Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Amerikan rüyasının işçi çocukları

Saat, sabah 6'yı gösteriyor. ABD'nin Kuzey Karolina eyaletinde orman kenarındaki köhne bir karavanın bir köşesinde televizyon çalışıyor. Tahta tabanı kumla kaplı ve tavandaki suntaları delik içindeki bu karavanda, 15 yaşındaki Estaban ve 14 yaşındaki arkadaşı Gilberto 8 yetişkinle beraber yaşıyor. Ama Estaban, bu durumu kanıksamışa benziyor: 

''Zamanla alıştım böyle yaşamaya. Ama başlarda bir hayli zorlandım, diyebilirim.''

Estaban da karavandaki diğerleri gibi Meksika vatandaşı. Hepsi de ABD'ne yasadışı yollardan gelmiş ve geçimlerini civardaki patates tarlalarında çalışarak sağlıyorlar. Hangi tarlada çalışacaklarını ancak sabah kalkınca öğreniyorlar.

''Çocukluklarını kurban ediyorlar''

Çocuklar her dolu kova için 35 cent kazanıyor

Ter içinde kalmış küçücük çocuklar, tarlalarda minik elleriyle patates arıyorlar. Bulduklarını yanında taşıdıkları plastik kovalara dolduruyorlar. Her dolu kova başına 35 cent alıyorlar. Azınlık haklarının korunması için çalışan Kuzey Karolina Tarlaları (NC-Field) adlı özel bir organizasyondan Emily Drakage,çocukların bu işten ayda 800 dolar kazandıklarını söylüyor:

 ''Birçoğu burada çocukluğunu, eğitimini ve sağlığını bir lokma ekmek için kurban ediyor.  Tam da hayatta kalma şansı en düşük olan ya da kendi karnını bile doyurmaya yemek bulamayan bu çocukların burada çalışması, inanılmaz bir olay.''

İnsan hakları izleme örgütü Human Rights Watch'a göre 2005 -2008 yılları arasında Amerikan tarlalarında en az 43 çocuk işçi hayatını kaybetti. Yaralanan çocuklar ise istatistiklere bile geçmedi. Çünkü yaralansalar bile sınır dışı edilme korkusuyla doktora gitmiyorlar.

Eskimiş yasalar

Amerikan çiftliklerinde çalıştırılan yarım milyona yakın çocuğu sözde koruma altına alan Amerikan yasalarının çoğu 2'inci Dünya Savaşı'ndan kalma. Kuzey Karolina Çiftlik Ofisi'nin Başkanı Larry Wooten, çiftliklerde yaşanan kazalardan hâlâ çiftlik sahiplerinin sorumlu olduğunu kaydediyor:

''Çalışma güvenliğinden tıbbî tertibata, tarlalardaki çalışma koşullarına kadar bütün yasaların uygulanmasından çiftlik sahipleri sorumlu.''

Ancak zaten ekonomik açıdan darda olan Amerikan çiftçileri, ucuz işgücü sağlayan Latin Amerikalıları çalıştırmayı tercih ediyor. O nedenle de çalışanların belgeleri dahil hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmiyorlar.

Yardım kuruluşundan Emily Drakage ise çocuklar hasta olduklarında ya da genç kadınlar cinsel tacize uğradığında onlara yardımcı olamamaktan dert yanıyor. Amerikan yasaları da bu çocukları koruyamadığı için de kendisini eli kolu taammen bağlanmış hissediyor:

''Amerikan yasalarına göre, 12 yaşına gelmiş bir çocuk, sınırlama getirilmediği için okuldan önce veya sonra saatlerce çalıştırılabilir. Hatta ailelerinin izin belgesi olması durumunda 10 yaşındaki çocuklar da aynı şekilde çalıştırılabilir. Sanayi dallarında çocuk hakları daha iyi korunuyor. Oysa ülkede en tehlikeli istihdam alanı diyebileceğimiz ziraatçilikte ise bu durum çok daha kötü.

Çocukların hayalleri yok

Tarlaların birkaç kilometre uzağında bir ilkokul bulunuyor. Okulun öğretmeni, civar tarlalarda çalışan göçmen çocukları okula kazandırmak için çok uğraşmış ama bütün çabaları boşa çıkmış. Çünkü zaten bu çalışma koşulları ile okul ödevlerini bile yapmaya zaman bulamayacak çocukların asıl önceliği para kazanıp ailelerine maddi destek sağlamak.

Eğitim görmeden meslekî kariyer yapma şansı da olmayan Estaban ve Gilberto, tarla işine tek alternatifi Meksika'ya dönmek olarak görüyor. Ancak Meksika'daki yoksulluğu daha vahim bulduklarından ona da cesaret edemiyorlar. Çaresizlikten olsa gerek, her ikisinin de geleceğe dair hiçbir hayali bulunmuyor.