptıklarını da kabul etmiş oldu!

Bu sabah İMC TV'de sevgili Güler Yıldız'ın gazete manşetlerini paylaştığı programı izlerken; işkenceci Sedat Selim Ay'ın saldırıya geçtiğini öğrendim.

Ne olmuş da, bu işkenceci polis şefi; "o zamanlar komiserdim ve yetkim yoktu" savunusunda saldırı pozisyonuna geçmiş...

Taraf Gazetesi Yazı işleri Müdürü ve muhabirleri hakkında dava açmıştı?

Esasında bu süreci takip edenler bakımından bu sorunun yanıtı da gayet açık.

Ama ben yine de, kısaca özetlemek istiyorum.

Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen işkence davalarının, tanıkların, AİHM kararlarının köşeye sıkıştığı bu işkencecinin yardımına ilk koşan İçişleri Bakanı İ.Naim Şahin oldu.

Şahin yaptığı açıklamayla işkenceci polisine sahip çıkarak; SS'in de içinde bulunduğu Bayram Kartal ve TİM3'ün işkence ve tecavüzüne uğramış Asiye Zeybek'e saldırdı

Asiye Zeybek'in tecavüz ve işkence zoruyla itirafçılık dayatmasını kabul ederek, Kırklareli Hapishanesi'ne gitmesine saldırdı!

Bu bayağı, aşağılık demagojiyle kamuoyunu kandırabileceğini, işkenceci müdürü Sedat Selim Ay'ı aklayabileceğini, gerçekleri karartabileceğini sandı.

Sandı ki İ. Naim Şahin bir genç kadına itirafçılık dayatmasını kabul ettiren, önüne koydukları ve polis tarafından hazırlanmış her çeşit ifadeyi imzalamasını sağlayan işkence ve tecavüzü bu açıklamayla görünmez kılabilir, devletin işkenceci yüzünü gizleyebilir!

İşkence altındaki bir kişi itirafçılık dayatması da dahil olmak üzere, işkencecilerin tüm isteklerini kabul edebilir.

İşkence karşısında iradesini işkencecilere teslim de edebilir.

12 Eylül askeri faşist darbesinden bugüne Sıkıyönetim Mahkemeleri (hatta daha gerilere de gidilebilir) DGM'ler, Özel Yetkili ACM'ler de görülen çok değişik dava dosyalarında bu tipten örnekler bulunabilir.

Ancak, bireyin işkence ve tecavüz karşısındaki tutumu ne olursa olsun; işkencenin ve onun bir biçimi olan tecavüzün Türkiye'de bir devlet politikası olduğu...

Devletin işkencecilerini korumak için her çeşit yasa dışı yönteme başvurduğu, Türkiye'nin AİHM'de işkence davalarından aldığı mahkûmiyet ve tazminat cezalarını işkencelerin moralini bozmamak onları korumak için bizzat kendi bütçesinden ödediği bilindiği gibi!

İşkencenin bir insanlık suçu olduğu ve insanlık suçlarında, bir zaman aşımının olmaması gerektiği de asla karartılamaz!

Dolayısıyla, işkenceci polis şefine sahip çıkan İ.Naim Şahin'in bu açıklamaları da, her zamanki ceberrut tarzıyla bakanını ve işkenceci polisinin yardımına koşan Başbakan R.T. Erdoğan'da: "Memurumu kimseye yedirmem" açıklamasıyla hem bazı gerçeklerin altını çizdi, hem de S.S şahsında bütün işkencecilere "arkandayım" mesajını gönderdi!

Ve bu mesajla AKP hükümetinin "işkenceye sıfır tolerans" açıklamasının kocaman bir yalan olduğunu; 12 Eylül'de, darbelerle hesaplaşma açıklamalarının ne kadar içi boş bir demagojiden ibaret olduğunu; bütün bu hamlelerin AKP iktidarını sağlamlaştırma ve kadrolaşma çabasında ibaret olduğunu bir kez daha gösterdi.

İşkenceci Sedat Selim Ay'da İçişleri Bakanı İ.Naim Şahin ve Başbakan R.T. Erdoğan'ın bu açıklamalarını doğru okudu; bu açıklamalardan güç alarak saldırıya geçti.

Bu güvenle Taraf Gazetesi hakkında dava açtı.

Burada ilgili savcılıklara sesleniyorum: İşkence bir insanlık suçudur!

İnsanlık suçlarında zaman aşımı olmaz!

Taraf Gazetesi Yazı işleri Müdürü ve muhabirleri hakkında dava açan işkenceci Sedat Selim Ay hakkında tanıklık yapmak istiyorum...

Bu yazımın tanıklık için başvuru sayılmasını talep ediyorum. (FE/HK)

 

* Füsun Erdoğan, 15 Eylül 2012, Gebze, Kadın Kapalı Hapishane.

Bianet...