Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Zeliha Polat: Samimi bir özür ile hakikatler açıklanmalı

Seyit Rıza'nın torunu Zeliha Polat, 1938'de Dersim'de yaşanan katliamın ardından acı, ölüm, sürgünle yaşadıklarını belirterek, "Herşeye rağmen kendi topraklarımızda kök salmaya devam ediyoruz. Bizler sadece samimi bir özür ve hakikatlerin araştırılıp, topluma açıklanmasını istiyoruz. Dersim ismi geri verilip, Sabiha Gökçen isminin kentten silinmesini talep ediyoruz. Böylelikle gelecek kuşaklar bizim yaşadığımız acıları yaşamamalı" dedi.

BDP'nin düzenlediği "Dinmeyen Çığlık: Dersim, Hakikat ve Yüzleşme Konferansı"nın bugünkü ilk oturumu "Tarihle Yüzleşme ve Hakikat" başlığıyla yapıldı. Moderatörlüğünü Türkiye Barış Meclisi Aktivisti İmam Canpolat'ın gerçekleştirdiği oturuma Seyit Rıza'nın torunu Zeliha Polat, Dersim Gazetesi yazarı Hüseyin Ayrılmaz, Sosyolog Nazan Üstündağ, Meltem Aslan, Ankara Dersimliler Derneği Başkanı Yaşar Kılavuz ve IHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, konuşmacı olarak katıldı. Oturumda ilk olarak söz Polat, dedesi Seyit Rıza'yı ve katliam günlerinde ailesinin yaşadıklarına ilişkin kısa bölümler anlattı. Dedesinin herkesin fikrini söylemesinden yana bir tavıra sahip olduğunu dile getiren Polat, "Dedem, 74 yıl önce bile kadınların da söz hakkı olduğunu ve onların da her cemde cemaatte fikirlerini açıklamasından yanaydı. Bu biz kadınlar için önemli bir durum" dedi. 

"Halkımız pirinin, önderinin hak ettiği değeri verdiğini söyleyebiliriz. Kendisi de sade ve mütevazı bir kişiliğe sahipti" diyen Polat, şunları ifade etti: "Ben dedeme yetiştim. Onun yaşamını da bana küçükken anlatırlardı. Bir gün cemaatlerden gelenler oluyor ve toplanılıyor. Odalar dört köşe olduğundan ağalar köşeleri kapıyor. Gelen misafirler ise kapı arkasında duruyor. Bu dedemin canını sıkıyor. Sonra birgün Ermeni bir ustaya 'Bize yuvarlak bir oda yapın, ben de bu odanın yapımında çalışacağım' diyor. Daha sonra oda yapılıyor ve gelenler adaletli bir şekilde oturuyor. Bu da onun adil yanı. Ancak o odalar Sabiha Gökçen'in attığı bombalarla yerle bir edildi. Bugün yerleri dahi bilinmiyor."

Seyit Rıza'nın duruşunun Kürt Alevi kimliğiyle liderliğe layık oluşunu gösterdiğini ifade eden Polat, "Dedem Seyit Rıza'ya Elazığ'da Beşkardeşler denilen bölgede denetim altında kalması için yer veriliyor. Ancak o reddediyor. Fakat bugün haksız eleştiriler yöneltiliyor ve bu rahatsız edici bir durum. Eleştiri yapılacaksa öncelikle tanımak ve geçmişi iyi bilmek gerekiyor. Öyle zalimce eleştiri yapılmamalı. Böyle davrananlar bizim yaşadıklarımızı ve dedemin heykelinin niye dikildiğini anlamaya çalışmalı" dedi. 

TOPLU KIYIM SÜRGÜN VE GERI DÖNÜŞ

Dersim'in bir baştan diğer başa kıyıma uğradığını kaydeden Polat, anlatımını şöyle sürdürdü: "Dedem ailesinin yok olmaması için birkaç grup halinde farklı yerlere gönderiyor. Şirhasan amcamlar, Ovacık tarafına gidiyor. Ancak karşılarına çıkan askerler 40 kişi olan amcamları kurşuna diziyorlar. Oradan sadece iki kız çocuğu sağ kurtuluyor. Onlarda cesetlerin altında kalarak kurtuluyor. Ancak biri bugün yaşamıyor. 40 kişi orada toplu bir mezara gömülüyor. Halen de o şekilde duruyor. Başka bir grup olan halam ve 3 amcam da kurtuluyor. Dedem ise ailesinden 40 kişinin öldüğünü duyunca çok zülüyor. Dedemlerden sonra ninem Sakine de İzmir’in Bademler Köyü'ne sürgüne gönderiliyor. Orada 7 yıl kaldıktan sonra 1947 yılında devletin kendilerine İzmir’de verdiği toprağın tapularını iade ederek Dersim'e geri dönmüşler. Tabi katliam döneminde yollar ortadan kalkıyor, yıkım var. Yeni bir yaşam kuruluyor geri dönüşle birlikte. Bizler bugün halen topraklarımızda yaşıyoruz." 

SAMIMI BIR ÖZÜRÜN ARDINDAN HAKIKATLER AÇIKLANMALI

Cumhuriyetin kurulmasının ardından ve öncesinde de yaşanan katliamların ardında tekçi ve inkara dayalı zihniyetin bulunduğuna dikkat çeken Seyit Rıza'nın torunu Polat, "Asimilasyona dayalı zihniyetle hesaplaşmak önemli. Ne kadar köylerimizi boşaltırlarsa boşaltsınlar, Dersim'i yok etseler de geri kalanlar olarak yine döndük. Biz bu topraklarda kök salmaya ve ayakta durmaya devam edeceğiz. Günümüzde Roboski'de yapılan katliamla zihniyetlerini ortaya koydular. Talebimiz barış. Tarihlerine leke değil, katliam değil, barış yazılsın. Katliam için samimi bir özür dilenmesini istiyoruz. Bu özürün içeriği dolduğu zaman, bir daha benzer katliamların yaşanmamasına dönük adım atılırsa önem kazanır. Arşivler açılırsa belgeleri elden geçirme söz konusu olacak muhakkak. Rötuş yapıp öyle yayınlayacaklar. Bundan endişeliyim. Ayrıca Dersim isminin geri verilmesini ve Dersim'de sokaklara verilen Sabiha Gökçen isminin kaldırılmasını istiyoruz. Bu bizi üzüyor çünkü. Hakikatler araştırılmalı ve oluşturulacak komisyon doğru düzgün çalışmalı" diye konuştu.

GELECEK KUŞAKLAR BIZIM GIBI ACILARLA YAŞAMASIN

Dünkü oturumda Sosyolog İsmail Beşikçi'nin Dersimlilere yönelik eleştirilerini de haklı bulduğunu dile getiren Polat, sözlerini şöyle tamamladı: "Eleştiri haklı. Suskunluğumuzla acılarımızı içimize akıttık. Ama acılarımız sürüyor. 1987'de babam vuruldu. 1995'te de kardeşim vuruldu. Bu acılarla yaşamayı bildim. Fakat bu acılar böyle gitmemeli. Halen katliamlar oluyor. Roboski yaşanıyor. Gelecek kuşaklar böyle acılar yaşamamalı."

Konferans, öğle arasının ardından "Dersim'in Bugünü ve Gelecek Inşası" konulu ikinci oturumun ardından okunacak sonuç bildirgesiyle sona erecek.

ANF