Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Stuttgart"ta Göcmenler İçin Konferans Yapıldı

Demokratik Güç Birliği Platformu’nun göçün 52. yılı nedeniyle düzenlediği konferansta özellikle siyasi mültecilerin yaşadığı sorunlar ele alınıyor. Alman Sendikalar Birliği’nin binasında gerçekleşen konferansta sorunların çözümü için federal hükümete çözüm önerileri de sunuluyor.

Konferansın öğleden sonraki ikinci bölümü “Kürtler ve Avrupa ile ilişkiler çerçevesinde diğer göçmenler” başlığıyla gerçekleşti. Bu bölümde siyasetçi-yazar Muzaffer Ayata, Sol Parti Federal Meclis Üyesi Anette Groth ve sosyal pedagog Serdar Erdoğan göçmen ve mültecilerin sorunlarına ilişkin sunumlar sundular.

‘MÜLTECİLERE İNSANLIK DIŞI BASKILAR VAR’

Moderatörlüğünü Naciye Alpay’ın yaptığı bu bölümde ilk olarak söz alan parlamenter Anette Groth, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde mülteci ve göçmenlerin durumunu anlattı. Avrupa ülkelerine gelmek isteyen mültecilerin ağır koşullarda yolculuklar yaptığını dile getiren Groth “Mülteciler aylarca cezaevi gibi kamplarda suçlu muamelesi görüyor. Örneğin Yunanistan’daki kamplarda görüştüğümüz bazı Suriyeli mülteciler; ‘Artık dayanamıyoruz, ülkemize dönüp orada ölmek istiyoruz’ diyordu” diye konuştu.

Yunanistan’daki ekonomik krizin Alman medyasında gündeme geldiğini, fakat bu ülkede insanlık dışı uygulamalarla karşılaşan mültecilere değinilmediğini belirten Alman parlamenter Groth devamla şöyle konuştu: “AB’nin mülteciler için Yunanistan’a yaptığı yardımların çoğu güvenlik ve sınırların korunmasına veriliyor. Örneğin sadece 200 milyon Euro sınırları koruyan kamaralara harcandı. Fakat Yunanistan ile Bulgaristan gibi ülkelerde mülteciler günlük 1 Euro gelirle yaşamak zorunda kalıyor ve ihtiyaçları karşılanmıyor.”

Avrupa’da mültecilere en fazla kötü muamelede bulunan polisin İspanyol polisi olduğuna dikkat çeken Sol Partili parlamenter Anette Groth “Keşke Alman içişleri bakanlığının müsteşarları sadece üç günlerini Yunanistan’daki kamplarda geçirselerdi, o zaman tablonun ne kadar içler açısı olduğunu görürlerdi” diye konuştu.

‘PKK’Yİ AVRUPA’YA GETİRENLER KÜRTLERDİ’

Daha sonra Kürt siyasetçi ve yazar Muzaffer Ayata ise Almanya’da yaşayan Kürtlere ve sosyalistlere yönelik baskıları anlattı. Türkiye ve Kürdistan’dan siyasi mülteci akışının tarihini kısaca aktaran Ayata “Almanya’ya gelen bu insanlar savaşın sıcaklığını hissedenlerdi. Aynı zamanda buraya gelen Kürtler de beraberinde PKK’yi getirdiler. Avrupa’da Kürtler örgütlendiler, çünkü Avrupalılar da dahil hiçbir devlet Kürtlere sahip çıkmadı. Kürtler, sokaklarda, meydanlarda bağırarak çağırarak mitingler, gösteriler düzenleyerek kendi seslerini duyurmaya çalıştılar” diye konuştu.

Kürtlerin gösterilerini yaparken bazen taşkınların da yaşandığını hatırlatan Ayata, görüşlerini devamla şöyle dile getirdi: “Hiç kimse Kürtler kendi bireysel yaşamları için bir şey istedi diyemez. Kürtlerin bütün dertleri Kürdistan’daki savaşa dikkat çekmek ve Kürtlerin bir halk olarak haklarının verilmesiydi. Avrupa’nın demokrasi ne olursa olsun hala 1923’teki Kürtlerin yok sayan politikaları destekliyor.”

AYATA: ALMANYA ALEYHİNDE HİÇ BİR FAALİYETİM YOK

Gülen hareketine bağlı kurumları destekleyen, arka çıkan Almanya’nın geniş bir Kürt kitlesini temsil eden YEK-KOM’u muhatap almadığına dikkat çeken Ayata “Aynı şekilde Suriye ve Rojava’da katliamlar yapan ne olduğu belli olmayan El Kaide’ye bağlı çeteleri terörist görmeyen Avrupa ülkeleri büyük bir halk hareketine sahip PKK’yi terörist görüyorlar” dedi. Ayata, Almanya’nın Kürt politikasına yönelik eleştirilerini devamla şöyle sürdürdü:

“Biz Almanya’yı hangi partinin veya liderin yönetmesi gerektiğini söylemiyoruz. Ama onlar Kürtlere diyorlar ki ‘Sizi bu parti ve kişi yönetmeli’. Almanya bizden ne istiyor bilmiyoruz, halbuki bir politikacı gelip bizimle görüşse 10 dakikada bütün sorunları çözebiliriz. Her gün imza atmaya zorlandım. Almanya aleyhinde hiçbir çalışmam ve faaliyetim yok. Fakat benim çalışma ve hayat alanımı kısıtlıyorlar. Benim gibi binlerce insan baskı altında. Almanya Kürtleri karşısına alarak Ortadoğu’da başarı olamaz. Sadece Almanya değil hiçbir devlet Kürtleri artık yok sayamaz.”

GÖÇMEN ÇOCUKLARIN EĞİTİM SORUNLARI

yata’nın ardından sonra söz alan sosyal pedagog Serdar Erdoğan göçmen çocukların ve gençlerin eğitim ile uyum sorunlarına ilişkin bir sunum verdi. Göçmen ve mülteciliğin psikolojik etkilerinin fazla olduğunu belirten Erdoğan, bunun sosyal yaşama da yansıdığını söyledi. Göçmen çocukların eğitimde daha fazla sorunlarla karşılaştığını ifade eden Erdoğan “Göçmen ailelerin çocuklarından beklentileri daha fazla. Bu abartılı beklentiler çocuklara da zarar veriyor” dedi.

Göçmen çocukların aileleriyle de dil sorunu yaşadığını belirten sosyal pedagog Erdoğan “Göçmenlerin sorunları kuşaktan kuşağa devir ediliyor. Kürt göçmen ailelerin sorunları ise daha ağır. Örneğin İtalyan bir çocuğa ‘nerelisin?’diye sorulduğunda ‘

İtalya’nım’ deyince konu kapanıyor. Ama bir Kürt çocuğuna aynı soru yöneltildiğinde devamla ‘Kürtler kim, Kürdistan neresi, Kürtçe nasıl bir dil?’ sorularıyla karşılaşıyorlar. Fakat çocuklar bu sorunlara cevap veremiyor” dedi.

Sosyal pedagog Serdar Erdoğan, son olarak Federal Alman hükümetinin Kürtlerin ülkede yaşayan en büyük göçmen gruplardan biri olduğunu kabul ettiğini, fakat buna rağmen Kürtlerin sorunlarıyla ilgilenmediğini söyledi. Konferans akşam saatlerinde “Göç nedeniyle oluşan sorunlar ve olası çözüm adımları” başlıklı oturumla sona erecek. Bu bölümde ise Yeşiller milletvekili Memet Kılıç, papaz Werner Baumgarten, Ver.di sendikasının sekreteri Christina Frank ve avukat Elif Kanat konuşacak.